"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İnsanlığın çiğnendiği Yassıada (3)

M. Latif SALİHOĞLU
29 Mayıs 2013, Çarşamba
Yassıada'nın hazân mevsimi

Bundan yarım asır kadar evvel Yassıada'da yaşanan hazan günleri, aslında bütün Türkiye'nin acı ve ıztırap yüklü "hüzün günleri"dir.
O acı ve hazin günleri iliklerine kadar hisseden meşhûr Şâir Faruk Nâfiz Çamlıbel'in tâbiriyle, o bir avuçluk kara parçasında "Bir vatan derdi birikmiş"ti.
Şair, dosdoğru söylüyordu. Çünkü, bir Demokrat mebûs olarak kendisi de oradaydı ve aynı dert ile hem–dert olmuştu.
Marmara Denizini "bir mavi göz"e, Yassıada'yı ise, o gözdeki bir "elem ketresi"ne benzeten meşhûr “Han Duvarları”nın şairi, Yassıada'nın o günkü hazin manzarasını ise, bu kez “Zindan Duvarları” isimli eserinde işte şu ölümsüz mısralarla resmediyor:

Bilmiyor gülmeyi sâkinlerinin binde biri;
Bir vatan derdi birikmiş bir avuçluk karada.
Kuşu hicran getirir, dalgası hüsran götürür;
Mavi bir gözde elem katresidir Yassıada.

Evet, o günlerin Yassıada'sında hakikaten bir vatan derdi birikmişti.
Bu büyük dert ile yanan milletin gözlerinden ise, damla damla elem katreleri akıyordu.
Bilhassa, o yılki Eylül ayının tam ortalarına gelindiğinde, akan gözyaşı damlaları, adeta sel olup taşmaya başladı.
Zira, 14 ayrı dâvâdan yargılandıkları halde, cezayı gerektirecek bir tek suçu tesbit edilemeyen Adnan Menderes ve yüzlerce partili arkadaşı, o günlerde en ağır cezalara çarptırıldı.
Mahkeme kararları arasında 13 kişi için idam cezası vardı.
Bunlardan üçünün infazı 16 ve 17 Eylül günlerinde yapıldı ki, her üçü de hür irade ile seçilmiş güzide birer vatan evlâdıydı: Biri Maliye Bakanı Polatkan, biri Dışişleri Bakanı Zorlu ve biri de Başbakan Adnan Menderes idi.

Berin Hanımın çilesi

Bir yıldan fazla süren kahır ve çile yüklü Yassıada günleri, 27 Mayıs (1960) darbesinden hemen sonra, yani Haziran ayının daha ilk yarısında başlamıştı.
İşte, mazlûm başbakanın eşi Berin Hanımın 13 Haziran 1960 tarihli mektubunda Adnan Menderes'e hitaben yazmış olduğu ifadeler:

"Adnancığım,
"Üç gündür senden bir haber alamadığım için çok meraktayım. İki gündür gazeteler Yassıada’ya götürüldüğünü yazıyor, fakat katiyetle bir şey öğrenemediğim için büyük üzüntüdeyim.
"Buradayken, her gün senden el yazınla tezkere alıyor, seviniyorduk. Bugün posta ile mektup gönderebileceğimizi söylediler. Hemen bir telgraf çektim. Senin de bana telgrafla sıhhatini bildirmeni rica ederim.
"Akşam gazetesinde senin bana çektiğin bir telgraf yayınlandı. Fakat bana böyle bir telgraf gelmedi. Daha doğrusu Ankara’dan gittikten sonra, hiçbir mektup ve telgrafın gelmedi. Bu merak beni harap ediyor. İnşaallah sıhhattesindir ve haberini alır sevinirim."
* * *
Bu sözlerin sahibi, daha iki hafta öncesine kadar Türkiye'nin mukadderatında söz ve irade sahibi olan seçilmiş bir başbakanın eşidir...
Ne acı, ne hazin bir durum, değil mi?
Esasında, bundan çok daha hazin durum şudur: İhtilâl günü yakalanıp gözetim altına alınan başbakanın aile efradı, Başbakanlık Konutundan kapı dışarı edilir. Berin Hanım, bu durumda ne yapacağının şaşkınlığı içinde, Adnan Beye şu satırları yazarak bir fikir ister:
"Köşk’ü tahliye etmemiz lâzım. Bana ne tavsiye edersin? Acaba bir apartman katı mı aratayım? Yoksa İzmir veya Aydın’a mı gideyim? Bir fikir verirsen çok sevinirim.
"Artık ne kadar yalnız kaldığımı tahmin edersin. Aydın’ımla beraber her an sana, sıhhatine duâ ediyoruz."

İlk mektuba cevap

Yassıada'ya götürülen Adnan Menderes'ten gelen ilk "sıhhat haberi"ne karşılık, fedakâr eş Berin Hanım şu cevabî mektubu yazar:
"Yassıada’dan ilk sıhhat haberini gece aldık. Ne kadar sevindik bilemezsin. Buradayken her gün haberini alıyorduk. Meğer benim için ne büyük teselliymiş. Dört gündür habersiz kalınca adeta harab olduk.
"Gazetelerde geceyi gömlekle geçirdiğini öğrenince çok üzüldüm.
"Neyse... Çamaşır, para göndereceğim ama, nasıl bilemiyorum. İsteğini bana hemen yaz.
"Aydın, bana büyük destek oluyor yavrucak. Her an sana duâ ediyoruz. Sıhhat ve selâmetle bize seni kavuşturması için Allah’a yalvarıyoruz."

50 kelimelik mektuplar

Yassıada'ya toplatılıp aylarca sorgulanan mazlûm Demokratların mektuplaşmalarına kelime limiti getirilmişti. Aileleriyle, dostlarıyla olan mektuplaşmalarında, en fazla 50 kelime yazabilirlerdi. Limiti aşan kelimeler, anında sansürleniyordu.
Menderes çifti, bu 50 kelimelik tasarruf hakkını, sadece birbirleri için kullandı. Başkaca hiçkimseye, hiçbir mektup yazmadılar. Ancak, buna rağmen düzinelerce iftiralara uğradılar.
Karşılıklı mektuplar, çoğu kez zamanında ulaşmaz, ulaştırılmazdı. İşte, bu durumdan yakındığını da ifade eden Menderes'in mektuplarından bazı cümleler:
"Berin'im,
“İki gündür mektup alamadım...”
* * *
"Berin'im,
“Dün de mektup gelmedi, 9 tarihinden sonra alamadım.
“Neredesin? Onu dahi bilemiyorum, teessürümü tahmin edersin...”
* * *
"Berin'im,
“Dün, 10'dan 14'e kadar 7 mektubunu aldım. Bunlar mektup değil, her kelimesi bir damla gözyaşı. Ve bunlar içime damla damla aktı...”
* * *
Hazân mevsimi hüzünlü olur. Yassıada'nın hazânı ise, yakıcı bir alev gibi hüzünlendirir insanı.
Zira, böylesi bir hazân mevsiminde, tutundukları hür irade dalından kopartılan üç güzide vatan evlâdının boğazına idam ilmiği geçirildi ve hoyratça savruldu bir avuçluk ada toprağına.
Ve, o toprak parçası, tüm Anadolu halkının gözünde adeta bir elem katresine dönüştü.
O güzide şehitler için katre katre hazin gözyaşları akıtırız da, darbeyi yapanların o kaskatı yüreğini bir nebzecik olsun yumuşatamadık.
Bir türlü nedamet etmedikler, pişmanlık duyduklarını söylemediler.
Ne yazık ki, onlara göre hâlâ "Şartlar olgunlaşırsa, darbe meşrû olur"muş.
Oysa, şartları olgunlaştıran da yine kendileri...

 
Yassıada cehennemine hapsedilen Demokratların kendi aileleriyle yaptıkları mektuplu yazışmalarına bile müdahale edilmiş ve 50 kelimeyi aşan mektuplarına yasak konulmuştu.

(Devamı var)
Okunma Sayısı: 3714
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • mustafa yaprak

    29.5.2013 00:00:00

    SAYIN LATİF BEY...Acılarına bizleri de ortak ettiğiniz yassıada cehennemine hapsedilen Demokratların kendi aileleriyle yaptıkları mektuplu yazışmalarında 50 kelimeyi aşan mektuplarına yasak koymuş olan bu zalimlere.Bizde üsttadımızın ingiliz Anglikan Kilisesinin Başpapazına vermiş olduğu cevap gibi bir tükürükle karşılık veriyoruz.Bu zalimlerin yüzlerine tükürmek lâzım geliyor... Tükürün o ehl-i zulmün o merhametsiz yüzüne. ’Ey ekbekül küpekadan tekepküp etmiş ...!’

  • demokrat

    29.5.2013 00:00:00

    İnsanlık onuru çiğneyen utanmaz ihtilalcileri en son Sayın Önkibar’ın yazdığı karanlık mevkute övmüş.Sayın Önkibar arkadaşımızdan bu konuda bir açıklama bekliyor tüm demokratlar....

  • Serhat Yılmaz

    29.5.2013 00:00:00

    Sayın Hocam;
    Köşenizde demokrasi şehitleri ile ilgili yazılarınızı içtenlik ve gönülden destekliyorum. Geçmişte yaşanılan demokrasimiz adına büyük bir kaybımız olan Yassıada gerçeklerini sade ve anlaşılır bir dille bizleri bilgilendirdiğiniz için sizlerden Allah ebediyen razı olsun. Kaleminize kuvvet hocam.
    Nice karanlık tarihimizle ilgili bilgiler konusunda bizleri aydınlatmanız dileğiyle Gönülden saygılarımızı sunarız.

  • Muzaffer EROL

    29.5.2013 00:00:00

            Işıktan rahatsız olan yarasaların, inancından ve halkından güç alarak vatan ve milleti için çalışan demokrasi kahramanlarına yaptıkları insanlık dışı muameleler, zulüm ve işkencelerin izleri tarihin yüz karası olarak Yassıada da duruyor. Bu mazlumlar milletimizin kalbinde, hatıralarında ve dualarında unutulmaz kahramanlar olarak minnetle, sevgiyle yaşamaktadırlar...

  • ERDOĞAN KAPLAN

    29.5.2013 00:00:00

    Sayın Latif bey halk arasında bir söz vardır. Tamda Yassıada zalimleri için söylenmiş ALMA MAZLUMUN AHINI ÇIKAR AHESTE AHESTE inşallah mahkeme-i kübrade hak yerini bulacaktır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı