Tunus’un 64. Bağımsızlık yıl dönümü olan 25 Temmuz’da, cadde ve meydanlarda erken seçim taleplerinin seslendirildiği protestolar yapıldı.
Protestolar “Dışarı Çıkın” sloganıyla yeni bir unsur olan “25 Temmuz Hareketi”nin öncülüğünde gerçekleşti. Daha sonra göstericilerin, önemli siyasî unsurlardan Parlamento Başkanı Raşid El-Gannuşi’nin liderliğindeki siyasal İslâmcı En-Nahda Partisi’nin temsilciliklerini bastığı ve maddi zarara yol açtıkları haberleri yayınlandı. (Yeni Asya, 31.07.2021, Tunus’ta Darbe ve En-Nahda Partisi)
Olaylar devam ederken 26 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Kays Saed liderliğinde sivil darbe gerçekleştirildi. Hemen ardından Saed tarafından Parlamento’nun ve Bakanlar Kurulu’nun feshedildiği bildirildi. Tunus’ta geçici yönetim ve Yeni Anayasa tartışmaları da beraberinde geldi. Ülkede 2011 yılında meydana gelen Arap Baharı / Uyanışı sonrasında, Müslüman Kardeşler’in Tunus yapılanması En-Nahda Partisi’nin yükselişi görülüyor. Ancak geçen sürede En-Nahda Partisi’nin her seçimde bir miktar gerilemesi de söz konusu.
Mısır’da 3 Temmuz 2013’te Müslüman Kardeşler’in iktidardan uzaklaştırıldığı darbeyi iyi okuyan Gannuşi, En-Nahda Partisi’nin söylemlerine dikkat ederek Tunus’ta benzer bir akıbete uğramamaya çalıştığı değerlendiriliyor. Hatta Gannuşi’nin, ülkede laik-İslamcı tartışmalarının önüne geçmek için, 15 Eylül 2019 tarihli Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmadığı yorumlanıyor. Gannuşi’nin yerine En-Nahda Partisi’nin Cumhurbaşkanı adayı, dönemin Parlamento Geçici Sözcüsü Abdelfetah Mourou olmuştu. Mourou, Nahda Partisi’nin ilk kez Cumhurbaşkanı seçimlerinde gösterdiği aday olarak tarihe geçmişti. (Yeni Asya, 13.10.2019, Tunus Cumhurbaşkanı’nı Arıyor)
Tunus’ta 26 Temmuz darbesiyle birlikte toplumsal kutuplaşma artmış ve En-Nahda Partisi’nin bu durumdan oldukça olumsuz etkilendiği haberlerde kaydedilmektedir. Saed, ülkenin normale dönmesi için 12 Eylül’de TV’lerden yaptığı konuşmasında “en dürüst insanları seçtikten sonra, mümkün olan en kısa sürede yeni hükümet kurulacağını ve Anayasa’yı değiştirmenin gerekli olduğunu” söyledi. Böylece Saed’in “Yeni Anayasa” sinyali verdiği aktarılıyor.
Saed, 14 Eylül’deki konuşmasında ise “son yapılan 2014 Anayasası’nın ebedi olmadığını ve değiştirilmesi” hususunda ülkesinde gündemi belirledi. Saed, beyanatında “En-Nahda Partisi’nin adını vermeden, Tunuslular’ın 2014 Anayasası’ndan ve uyarlanmış yasal kurallardan nasıl bıktığı görülmelidir” ifadesini kullandı. Buna karşılık 15 Eylül’de 90 adet siyasî ve sivil toplum aktivisti, Mosaique FM radyo kanalında “devrim sürecini taçlandıran” 2014 Anayasası’na bağlılıklarını teyit eden bir bildiri yayınladılar. Bildiride Tunuslular’a “darbeye karşı bütün çabaları bir araya toplamaya, bir an önce demokratik sürece geri dönmeye ve darbeye son verme” çağrısı yapıldı. Bildiriye En-Nahda Partisi ve Parlamento’da ikinci en büyük blok Tunus’un Kalbi Partisi’nden isimler de imzacılar arasında.
Gannuşi de “26 Temmuz darbesinde Parlamento, Bakanlar Kurulu vb. kurumların 30 gün süreyle askıya alındığını” hatırlatarak “belirtilen 30 günlük sürenin çoktan dolduğunu, ancak Saed’in siyasî güdümlü söylemiyle bu sürenin reddedildiğini” açıklaması dikkat çekiyor. Saed ise 21 Eylül’de, Arap Baharı’nın başlangıç merkezi olan yoksul Sidi Bouzid kasabasında “milletvekillerini seçmenlere karşı daha sorumlu tutacak yeni bir seçim yasası ve yeni bir Başbakan atamadan önce ülkeyi yönetecek geçiş düzenlemeleri” sözünü verdiği bildiriliyor. Saed’in söz vermesine rağmen bir gün sonra 22 Eylül’de “Resmi Gazete’de yayınlanan bir dizi kararname ile normal şartlarda hükümetin elinde olması gereken birçok yürütme yetkisini eline alması” da kendi açıklamaları arasında tutarsızlığa yol açıyor. Böylece Saed’in, geçiş sürecine geçmeden önce, bazı yetkileri tekeline aldığı kuvvetle muhtemeldir.
Saed’in tutarsız girişimleri karşısında, En-Nahda Partisi taraftarlarının “Parlamenter demokrasiye dönüş talebiyle protesto gösterilerinde bulundukları” belirtiliyor. En-Nahda, Saed’in “yetkilerini genişletmek için aldığı önlemlerin devletin dağılmasını harekete geçirme riski taşıdığı” vurgulanıyor.
Gannuşi, Tunus’taki son gelişmeler hakkında 23 Eylül’de yaptığı açıklamada “mutlak tek adam yönetimine dönüşmeye karşı, barışçıl mücadele” çağrısında bulundu. Resmi Gazete’deki kararnamelerden sonra, Gannuşi “artık mücadeleye alternatif yok, doğal olarak barışçıl bir mücadeleye” başlayacaklarının işaretini veriyor.
Mısır’da 3 Temmuz darbesi sonrasında Müslüman Kardeşler’in “barışçıl protestolar” başlatması ile geçen 8 yıllık sürede hem yasaklanıp hem de terör örgütü ilân edilmelerine şahit olundu. Tunus’ta Gannuşi’nin başlattığı “barışçıl mücadele” söylemi/eyleminin yönü ve buna Saed rejimin tutumunun ne olacağı merak konusudur.