"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İnsanlığın çiğnendiği Yassıada (1)

M. Latif SALİHOĞLU
27 Mayıs 2013, Pazartesi
Demokrasi tarihimizin en acı, en feci bir safhasını teşkil eden "27 Mayıs Darbesi"nin ne olduğunu, nasıl yapıldığını ve ne mânâya geldiğini bilmeyen bir kimsenin "Yakın tarihimizi yeterince biliyorum" dememesi lâzım.

Hele hele siyasete, hatta siyasî konulara girmemesi ve bu işe hiç bulaşmaması icap eder.
Kezâ, darbe sonrasında Yassıada'da yaşananları bilmeyenler için de, aynı hatırlatmalarda bulunmak durumundayız.
İşte, bilhassa yeni nesillere ve konuya dair bilgisini tashih veya tazelemek isteyenlere yardımcı olmak maksadıyla, yakın tarihimizin bu pek yakıcı safhasını dikkat nazarlarına takdim etmek istiyoruz.
Öyle zannediyoruz ki, bu yazı serisini okurken, hiç bilinmeyen, yahut çok az bilinen bazı mâlûmatlara da şahit olacaksınız.

Adada nice cânlara kıyıldı...

Cuntacıların emriyle Yassıada'da kurulan ve adına "Yüksek Adâlet Divanı" denilen o alçak mahkeme, dokuz ay süren hakaret ve işkence yüklü duruşmalara, nihayet 11 Ağustos 1961 günü son verdiğini açıkladı.
Mahkeme, 15 Eylül günü (46 yıl önce bugün) ise, "nihaî karar"ını açıkladı.
Açıklanan bu karara göre, 10 Haziran 1960'tan beri, yani 1 yıl dört aydır Yassıada'da tutulan Demokrat iktidarının 400'den fazla siyasetçi, yönetici ve bürokratlarına şu cezalar verildi:
143 kişiye 4 yıl 2 ay, 117 kişiye 5 yıl, 15 kişiye 6 yıl, 6 kişiye 7 yıl, 2 kişiye 8 yıl, 17 kişiye 10 yıl, 3 kişiye 15 yıl, 1 kişiye 20 yıl, 30 kişiye müebbet hapis, 14 kişiye ise idam cezası. Geriye kalanlardan ise, 7 kişi Yassıada'da vefat ettiği ve bir kısmı da suçsuz bulunduğu için, onlar hakkında beraat kararı verildi.
Yassıada Mahkemeleri'nde DP'li idama mahkûm edilen 14 kişinin ismi şöyle: Celal Bayar, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan, Refik Koraltan, Agâh Erozan, İbrahim Kirazoğlu, Hamdi Sancar, Nusret Kirişcioğlu, Bahadır Dülger, Emin Kalafat, Baha Akşit, Osman Kavrakoğlu, Zeki Erataman.
Bu şahıslardan sadece Fatin Rüşdü Zorlu, Hasan Polatkan (16 Eylül) ve Adnan Menderes'in (17 Eylül) cezaları infaz edildi. Diğerlerinin cezası ise, Millî Birlik Komitesince müebbet hapis cezasına çevirildi. Çoğu, buradan alınarak Kayseri Cezaevine gönderildi.
Burada dikkat çeken bir husus şudur: Mahkeme kararıyla idam edilenlerin sayısı 3 kişi görünmekle birlikte, aslında Yassıada'da verilen kurbanların sayısı 10 kişiden fazladır.
Zira, bir yılı aşkın bir zamandır enva–i çeşit hakaret ve işkenceler altında ezilip perişan edilen 8-9 önemli (siyasetçi, bürokrat) şahsiyet daha aynı yerde vefat etmiştir.
Bu demokrasi şehitlerinin isimleri şöyledir: Lütfi Kırdar (İstanbul milletvekili, Sağlık Bakanı), Gazi Yiğitbaşı (Afyon milletvekili, İstiklâl Madalyası sahibi), Yusuf Salman (İstanbul milletvekili), Lütfü Şaylan (Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu Üyesi), Yümni Üresin (emekli general ve bakan), Nuri Yamut (emekli Genelkurmay Başkanı), İstanbul Emniyet Müdürü Faruk Oktay ve eski Savunma Bakanı Kenan Yılmaz.
Bunlara ilâveten Konya eski Valisi Cemil Keleşoğlu'nun da Yassıada'da intihar ettiği açıklanmıştır ki, bu açıklama da şüphelidir. Tıpkı, 27 Mayıs Darbesinin üçüncü günü işkenceyle öldürülen İçişleri Bakanı Namık Gedik için yapılan "intihar etti" açıklaması gibi...
Bunları da hesaba kattığımızda, darbecilerin katlettiği mazlûm Demokratların yekûnu 13 kişiyi buluyor.

İstanbul Emniyet Müdürü Faruk Oktay’ın oğlu Emre Oktay, babasının işkence ile katledildiğini söylüyor.
 
Hakaretli işkenceler

O olağandışı dönemde Yassıada'ya tayin edilen komutan, Yarbay Tarık Güryay'dır.
Bu şirret adam, aynı zamanda şımarıktır, seviyesizdir ve olabildiğince gaddardır.
Öyle ki, bu yarbaydan bazı generaller bile çekiniyordur. Bu durum, o günlerde yer yer başların ayak, ayakların baş olduğunu açıkça gösteriyor. Aynen, Albay Türkeş'in de bir süreliğine bazı generallerden üstün tutulması gibi...
Ada Komutanı Tarık Güryay, çoğu zaman eli sopalıdır. Adaya getirilen hemen her mazlûmu önce o huzuruna alır ve bir ton hakaretten geçirerek koğuşlarına gönderir. Bazan da bakanlara, milletvekillerine dilediğince sopa atar, kişinin soyuna sopuna varıncaya kadar ağır küfür ve hakaretlerde bulunur: Sakıtlar, düşükler, kuyruklar, inekler, soysuzlar, vesâire...
Bazı mazlûmların da isim veya soyisimleri değiştirilerek ve bozularak telâffuz edilir: MEB Tevfik İleri'ye "Tevfik Geri" diye hitap edilmesi gibi..
İzzetli Demokratlar, Güryay ve adamlarının hakaretlerini aynen iade eder. Tabiî her türlü işkenceyi, hatta ölümü dahi göze alarak...
Nitekim, bir kısmı ölmüş, yahut öldürülmüştür.
Yassıada, işte böyle hemen her gün ölüm kokan bir yerdi.
Bu cehennemî gerçeği anlamakta zorlananlara, aynı cendereden geçmiş olan şair Faruk Nafiz Çamlıbel, "Zindan Duvarları" (1967) isimli eserinde şu dörtlükle cevap verir:

Dâvet

Gün doğar, sohbetimiz yalnız ölümdür adada
Gün batar, uykuda rüyâmız ölümdür yalnız…
Dersiniz, böyle cehennem mi olur dünyada?
Çok değil, bir gecelik bizde misafir kalınız!

Başıbozuk ve kafası karmakarışık bir cunta hareketinin sebep olduğu "27 Mayıs Darbesi" ve hemen ardından yaşanan "Yassıada duruşmaları"na dair detaylı bilgilere birçok kaynaktan ulaşmak mümkün.
1)  Öncelikle, bu elim hadiselerin bazı şahitleri: Aydın Menderes, Melik Fırat, Gıyaseddin Emre ve yüzlerce fotoğrafı gizlice çeken muhafız subayı Mehmet Taşdelen gibi.
2) Hatıra ve araştırma kitapları: Erzurum DP Milletvekili Prof. Rıfkı Salim Burçak'ın "Yassıada ve Öncesi", Tarık Güryay'ın "Bir İktidar Yargılanıyor", Nazlı Ilıcak'ın 1975'te yayınlanan iki ciltlik "27 Mayıs Yargılanıyor" isimli eserleri gibi...
3) Gazete ve dergilerde, hadiselerin yıldönümlerinde çıkan müstakil ve dizi yazılar: Hürriyet, Milliyet, Yeni Şafak (27 Mayıs 2004), Yeni Asya, Akis ve Aksiyon'un (598. sayı, 22 Mayıs 2006) arşivi gibi.
Bütün bu kaynaklardan araştırarak ve hayattaki bazı şahitlerle de bizzat görüşüp dinleyerek derlediğimiz bilgileri burada sizlerle paylaşmaya çalışıyoruz.

(Devamı var)

Okunma Sayısı: 5894
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • mustafa yaprak

    26.5.2013 00:00:00

    Mazlumun ahı gökyüzüne kıvılcım şeklinde yükselir, mazlumun duasını gökyüzüne çıkarır ve onlara sema kapıları açılır ve Yüce Yaradan İzzetime yemin olsun! Vakti uzasa da, duanı mutlaka kabul edeceğim! buyurur.Firavunlara bakın, Saddama bakın, Hitlere, Mussoliniye bakın,Staline,Lenine bakın, sonlarını inceleyin
    Göreceksiniz ki;
    ’ZÜLM İLE ABAD OLANIN, AKİBETİ BERBAD OLUR’

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı