Bir süredir ‘yeni çözüm süreci’ iddiaları kamuoyu ile paylaşılıyordu. Türkiye’yi idare edenlerin böyle bir adım atacağı önce ‘fısıltı gazete’lerinde yer aldı. Sonra bazı sosyal medya hesapları bu konudan bahsetti. İş gele gele iktidar ortağı partinin TBMM’deki gurup toplantısındaki beyanları ile gün yüzüne çıktı.

Konuşmanın ayrıntılarını tartışanlar olacaktır, ama meselenin özü, şu an hapiste olan ‘terör örgütünü başı’nın ‘silahları bırakma çağrısı yapma’sı için Meclis’e gelip konuşmasını ve hatta bu yapılırsa bir bakıma ‘affedilme’sini de gündeme taşımış oldu. 

Tabii ki ‘resmi gündem’de böyle bir mesele yoktu ve günden bir anda bu noktaya düğümlendi. Yüzlerce, belki de binlerce leyhte ya da aleyhte açıklamalar yapıldı. Tartışmanın hangi noktaya gideceğini şimdiden tahmin etmek bile zor. 

Fakat tartışma “Siyasette bir gün uzundur” kanaatini tam olarak pekiştiren bir gösterge oldu. Hele hele ülkemizde “siyaset günü”nün çok çok çok uzun olduğunu herkes yaşayarak bir defa da görmüş oldu. Bir hafta önce birisi çıkıp Türkiye’de böyle bir tartışma başlatılacağını ve hatta bu tartışmayı iktidar ortağı partinin genel başkanının başlatacağını söylemiş olsa her halde kimse ihtimal vermezdi. İşte ihtimal verilmeyen hadise yaşandı ve siyasette bir gün, bir bakıma bir yıl gibi uzun olmuş oldu.

İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, tartışma üzerine şu yorumu yapmış: “(...) Evet, ülkemizde sorunlar maalesef hukuk devleti çerçevesinde ve demokratik teamüller işletilerek değil kişisel çıkışlar ve ani siyasi değişimlerle çözülmeye çalışıyor ve bu yöntem memleketin faydasına sonuçlar doğurmaya elverişli olmuyor. (...) Ama barış umudunu, evlatlarımızın dağlarda birbirini boğazladığı on yılların sona ermesi umudunu, ülkemizin tüm enerjisini tüketen bu lanet terör belasının son bulması umudunu yaşatmak ve ülkemizde iç barışı tesis etmek ve çoğulcu demokratik Türkiye idealini canlı tutmak hepimizin asli sorumluluklarının başında geliyor, gelmeli. (...) Asıl yapılması gereken terör örgütü liderini baş tacı ederek meclise davet etmek veya illegal metotları masumlaştırmak değil, kişilerden bağımsız bir biçimde başta Kürt meselesi olmak üzere, Türkiye’nin temel sorunları ile ilgili ısrarla sürdürülen yanlışlarımızla yüzleşerek çoğulcu demokratik hukuk devleti bilinci içinde tüm bu sorunlara eğilmektir. (...) Farklılıkları tek bir kimlikte eritme çabası on yıllarca netice vermemiş, büyük kötülüklere ve acılara yol açmıştır. Hedef sadece anlık siyasi pozisyonlarla asıl meseleyi sümen altı edip günü kurtarmak değil, demokratik hukuk devletini mümkün kılıp, devleti tüm vatandaşlarının yurdu haline getirmek olmalıdır.” (@myeneroglu, 22 Ekim 2024)

Hal ve gidişe bakılırsa, “Siyasette bir gün uzundur” sözünü tasdik eden çok fazla ‘yeni gün’ yaşayacağız gibi görünüyor...