"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İnsanlığın çiğnendiği Yassıada (4)

M. Latif SALİHOĞLU
30 Mayıs 2013, Perşembe
Hayırsızada bombalandı

Yassıada'ya götürülen 600 kadar DP'li mâsumun aileleri (görüşçüler), belli bir sürenin ardından nihayet ziyaret imkânını bulabildiler.
Görüşçülerin ilk kez ziyarete geldikleri gün, Bandırma'dan kaldırılan savaş uçaklarını adaların üzerinden uçurttular, hatta gözdağı vermek için, 400 metre mesafedeki Hayırsızada'yı da bombaladılar.
Tam bir çılgınlık hali. Orduda ast–üst dengesi de bozulmuş, her komutan aklına estiği gibi hareket eder bir hale gelmişti.

Son sözler, son bakışlar

Yassıada’da yapılan duruşmaların sona ermesiyle birlikte, bütün dikkatler verilecek cezalara odaklandı.
Mazlûm maznunlar, bir yıl müddetle çekmiş oldukları eziyetlerin neticesinde, bitkin ve perişan bir vaziyette iken, şimdi de cezalarının infaz edileceği günü beklemeye koyuldular.
Yassıada cehenneminde diğer mazlûmlarla aynı sıkıntılara mâruz kalan “Han Duvarları” şairi Faruk Nafiz Çamlıbel’in, orada yaşadıklarını “Zindan Duvarları” isimli eserinde şu sözlerle mısralaştırdığını görüyoruz:

Gece zindanda Yusuflar sıralanmış yatıyor
Yüzlerinden okudum sapsarı rüyâlarını
Kimi sehpada görür kendini çarmıhta kimi
Ve ararlar yine zindandaki dünyalarını

Zindandan sehpaya doğru giden bu kahramanların son duruşları, son bakışları gibi, son sözleri de şâyân–ı hayret ve takdirdir.
İzzetlerinden, vakarlarından zerrece taviz vermediler. Yiğitçe durdular ve ölüme de merdane bakarak gittiler.
Üç şehitten merhum Hasan Polatkan'ı hemen hiç konuşturmadılar, hatta onun 170 sayfayı aşan müdafaasını dahi yok saydılar. Onca feryâdına karşılık ise, ‘Kısa kes, otur yerine!’ azarıyla mukabele ettiler. (Polatkan'ın savunması, Rasim Ekşi tarafından kitaplaştırıldı.)

Zorlu'nun son sözleri

Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, abdest alarak idam sehpasına doğru yürüdü.
Bu arada, bir mektup yazmak ve son sözlerini kâğıda dökmek istedi. Elleri kelepçeli olduğundan rahat yazamıyordu. Her nasılsa birileri merhamete geldi ve kelepçeyi çözdüler.
İşte, ölüm sehpasına doğru giderken, Zorlu'nun kaleminden dökülen sön sözleri:
“Sevgili Anneciğim, Emelciğim (Hanımı) ve Abiciğim,
“Şimdi, Cenâb-ı Hakk’ın huzuruna çıkıyorum. Sakinim, huzur içindeyim. Benim için üzülmeyin.
Sizlerin de sakin ve huzur içinde yaşamanız beni daima müsterih edecektir.
“Bir ve beraber olun. Allahın takdiratı böyleymiş. Hizmet ettim ve şerefimi daima muhafaza ettim.
“Anne, sevdiklerimi muhafaza edin ve Allahın inayetiyle onların huzurunu temin edin.
“Hepinizi Allaha emanet eder, tekrar üzülmemenizi ve hayatta berdevam olarak beni huzur içinde bırakmanızı rica ederim. Allah memleketi korusun.”

Menderes'in son mektubu

Şimdi de, Başvekil Adnan Menderes’in idam edilmeden önce zâlim cuntacılara hitaben yazmış olduğu mektubunu okuyalım:

"Sizlere dargın değilim. Sizin ve diğer zevatın iplerinin hangi efendiler tarafından idare edildiğini biliyorum. Onlara da dargın değilim. Kellemi onlara götürdüğünüzde deyiniz ki: Adnan Menderes hürriyet uğruna koyduğu başını 17 sene evvel almadığınız için sizlere müteşekkirdir.
"İdam edilmek için ortada hiçbir sebep yok. Ölüme kadar metanetle gittiğimi, silâhların gölgesinde yaşayan kahraman efendilerinize acaba söyleyebilecek misiniz?
"Şunu da söyleyeyim ki, milletçe kazanılacak hürriyet mücadelesinde sizi ve efendinizi yine de 1950’de olduğu gibi kurtarabilirdim. Dirimden korkmayacaktınız. Ama şimdi milletle el ele vererek Adnan Menderes’in ölüsü ebediyete kadar sizi takip edecek ve bir gün sizi silip süpürecektir. Buna rağmen duâm sizlerle beraberdir."

Adnan Menderes’in son sözleri, duyan okuyan her vicdan sahibini derinden etkilemeye devam ediyor.
 
 
Dine hizmetin cezası

Mahkeme Başkanı Salim Başol, bir gün duruşma salonuna şöyle bir baktı salona ve Menderes'e dönerek, şunu söyledi: “'Evet, evet Menderes! Sen dinî an'aneleri ayağa kaldırmaya çalıştın. Haydi, şimdi gelip o hizmet ettiğin kimseler seni kurtarsın bakalım."
"İslâm kahramanı" Menderes ise, Başol'a şu karşılığı verdi: "Başkan, başkan! inşaallah dediğiniz doğru ise, yani din–i mübine hizmet etmişsem, ne mutlu bana."

Ağaoğlu susturuldu

Azerî asıllı DP'li Samet Ağaoğlu, Yassıada duruşmaları esnasında, bir gün mahkeme başkanı Salim Başol'un hukuk dışı muhâkeme tarzını tenkit eder. Sıkışan Başkan Başol, hiddet ve öfke içinde Ağaoğlu'na şu karşılığı verir: "Sus! Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor!"

Kore kahramanı

"Kore kahramanı" olarak bilinen Tahsin Paşa da Yassıada'daki tutuklular arasında bulunuyordu. Genç bir üsteğmen olan oğlu ise, darbecilerin yanında yer almıştı.
Oğlunun bu vaziyeti, iki de bir nazara veriliyordu. Bu durum, haliyle paşayı kahrediyordu. Derdine ikinci bir dert katıyordu.

Gülmek de yasak

Yassıada'da tebessüm etmek de yasaktı. Zira tebessüm, bir alay, bir hiçe sayış edası şeklinde görülüyordu. Derhal ikaz geliyordu.
Kaldı ki, traji–komik durumlar dışında, zaten orada kimsenin gülecek hali yoktu.

(Devamı var)
Okunma Sayısı: 8660
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • mustafa yaprak

    30.5.2013 00:00:00

    Latif bey...yazılarınızı kitap haline getirmelisiniz,bunun gereğine inanıyorum Allah sizden razı olsun.
    Bu mazlumlara da Dünya’da gülmeyi ve tebessüm etmeyi bile yasak etmiş olabilirler.Ahirette yüzleri gülecektir inşallah.zalimler için ise...Dünya da paşa olup da ahirette geda olmakta var.

  • Osman Karahasanoğlu

    30.5.2013 00:00:00

    “Demokrasi Şehitleri”ne

    Yassıada cehennemine
    400 seçkin insanı topladılar
    1 yıl 4 ay orada tuttular
    Günlerce copladılar
    Türlü işkencelere maruz bıraktılar
    143 kişiye 4 yıl 2 ay hapis verdiler
    Suçları millete hizmet değil miydi?
    Bunları milletimiz seçmemiş miydi?
    Seçilmişi zorla indirmek
    İşte milleti böyle sindirmek
    117 kişiye 5 yıl verdiler
    2 kişiye 8 yıl ceza dediler
    Demokrasiyi de böylece katlettiler
    17 kişiye 10 yıl
    3 kişiye 15 yıl cezayı reva gördüler
    Milletin seçtiklerini böyle yediler
    1 kişiye 20 yıl
    30 kişiye verdiler müebbet
    Bu zihniyete duyulur mu hiç muhabbet
    14 kişiye verdiler idam
    Bu cezayı verenlerin niyetleri belli
    Oynanan oyun hep hileli
    Yoktur bunlarda merhamet, acımak
    11 kişinin idam cezası çevrildi müebbete
    Demokrasi için bayrak tutan eller
    Bir, bir devrildi ne kara günler
    16 Eylül 1961 günü millet ağladı
    İhtilalcılar durmadan kementleri yağladı
    Hasan Polatkan, Fatin Rüştü sehpada sallandı
    Şehitler ahreti boyladı
    Yassıada’da yas tuttu bülbüller
    Duaya açıldı, Hakk’a inanan eller
    Şehitler Hakk’ın rahmetine kavuştu
    Melekler gibi Rahman’a uçtu
    17 Eylül 1961 günü geldi çattı
    Başbakan Adnan Menderes
    İslam kahramanı
    Hakkı haykıran ses
    Vahşice idam edildi
    Demokrasi şehitlerine Allah’tan
    Milyarlarca rahmetler
    Şahadet şerbetini içen ruhlar
    Bu ruhları alkışlayor
    Gökteki melekler
    Şad olsun ruhları
    Kuvvet bulsun dâvâları
    Gönderelim ruhlarına
    Milyonlarca Fatihaları

  • Ali Örs

    30.5.2013 00:00:00

    hassaten 60 olmak üzere tüm darbecilere atfen alıntılar yaparak yazdığım bir dörtlük şöyle :
    Ey ekpekül küpekadan tekepküp etmiş köpek
    Gökten ecdad inse sıfatına tükürecek
    Ne kadar hainsin ki varlığın donduruyor alemi
    Eba cehiller ancak senin kadar zalimdi

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı