Aklını kullanan, kâinata bakan, insan olduğunu idrak edebilen herkes için iman: tam bir kurtuluş, saadet, huzur ve mutlu yaşamanın esasıdır.
Bu konun çok geniş özeti Bediüzzaman’ın Risale-i Nur Külliyatındadır. O kaynaktan istifade edip aldığımız notları paylaşmak istedik.
Çünkü iman:
İnsanın acizliğine, fakirliği, hadsiz ihtiyaçları, bitmeyen arzuları, bunca musibetlere, düşmanlara karşı dayanacağı, yardım noktası, yalnız ve yalnız Sâni-i Âlemi tanımak, ona, âhirete inanmak ve tasdik etmekten başka çaresi olmadığını bildiriyor!
Âhiretin meyveleri ve neticelerini gösteriyor.
Allah’a itaatı, dinin emirlerine bağlanarak ahlâksızlıktan korumayı hatırlatıyor.
Bütün eşya arasında hakikî bir uhuvveti, ittihad rabıtalarını tesis ediyor.
Çok büyük bir saadet, ni’met, lezzet ve rahat hazinesi olduğunu anlatıyor.
Dünyada dahi bir nevi cennet lezzetini herkesin hayatında temin edebileceğini ders veriyor.
Gaflet, sefahat, nefsin hevesleri, gayrı meşruluk ve tiryakiliklerinin tesirini kırıyor.
Geçmiş ve gelecek zamana nüfuz edemeyen insandaki cüz-i ihtiyarînin dizginini cismin elinden alıp kalbe ve ruha teslim ediyor.
Gerçek mânada sıdk, doğruluk, mânevi huzur olduğunu anlatıyor.
Günah, kusur, musibet ve sıkıntılara karşı insanı dua ve niyaza yöneltiyor.
Hakikatlerinin yüksek bir ibadet, sevap ve hasene olduğu müjdesini veriyor.
Hakikî bütün elem dalâlette, bütün lezzetin imanda olduğunu ispat ediyor.
Haklı hürriyetten hakkıyla istifade etmenin ancak imanın yardımıyla olabileceğini tavsiye ediyor.
Hayata hayat olursa, geçmiş ve gelecek zamanlar, onun nuruyla ışıklanacağını ve vücud bulacağını söylüyor.
Her bir cismin lisan-ı haliyle hâlıkına tesbihat yapmakta olduğunu gösteriyor.
İnsanı hakiki insan ve sultan ettiğini, insanın asıl vazifesinin îmân ve dua olduğunu ders veriyor.
İnsanı hakkıyla hürriyetine kavuşturduğunu, Allah’a abd ve hizmetkâr ettiğini hatırlatıyor.
İnsanın akıl, ruh, sır, nefis gibi pek çok vazifedar lâtife ve hislerini mükemmelleştiriyor.
İnsanın kalbinde öyle bir manevi kuvvet meydana getiriyor ki, insan, o kuvvetle her musibete karşı koyabileceğine dikkat çekiyor.
İslâmiyetin daimî saadetiyle mutluluk yollarını açtığını bildiriyor.
Kadere iman edenin gamlardan kurtulacağını hatırlatıyor.
Kalbin bir mânevî tûba-i Cennet çekirdeği taşıdığını haber veriyor.
Kalpte, kafada daimî bir manevî yasakçı bıraktığından, fena meyil, his, nefisten çıktıkça, ‘yasaktır!’ diyerek kaçırtıyor.
Muhabbeti insana vermekle, sonsuz bir sofra-i nimet, saadet ve lezzet ihsan edildiğini hatırlatıyor.
Meşru lezzetlerin yok olmasından doğan üzüntüyü, misillerinin gelmekle olduklarını göstererek yok ettiğini tavsiye ediyor.
Resul-i Ekrem’in (asm) tebliğ ettiği zaruriyat-ı diniyeyi tafsilen ve zaruriyatın gayrısını icmalen tasdik etmekten hasıl olan bir nur olduğunu ders veriyor.
Yalnız ilimden ibaret olmadığını, imanda aynı zamanda çok lâtifelerin hisselerinin varlığından haber veriyor.
Rabbim hakiki manada Tahkiki imanı elde edip yaşayanlardan eylemesi dilek ve temennilerimle . Amin.
Kaynak: Risale-i Nur Külliyatından: (Sözler, Şualar, vd.)