Gençlerin psikolojisi, çevrede görülen olaylardan, bu olaylara karşı verilen tepkilerden, kişilerin davranışlarından oldukça fazla etkilenir.
Bir genç, özellikle kendisine yakın gördüğü kişilerin davranışlarını özenle takip etmiştir ve ediyordur. Ona göre genç de davranışlarını şekillendiriyordur.
Gencin, bebeklik/çocukluk yıllarından itibaren yanında olan ailesi, davranışlarının ne yöne doğru gelişeceğini belirleyen en önemli faktördür. Aile ile çocuğun arasındaki bağın kuvvetli olması, çocuğun ailenin davranışlarını özenle takip etmesini netice verir. Çocuğun davranış yapısı böylelikle oturmaya başlar. Özellikle 0-3 yaş arasındaki çocuklu annelerin, her vakit çocuklarıyla ilgili olmasının gerekliliği, çocuğun annesiyle sıkı bir duygusal bağın gelişmesi açısından oldukça önemlidir. Çocuk büyüdükçe, farkındalığı gelişir ve etrafında süregelen olaylara karşı daha dikkatli ve duyarlı olur. Anne-babanın davranışlarını birebir taklit etmeye çalışır.
Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri de annesinden aldığı derslerin önemini şöyle vurguluyor:
“... o dersler fıtratımda, adeta maddî vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş. Sair derslerimin o çekirdekler üzerine bina edildiğini aynen görüyorum. Demek, bir yaşımdaki fıtratıma ve ruhuma merhum validemin ders ve telkinâtını, şimdi bu seksen yaşımdaki gördüğüm büyük hakikatler içinde birer çekirdek-i esasiye müşahede ediyorum.”(24. Lem’a)
Okul öncesi eğitim, diğer tabirle anaokulu eğitimi gören çocuklar, sosyal hayata ilk adımı atmıştırlar. Farklı insanlar tanırlar ve ailesinden öğrendikleri davranışlar ile oradaki davranışları kıyas ederek kendilerine göre yeni davranış şekilleri oluşturmaktadırlar. Bu dönemde de öğretmen faktörü, davranış taşlarının yerine oturması adına önemli rol oynamaktadır.
Yaklaşık 8-9 yaşına kadar davranış ve yetenek kalıplarının temelleri atılmıştır çocuk üzerinde. Kimi olumlu kimi olumsuz davranışlar oluşmuştur. Aile, olumlu davranışlardan daha da verim alabilmek ve çocuğu olumsuz davranışlardan kaçındırabilmek adına, kontrollü adımlar atmaya devam eder.
Ancak olumsuz davranışlardan kaçındırmak amacıyla yapılan kaba telkinler ve geçici çözümler sağlamak için yapılan baskıcı, kontrolsüz adımlar maalesef ki kişiyi olumlu yönde etkilememektedir. Aksine aileden soğuyarak, olumsuz davranışları gizli olarak yapmayı sürdürmek gibi daha tehlikeli noktalara varabilecek davranışlar gelişebilmektedir.
Aile bağının sağlamlığını koruması, davranış kontrolünün ailenin de elinde bulundurması adına çok önemlidir. Baskı yerine, yapılan ustaca teşvikler, mantıklı çözümler kişiyi olumlu davranışlara yönlendirecektir. Birçok araştırmaya göre, olumsuz davranışları dolaylı olarak, hissettirmeden kontrol altına almak ve kişiyi olumlu yönlere teşvik etmek, en doğru rehberlik metodudur. Yoksa, kişiyi başıboş bırakıp yanından itelemek, bilmeden farklı ellere teslim etmek anlamına gelmektedir. Böyle bir du- rumda, aile, çocuğunu daha kötü ortamlarda bulabilir ve derin hayal kırıklıklarıyla karşılaşabilirler.
Böyle bir süreçte, ailenin kalıcı çözüm odaklı olması, öncelikle kendi davranışlarını gözden geçirmesi, çocuğuyla olan iletişimini kuvvetlendirmesi ve aynı zamanda dışarıdan, yani insan ilişkilerinde iyi olan eğitimci kişilerden destek alması gerekmektedir.
Dışarıdan yardımcı olabilecek bu kişiler, insan ilişkilerini çok iyi bir şekilde sürdürebilen, pozitif adımlar atarak kişileri pozitif yönlere doğru çekebilen, insanların problemlerini rahatlıkla anlatabileceği ve birlikte çözümler arayacağı güvenilir kişilerdir. Bu kişilerin yardımını almak, aile düzeni için uygun olacaktır.
Her insanın, önce kendine sonra ise çevresine yardımcı olabileceği birçok mesele vardır. Bu noktadan bakarsak insanlar, kendine ve çevresine yardımcı olabilen bir eğitimci rolü üstlenebilir. Bu, büyük bir sorumluluktur ve dikkatli adımlar atmayı gerektirmektedir.
Kişinin doğru rehberlik yapabilmesi, mutlaka doğru davranışları hayatında yaşamasını gerektirmektedir. Bu, karşıdaki insana pozitif etkiler verebilmek ve samimî adımlar atabilmek adına çok önemlidir.
İnsan, daha çok davranışlarıyla konuşur. Davranışların güzel olması, çevrede güzel etkiler oluşturacaktır. Doğru rehberlik, doğru davranmak ile olmaktadır. Böylelikle hem kendimizde hem de çevremizde olumlu değişiklikler oluşmasına katkı sunabiliriz.
Önce kendimiz olmak üzere, çevremizdeki insanlara yardımcı olmak, her insanın görevi olmalıdır. Çünkü bir insanın değişmesi, o insanın ailesine ve çevresine de yansıyacaktır.
Aileler ise toplumun yapı taşlarıdır. Ailelerin düzelmesi, toplumun düzelmesini netice verecektir..