Barla Lâhikası - page 602

Evve l â :
Kat’iyen bil, sen eski mevkiini Nur dairesin-
de tam muhafaza ediyorsun. Ve seninle muhabere hiç
kesilmemiş. Ben kardeşlere yazdığım mektubumda
"Aziz, sıddık” dediğim vakit, daima saff-ı evvelde Hulûsî
de muhataptır. Senin bu ağır şerait altındaki nurlu hiz-
metlerine bin barekâllah deriz. Ve bu bîçare hasta karde-
şine ettiğin çok yüksek duana binler âmin deyip, Allah
senden razı olsun, sizi tebrik ederiz.
San i yen:
Lillâhilhamd, Nurların her tarafta fütuhat-
ları var. En ehemmiyetli yerlere sizin gibi kahramanlar
gönderiliyor. O havalide ve Kars’ta Nurlarla alâkadar
kardeşlere, hususan biraderzadem Nihad’a çok selâm ve
selâmetlerine dua edip dualarını isteriz. Buradaki Nurcu-
lar size arz-ı hürmetle çok selâm ediyorlar.
(1)
»/
bÉ n
Ñr
dGn
ƒo
g»/
bÉ n
Ñr
dn
G
Kardeşiniz ve Seni Unutmayan
Said Nursî
ì®í
Œ
291
œ
Aziz Kardeşim!
Beni merak etme. Cenab-ı Hakkın inayeti devam edi-
yor. Hem de, dünya madem geçer; meraka değmiyor.
Sen her günde belki yirmi defa duada tahattur edilirsin.
S.A.
alâkadar:
ilgili, ilişkili, münasebet-
li, bağlı.
âmin:
Yâ Rabbi! Öyle olsun, kabul
eyle!” anlamında duanın sonunda
söylenir.
arz-ı hürmet:
hürmet, saygı gös-
terme, saygı duyduğunu bildirme.
aziz:
izzetli, muhterem, saygın.
barekallah:
Allah mübarek etsin,
hayırlı ve bereketli olsun.
bîçare:
çaresiz, zavallı, şaşkın.
biraderzade:
kardeş çocuğu, ye-
ğen.
Cenab-ı Hak:
Allah; doğru, gerçek,
Hakkın tâ kendisi olan, şeref ve
azamet sahibi yüce Allah.
defa:
kere, kez, yol.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ehemmiyetli:
önemli.
evvelâ:
öncelikle.
fütuhat:
zaferler, fetihler, ga-
libiyetler.
havali:
bölge, etraf, çevre, ci-
var.
hizmet:
görev, vazife.
hususan:
bilhassa, özellikle.
inayet:
yardım, ihsan, lütuf.
kat’iyen:
hiç bir zaman, asla.
Lillâhilhamd:
Allah’a hamdol-
sun ki!.
madem:
değil mi ki.
merak:
kuruntu, telâş, iç sı-
kıntısı, içdarlığı.
mevki:
yer, makam.
muhabere:
haberleşme.
muhafaza:
koruma.
razı:
rıza gösteren, hoşnut
olan.
saff-ı evvel:
birinci saf, baş-
langıç safî.
saniyen:
ikinci olarak.
selâm:
barış, rahatlık, selamet
ve esenlik dileme.
selâmet:
kurtulma, selâmete
çıkma.
sıddık:
çok doğru, dürüst,
hakkı ve hakikati tereddütsüz
kabullenen.
şerait:
şartlar.
tahattur:
hatırlama, hatıra ge-
tirme.
1.
Bâkî olan ancak Allah’tır.
| 602 | BARLA LÂHİKASI
1...,592,593,594,595,596,597,598,599,600,601 603,604,605,606,607,608,609,610,611,612,...720
Powered by FlippingBook