Risale-i Nur’da ismi geçen Ali Osmanlar şunlardır: İnebolu kahramanlarından Berber Ali Osman, Atabeyli Alil (kötürüm), Alîl Ali Osman, Ali Osman, Demirbaş Ali Osman.
Bu isimlerin haricinde Sobacı H. Ali Osman, Konyalı Tenekeci Ali Osman diye iki isim daha anılır ama bunlar Külliyatta geçmeyip, hatıra kaynaklarında yer alır.
Konyalı Tenekeci Ali Osman ile Sobacı H. Ali Osman’ın aynı kişi ve Hacı Ali Osman Coşkun1 olduğu, Muhiddin Yürüten’in şu hatırasından anlaşılır:
“1950’lerde bir gün Konyalı Tenekeci Ali Osman, babamla ağabeyimi Üstad’ın yanına götürdü.”2
Malûm, soba, tenekeden yapılır, dolayısıyla tenekeci ve sobacı ismi genelinde aynı mesleğe verilmesinden hareketle bu zikredilen iki isim, aynı şahsa aittir, diyebiliriz.
Yaptığımız araştırma nihayetinde, tekrarlanan bazı isimlerin aynı şahıslara ait olduğu anlaşıldı ve buna göre şu sıralama ortaya çıkıyor:
1. Alîl Kötürüm Ali Osman (Alîl Ali Osman, Demirbaş Ali Osman)
2. Berber Ali Osman (İnebolulu)
3. Hafız Ali Osman (Topal Hafız)
Sırasıyla inceleyeceğimiz ve Risale-i Nur Külliyatı’nda geçen Ali Osmanlar konulu bu çalışma başta Külliyat olmak üzere Üstadla görüşenlerin hatıralarını nakleden Necmeddin Şahiner’in Son Şahitler, Ömer Özcan’ın Ağabeyler Anlatıyor, İhsan Atasoy’un Nur Kahramanları Serisi ve Risale-i Nur’u konu edinen internet siteleri gibi kıymetli hizmet ve eserlerden derlenmiştir.
1.Alîl (Kötürüm) Ali Osman, Atabey’lidir. Adı, Ali Osman Öztop’tur (1913-1950). Kötürüm Osman ya da Alîl Osman olarak veya Ali Osmanlardan biri olarak da geçer. Ayağındaki özründen dolayı alîl/kötürüm olarak anılır.
Bediüzzaman, Mektubat isimli eserinde “şu vatan evlâdı altı kısımdır.”3 der ve ikinci kısım olarak musibetzede ve hastalar olarak tesbit eder. Dikkat edilirse Bediüzzaman “engelli” demiyor, “musibetzede” diyor. Dolayısıyla bizlerin özürlü, engelli ya da sakat diye ifadelerimizin musibetzede olarak tashihi gerekir. Bu tesbitin ardından Ali Osmanlar konusuna geçebiliriz.
Yirmi yaşlarında iken geçirdiği yılancık hastalığı sebebi ile bacaklarını kullanamaz, altına deriden bir altlık ve ellerine de geçirdiği ellik ile ellerinin yardımıyla yürür.
1938’li yıllarda Tahiri Mutlu vesilesi ile Risale-i Nur’u tanır. Bekâr ve hastalığı sebebiyle yıkılmış olan Kötürüm Ali, âdeta hayata yeniden doğar ve Nur’a kendini vakfeder.
Üstadına yazdığı bir mektubunda: “Allah’ıma şu dünyadaki bütün zerratlar adedince hamd olsun. Şu zamanın hatta mazi ve müstakbelin de en büyük ve en mühim uleması olan Risale-i Nur’u bizlere bahşetmiş.” diyerek hayatını iman ile hayatlandırmış, yarım vücuduyla, kısa ömründe, sanki on ayakla hizmete koşmuştur.4
Dipnotlar:
1- Mehmet Çetin, https://www.mehmetcetin.de/sobaci-haci-ali-osman-agabey/ 2 Necmeddin Şahiner, Son Şahitler (2008), c. 3, s. 200; https://sorularlarisale.com/taniyanlarin-dilinden/muhiddin-yuruten 3 Said Nursi, Mektubat (2017), s. 496
4 Ömer Özcan, Ağabeyler Anlatıyor 2 (2013), s. 69; https://sorularlarisale.com/ali-osman-oztop-koturum-alil-ali; http://nurpedia.org/wiki/Ali_Osman_%C3%96ztop