Su, hatalı kanala yönlendirildiğinde, hata suda mıdır yoksa o kanala yönlendirende midir?
Bir not ile başlayalım: “Sputnik Türkiye radyosunun ‘Fotoğrafın Tamamı’ programına konuk olan tanınmış feminist Hülya Gülbahar, İstanbul Sözleşmesi’nin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in önderliğinde, Ak Partili Nursuna Memecan’ın da içinde bulunduğu bir heyet tarafından kaleme alındığını açıkladı.” 1
Haber doğru ise kaydına dayanarak diyoruz ki, meğer İstanbul Sözleşmesi’nin ismi gibi hemen her kelimesine varıncaya kadar yerli ve millî imiş (!)
Doğrudan bir iktibas ile kimin hazırladığını beraber okuyalım.
“Yasal düzeyde yapılması gereken her şeyi yaptık. Yasal mevzuatımız dünyaya örnek gösterilecek bir mevzuat. Her noktasında virgülünde hatta kelime arasındaki boşluklarda bile Türkiye kadın hareketinin emeği var. İstanbul Sözleşmesi’nin adı boşu boşuna İstanbul Sözleşmesi değil. Tıpkı Kopenhag Kriterleri gibi, Roma Anlaşması gibi tarihe geçecek bir Sözleşme hediye ettik dünya tarihine ve bunun her kelimesi sonuna kadar yerli ve millîdir. O metin yazılırken, AK Partili Nursuna Memecan, CHP’li Gülsün Bilgehan, bütün kadın dernekleri, Yakın Ertürk oradaydı. Grevio’da iki dönem başkanımız Feride Acar deli gibi emek harcadı. O sözleşme çeviri değildir, gayet yerli ve millîdir. 6284 sayılı yasanın örneği yok dünyada, kelime kelime biz yazdık. Sayın Fatma Şahin’in önderliğinde hepimiz yazdık.” 2
Bu beyan, Kadın hakları aktivisti, Feminist Hareket’in simge ismi Avukat Hülya Gülbahar ile yapılan, Sputnik Türkiye Radyosu’nun “Fotoğrafın Tamamı” programından nakildir. İlgilisine duyurulur!
Yaşanan serencam çok ibretlidir!
Dönemin aileden sorumlu bakanı Selma Aliye Kavaf, Viyana’da yapılan AB Aileden Sorumlu Bakanlar toplantısında sonuç bildirgesindeki “farklı aile formları” ifadesine, “eşcinsel aileleri” de kapsıyor olması gerekçesi ile itiraz eder. 3 Yerli medya kendisini topa tutar. Sağlık bakanı, şahsî hürriyetler açısından bakılarak eşcinsellere hoşgörülü olmaya çağırır. Bir başka bakan ise eşcinselliği hastalık olarak görmediğini söyler. Ve muhtemelen Kavaf’ın siyasî kariyeri bu sebeble biter. Yerine gelen Fatma Şahin 18 Ağustos 2011’de bir TV programında, “Özgürlük ve eşitlik herkes için olacak ise cinsel yönelim ayrıcalığı ortadan kaldırılmalı ve temel insan haklarından olan eşcinsel hakları tanınmalı” der. 4
Bu iki haberin doğruluğu ya da yanlışlığından öte Sözleşmenin Avrupa cephesi zaten elinde olan ipin sahibidir, meselesine hâkim olarak plânını uygulamaktadır.
Deccal ve Süfyan’ın yalakaları müfsit vazifesiyle sahnede rol alırlarken, Ahirzamanda dinsizliğin iki cereyanından fitne ve ifsat komitesinin; “kadına şiddeti önleme” paravanası ardından, kadın haklarını haksızca kullanarak aile yapısını sarsan bir plân olarak tatbikata konulan İstanbul Sözleşmesi bir ifsat paravanası olarak tarihe geçecektir.