"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İhtilâfı-inşikakı körükleyenlerin hâl ve gidişâtı

M. Latif SALİHOĞLU
20 Mayıs 2021, Perşembe
İhtilâfa düştükten sonra, hatalı yola girmenin ve yanlış yönde gitmenin de kendi içinde bir mantığı vardır. Üstelik, o mantıkla gidenin dönüşü çok zor görünüyor.

Çünkü, şu imtihan dünyasında, hatalı yolda giden kimse, her zaman için nefsini okşayacak veya oyalayacak bir bahane-sığınak-dayanak bulabilir.

Öte yandan, meselâ şu son 30-40 yıla şöyle bir dönüp baktığımızda görüyoruz ki:

Beyne'l-ihvân uhuvvete-muhabbete darbe vuranların, kin-garaz-intikam duygularını körükleyip inşikakı-bölünmeyi derinleştirenlerin hemen hiçbiri bulunduğu yerde sabit-kadem kalmadı; sağa-sola savrulup gittiler.

Şüphesiz, bunların günâhları, vebâlleri çok büyüktür. Zira, hem kendileri aldandılar, hem başkasının aldanmasına sebebiyet verdiler, hem de bütün yapıp ettikleri "darb-ı kesir" zararı ile beraber, haricî başka cereyanların nâm-ı hesabına geçmiş oldu.

Yahu!

Madem ki, mücadele meydanında kalma iradesini gösteremiyorsun, madem ki, başkasını kırıp dökecek kadar bir dâvâ adamı rolünü oynuyorsun, o halde neden aynı meydanda ve aynı sâfta sabit-kadem durmuyorsun da, başka başka yollara-mesleklere-meşreplere sülûk edip gidiyorsun?

Bu yaptığınız, hiç mertliğe, dürüstlüğe, samimi dâvâ adamlığına yakışıyor mu?

İmtihan dünyası işte...

Herkes kendi durumuna, bulunduğu konuma ve bilgi-beceri-kapasite derecesine göre bir imtihanla karşı karşıya.

Şu dehşetli Âhirzamanın çetin imtihanları...

Bilhassa 12 Eylül Darbesi’nden bu yana şu acı-fecî ihtilâfın-inşikakın o kadar çok örneğini gördük ki, yatıp-kalkıp şu duâyı yapıyoruz:

Yâ Rabbî!

Bizi hadd-i vasattan ve hatt-ı mustakîmden ayırma. Âhir ömre kadar, ifrata-tefrite düşmekten ve Senin râzı olduğun dairen dışına çıkmaktan bizi muhafaza eyle.

GÜNÜN TARİHİ: 20 MAYIS 1878

Çırağan Hadisesi

Tarihe “Çırağan Baskını” olarak geçen hadise, 20 Mayıs 1878’de yaşandı.

Baskın olayını "Sarıklı İhtilâlci" diye de isimlendirilen Ali Suavi'nin başında bulunduğu bir grup gerçekleştirdi. 

Bu çılgınca baskının hedef ve maksadı, Sultan II. Abdülhamid'i devirmek ve onun yerine Sultan V. Murad'ı oturtmaktı. Ne var ki, teşebbüsün neticesi akim kaldı. Baskın esnasında, Ali Suavi canından oldu.

*

Ali Suavi Bey, ateşli bir hürriyet ve meşrûtiyet taraftarıydı. Bu sebeple, Sultan II. Abdülhamid'in 1877-78’deki "93 Harbi"nin kötü gidişatını bahane göstererek Meclis-i Mebûsan'ın kapatmasına, hemen ardından hürriyetlerin kısıtlamasına ve Kànun-i Esasînin askıya almasına adeta isyan ediyordu. Bu gidişatı değiştirmek için de, tek çare olarak Sultan Abdülhamid’i devirmek istiyordu.

Padişahı devirme plânını tatbik sahasına koymak üzere, başına topladığı birkaç yüz Rumeli muhaciri ile karadan ve denizden harekete geçerek Yıldız Sarayı’na ulaşmayı hedefledi. İlk adım olarak da Çırağan Sarayı’na Boğaz tarafından bir çıkarma yapmayı denedi.

Ne var ki, sarayın arka odalarından birinde saklı tutulan Sultan V. Murad ile görüşerek tam da onu Yıldız Sarayı’na götürmeye iknaya çalıştığı esnada, Beşiktaş Muhafızı Hasan Paşa ile karşı karşıya geldi. Hasan Paşa daha atik davrandı ve Ali Suavi’nin üzerine gidip başına sopayla vurarak onu oracıkda öldürdü. Bu fecî hadise esnasında, ayrıca 23 kişinin öldüğü ve 15 kişinin de yaralandığı rivâyet ediliyor.

*

Çırağan Baskını, Sultan Abdülhamid’in "vehim ve korku" marazını tahrik edip şiddetlendiren yeni bir gelişme oldu. 

Onun vehmini tahrik eden daha evvelki hadise ise, amcası Sultan Abdülaziz'in gayet vahşice bir muamele ile önce tahttan indirilmesi ve ardından feci şekilde katledilmesidir.

Bazı kayıtlarda "Sultan Abdülhamid'in haklı olduğu istibdat" şeklindeki ifade ve tâbirin altında yatan mânânın, iki yıl arayla yaşanılan bu kanlı hadiselerle bağlantılı olduğunu hatırdan çıkarılmamalı.

*

Aynı zamanda büyük bir âlim de olan ve birçok eser telif eden Ali Suavi, İttihad-ı İslâma, Meşrûtiyete, bilhassa Hürriyete pek şiddetli bir arzu, iştiyak ve bağlılığı vardı.

Okunma Sayısı: 1971
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • ozanky

    20.5.2021 11:51:56

    Değerli Ağabeyim. Kendimi ve nefsimi Şahs-ı Maneviyeye teslim, ettim. Oooohh o kadar rahatım ki. istişare heyetinde 1 (bir) reyim var. Fikrimi beyan ediyorum. Karar ne çıkarsa uyuyorum. Aynen Ayette emrettiği gibi, Efendimizin Sünneti gibi, Üstad'ımın yaptığı gibi. Yapmayanlar düşünsün.

  • Abdullah Tunç

    20.5.2021 10:38:40

    İhtilaf,Üstad'ımızın bir asır evvel tespit ve teşhis etti ği üç büyük soyut düşman dan biridir.Elli altmış yıldır içimizi karıştırıyor.Bir fitne bir bela olarak hâlâ hük küm sürüyor.Tahribatına devam ediyor.Bu o kadar sinsi bir düşman ki,fark edilmesi fevkâlade zor.Da ime süret-i haktan görüne rek,faaliyetlerini sürdürü yor.Bölünmelerin başlangı cına,söylemlerine temel argümanlarına bakın bunu görürsünüz.Zamanında bunları görmek için, Risale-Nur'un gözüyle bak mak,feraset ve basiret sa hipleri Nur talebeleriyle is tişare etmek gerekiyor.Si yasi ve içtima-i meseleler çok yönlüdür ve çok girift tir.Çok derin bir araştırma ve tahkikatı gerektiriyor. Birde hem ihlası kıran ve hemde ihtilafın iki temel esası vardır.Bir menfaat-ı cüz'iye,iki hissiyat-ı süfliye Ayrıca altı desise-i şeytani yeden kurtulmadıkça,iç alemimizde onları yok etmedikçe ihtilafların ardı arkası kesilmez.Dert belli derman da belli.Bize düşen dermanları düzenli kullanmak.

  • Muhammet

    20.5.2021 08:39:22

    Yâ Rabbî! Bizi hadd-i vasattan ve hatt-ı mustakîmden ayırma. Âhir ömre kadar, ifrata-tefrite düşmekten ve Senin râzı olduğun dairen dışına çıkmaktan bizi muhafaza eyle. Amin amin amin

  • Mahir

    20.5.2021 06:44:38

    Bilindiği gibi Ali Suavi, Bediüzzaman Hazretlerinin müfrit alim dediği Yeni Osmanlıların önemli bir şahsiyetidir. Sultan Hamid’in istibdatına karşı çıkarken şahsına da kin ve nefret duyanlardandı. 27 Ocak 1876 - 28 Kasım 1877 tarihleri arasında Galatasaray lisesinin ilk Müslüman müdürü olan Suavi Müslüman öğrenci sayısında artış sağlaması ve müfredata din ilimlerinden bazı dersleri de dahil ederek uygulamaya başlaması üzerine, Fransızların tepkisini çekmiş ve bir yılı dolmadan müdürlüğüne padişah iradesi ile son verilmiştir. Bunun üzerine bu düşmanlık tavan yapmış ve neticesiz Çırağan hadisesi meydana gelmiştir. Bediüzzaman Hazretlerinin Sultan Abdulhamid’in “haklı olduğu istibdat” ibaresiyle anlatılmak istenen “mecbur olduğu istibdâtı” şeklindeki sözüne getirdiği izahtan dolayı da muhterem yazarımızı özellikle tebrik ederiz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı