Allah rızası için, Resulullah (asm) hatırına ve onun bu ahirzamandaki varisi Bediüzzaman Said Nursî’yi ayak bastığı yerleriyle hatırlama adına Van’a gelenler, Hazreti Üstad’a misafir olurlar.
Allah rızası için, Resulullah (asm) hatırına ve onun bu ahirzamandaki varisi Bediüzzaman Said Nursî’yi ayak bastığı yerleriyle hatırlama adına Van’a gelenler, Hazreti Üstad’a misafir olurlar.
Belki diyeceksiniz, yemek ve içmek ne ki... Haklısınız. Barlalı Mübarek Süleyman da, yemek ve içmek için değil, Çam Dağı’nda Üstad’ın yanında Cuma gecesi beraber duâ etmek niyetiyle kalmak istemişti. Üstad da, “tevekkelna alâllah, kal” demişti. Sonrası yine kendi ifadesiyle.. “Müteessifane şöyle düşündüm ki: Küflenmiş bir parça ekmeğimiz var; bu akşam ancak ikimize yeter. İki gün nasıl yapacağız ve bu sâfî kalp adama ne diyeceğim, diye düşünmede iken birdenbire başım çevrilir gibi başımı çevirdim; gördüm ki, koca bir ekmek, katran ağacının üstünde, dalları içinde bize bakıyor. Dedim: “Süleyman müjde! Cenâb-ı Hak bize rızık verdi.”
Türkiye’nin yedi bölgesinden yollara düşenlerin gayesî ulvî, melekî, nuranî ve manevîdir. Hayatın devamına hizmet eden yemek-içmek bile bu ulvî yolda ayrı bir mâna kazanır. Hele ki Van’ın otlu peynirini, lavaş ekmeğini ve çayını tadanlar, Van’a her gelişlerinde yeniden tatmak isterler. Hele Zarnabat suyu ki, içimine doyum olmaz.
Dünden bugüne Van Mevlidleri unutulmaz hatıralarıyla maziye intikal etmiş ve ebedî manzaralarda seyretmemiz üzere istikbâle dönüşmüştür. Yarım asır önce Erek Dağı yamacında Çoravanis Köyü’nde okutulan ilk mevlide katılmasak da, canlı şahitlerini dinleyerek, yazılanları okuyarak bugüne geldik. Menhus fikirli ve kötü niyetli birilerinin tahrik ve tertibiyle müsadere ve haksız sorgulamalara maruz bırakılan bu mevlidin kader cephesi çok mânalı tevafuk ve güzelliklerle doludur. Bir zamanlar gazetemizde mühim görevler de üstlenmiş olan Rahmi Erdem bunun kitabını yazdı. Biz de “7”lerin tevafukuna dikkat çekmiş olalım.
Yıl 1967, 7 Ağustos, 67 kişi sorgulanıyor, 7 kişi tutuklanıyor, 7 ay hapiste kalıyor...
Sorguya çekilenlerden biri de, Üstad’la beraber harbe katılan hizmetkârlarından Molla Münevver. Hâkim ona (olmayan) silâhları sorunca, o da olanları söylüyor: Toplarımız karpuzlar, tüfeklerimiz çatal ve kaşıklar, mermilerimiz pilavdaki pirinç taneleri...
***
Başlıktaki asıl maksadımız; haftalar öncesinden ilânatı yapılan ve 28 Temmuz Cumartesi günü öğlen namazıyla başlayan Van Mevlidi’nin, her şeye rağmen çok kolay ve güzel geçtiğini duyurmaktır. Her şeye rağmen dediğimiz, yani; kısıtlı imkânlara ve kısıtlamalara, zaman ve zeminin nezaketine rağmen güzel ve huzurlu geçti. Cami avlusuna girişlerde usûlen ve vazife icabı bekleyen emniyet görevlileri de, caminin içini ve avlusunu dolduranların; ülkenin emniyet ve asayişine manen ve fikren hizmet edenler olduklarına bu vesileyle bir defa daha şahit oldular.
Cami içi mevlid programının muhtevası, keşke daha çok sürseydi dedirtti. Değerli hâfız ve mevlidhanlarımız, dinleyenleri ulvî âlemlerde seyrüsefer yaptırdılar. Programın mâna ve mahiyetine yönelik konuşma ve Risale okumaları, asıl maksadımızı ilân eder mahiyetteydi.
Gazetemiz yönetim kurulunun bir gün önceden Van’da hazır bulunması, mutad meşveretlerinden birini orada yapmaları ayrıca kayda değer bir husustu.
Daha sonra geride kalanlarla yapılan değerlendirmelerde; daha iyiye ulaşmanın, ilâve hizmetlerin ve takviye yardımların lüzumuna kanaat getirildi. Van Mevlidi’nin sadece Vanlıların meselesi olmayıp, meşveretler zemininde umum cemaatin sahiplenmesi üzerinde duruldu.