"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dahilî çatışmanın yüzüncü yılı

M. Latif SALİHOĞLU
18 Şubat 2025, Salı
Şeyh Said Hadisesi, bundan tam yüz yıl önce bugünlerde patlak verdi: Şubat 1925.

O tarihte, vatana-millete zerrece faydası olmayan çıkılmaz bir yola girildi, maalesef. Hadisenin en acıklı tarafı şudur: Neticesi meşkuk bir dâvâ uğruna, bu topraklarda kardeş kanı akıtıldı. Bu vatanın bağrında derin bir yara açıldı. Açılan bu kardeşlik-vatandaşlık yarası, yüz yıldır kapanmadı gitti. 

Yüz yıl önce, herkes taraflardan birine yamanmaya çalışıldı. İnsanımız tarafgir olmaya adeta zorlandı: “Ya inkılâplara kuvvet-şiddet yoluyla karşı gelen Şeyh Said’den yanasın, ya da inkılâpları cebir ve şiddet metoduyla gerçekleştirmek isteyen Kemal Paşa’dan yana olacaksın” dayatmasında bulunuldu. Mâkul olan bir “üçüncü yol”a yol verilmedi, ona imkân-fırsat tanınmadı. Oysa ki, “Hayru’l-umûru evsatuha” ölçüsünü veren İslâm dinine göre, dahilde kavgaya, çatışmaya, kan dökmeye izin-ruhsat yoktu.

Ne acıdır ki, taraflarca, İslâmın ölçüsüne göre hareket eden büyük müçtehid Bediüzzaman Said Nursî’ye kulak verilmedi. Gerginlik plânlı bir şekilde tırmandırıldı. O zâta kulak veren sağduyu sahipleri ise, şükür ki, kardeş kanını akıtma vebâline ortak olmadı. Demek ki, bir “üçüncü yol” formülü vardı ve bunu tatbik etmek imkân ve ihtimal dahilindeydi. Ama, kumpasçılar, bunun tahakkuk etmesine bile-isteye fırsat vermedi.

«

Şeyh Said Hadisesi’ni çok yönlü olarak araştırdığımızda, karşılaştığımız tablo kısaca şudur: 1925 yıl Şubat ayının ikinci haftasında Şeyh Said’in köyü Piran’a (şimdiki adı Dicle) giden jandarmalar ile köylüler arasında gerginlik yaşandı. Gerginlik çatışmaya döndü. Çatışmada en az bir jandarmanın öldürüldüğüne dair bilgiler var. 

Hadise esnasında Şeyh Said’in o mahalde olduğu ve durumu yatıştırmaya çalıştığı rivayetine mukabil, onun etraftaki kanaat önderlerinden Kemalist yönetime karşı destek almak için Bingöl, Genç, Hani taraflarında olduğuna dair rivayetler de var.

İkinci rivâyete göre, Şeyh Said, Türkiye’yi bütünüyle Avrupaîleştirmeye çalışan Kemalistlere karşı silâhlı direniş için bir süredir faaliyetten bulunmakla beraber, bizzat kendisi “isyan” (kıyâm, ayaklanma) startını vermiş değildir. Demek ki, birileri erken davranıp Şeyh Said’in henüz netlik kazanmamış olan eylem planını provoke etmiştir.

«

Bölgede birkaç hafta süren silâh çatışma, Şeyh Said ve taraftarlarının kesin mağlubiyeti ile neticelendi. Bir ihbar sonucu Muş’un Varto ilçesinde yakalanan Şeyh Said, Diyarbakır’da kuruluna İstiklâl Mahkemesi tarafından 1925 yılı Haziran ayı sonlarında 47 arkadaşıyla birlikte idam edildiler.

Mahkeme kayıtları araştırmacılara açıldığında, hadisenin gelişme seyri hakkında daha sağlıklı bilgiler edinmek mümkün olur. Şu durumda ne söylense, ya eksik, ya fazla, yani hatalı olma ihtimali yüksek.

Meselâ, en çok merak edilen bir husus şudur: Tâ İstanbul’dan Seyyid Abdülkadir gibi âlim zâtları Diyarbakır’a celp eden onları idamla yargılayan İstiklâl Mahkemesinin dosyalarında, acaba Said Nursî ile ilgili ne tür bilgi ve belge var? Nursî’yi mahkemeye dahi çağırmadıkları halde, bir süre sonra meçhûl merkezli bir emirle neden sürgün cezasına çarptırıldı?

«

Yüz yıl sonra dönüp yakın tarihimizdeki bu hadiseler zincirine gelişmelere baktığımızda, zaman, müsbet iman dersinden ve dinî irşâd hiç geri durmayan Üstad Bediüzzaman ve talebelerini haklı çıkardığını görüyoruz: Zira, onlar Kemalistlerle hem çalışmadı, hem çatışmadı. Müsbet hareket metodu sayesinde, Kemalistler, onları açıktan vurup kıracak bir malzeme bulamadı. Aynı şekilde, Nur talebelerini sindirip yıldıracak bir yöntemi de bulamadılar. Ellerine koz geçiremediler. Sadece sû-i zan, evham ve şüphe üzerine ezâ-cefa çektirdiler. Sürgüne gönderildiler. Hapse atıp mahkemelere sevk ettiler.

Peki, netice? Neticede, hem Üstad Bediüzzaman, hem Nur talebeleri, hem de bütün Nur Risaleleri beraat etti. 

İşte, müsbet iman hizmetinin bir mükâfatı olarak, harikulâde bir muvaffâkiyet, hatta bir muzafferiyet nimeti ihsan olunmuş oldu.

Okunma Sayısı: 1437
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Raşit örenel

    19.2.2025 08:15:34

    Hey Allahım! Şu yorumlara bak, bir de bunlar yayınlanıyor. Açtın da Şeyh Said'in, Fethullah Gülen'in kalbinin içine mi baktın o halis bu değil biliyorsun? Hangisi halis hangisi değil Allah bilir. Bizim için önemli olan, ikisi de menfi hareket etmiştir, biz bu menfi hareketleri hiç bir zaman tasvip etmeyiz fakat derin devletin ağzıyla da kimseye çullanmayız, hele düşene bir tekme de biz vuralım alçaklığına asla düşmeyiz.

  • Hüseyin İlhan

    18.2.2025 21:36:37

    Eda kardeşim 15 TEMMUZ için TBMM'ne verilen araştırma teklifini hangi partiler ret etti ise o meş'um hadisenin bizzat planlayıcısı ve suçlusu oldukları için konuşulması,araştırılmasından rahatsızlar. Kaldı kiii binlerce delilde var.Bu isyan kimin ,kimnlerle ortak hareket ettiğine dair. Kısaca 'Akıllılar kaçtı,saflar içeride,ya da 'cadı avı olcaksa cadı avı,diyerek binlerce masumun hakkına girenelri bırakın rabbim cezasını verecek. Sizlerde bu necis siyasetçilerin kirli desiselerine ortak olup ahiretinizi heba etmeyiniz. Mesela Filistin'li kardeşelirmizi katleden canilere jrt yakıtı,bomba mühimmatı,dikenli tel ve binlerce ton gıda sevki ile petrol sevkini yapanalr çoook mu tahir.

  • HÇeşitcioğlu

    18.2.2025 20:54:52

    Merhum şeyhSaid sülalesi taa Bağdat Seferi’ nde bile İran adına bu cihada karşı çıkmıştır asılları Urmiye göçmenidir. ŞeyhSaid kıyamı; Cemel Sıffin Kerbela savaşlarının mana ve dehşetini anlatır… ŞeyhSaid sülalesi; Hınıs’ tan Palu’ ya hemen tüm Doğu’ nun hem ağası hem şeyhi hem de paşası/ idareciliğini yüzyıllardır yapmış tartışmasız maddi manevi bölgenin en büyük otoritesidir. İçte kılç çekerken dışcihat yapmamış bir celeptir/ büyük hayvan tüccarı/ Böyle bür zatın safi samimim muhlis bir din isyanı başlattığına inanmak peşin hüküm ve sınırsız bir bağlılığı gerektirir. Amma Allahu a’ lem bissavap/ Allah en doğrusunu bilir. Tek ve otoriter birinin; enfüsi şer’ i algısıyla milleti kırdırma hakkı ve yetkisi olamaz! Deili ve akıbete bakalım: halen kanayan bir yara ve kardeş kavgası…

  • HÇeşitcioğlu

    18.2.2025 20:43:14

    2- Şeyh Said Efendi: ‘Bahaddin ben Allah’tan korktuğum için bu kıyama başladım. Yanımdaki hiç kimse de lazım değil. Ben tek başıma olsam, elimde silah olarak da bu tesbih! olursa (olsa da) ben yine kalkıp gideceğim, mücadele edeceğim.” “Hazreti Resulallah rüyama geldi: ‘Said kalk kıyama başla’ dedi. Hazreti Resulullah’ın da emrini yerine getireceğim inşallah’ diyor.” Torun Abdulilah Fırat anlatmaya devam ederek; “Said Nursi: Şeyh Said Efendi davasının haklı olduğunu ifade ettim!” Kargaşa ve Güdülenmeye Dur de!/ Kastamonur. com.

  • HÇeşitcioğlu

    18.2.2025 20:41:02

    Abdulilah Fırat/ İlkehaber. com: “Şeyh Said: Kıyamla Resulullah’ın emrini yerine getireceğim inşallah” Rüyayla Gelen Kıyam Emri: Şeyh Said’in kıyamı, Hazreti Resulallah’ın rüyada verdiği emir ile başlattığını belirten A. Fırat, dedesinin gördüğü rüya hakkında şunları aktardı: “Şeyh Said Efendi kıyamı bilerek yapmıştır. Yapmasaydı mesul olurdu.” Kardeşi Şeyh Bahaddin Efendi (Melik Bey’in dedesi) kendisine: ‘Efendi siz kıyama başladığınız niyet ettiniz gidiyorsunuz ama yani Kürt aşiretleri, şeyhleri, ağaları devlete mütemayildirler. Sana yardımcı olmazlar. Korkuyorum ki sen de Hazreti Hüseyin Efendimiz gibi mağlup olursun. Bu bizim için çok büyük bir keder olur. Sen Kürt ağa ve şeyhlerine güvenerek gidiyorsan vazgeç’ diyor.

  • Mehmet Türeli

    18.2.2025 19:48:53

    Bediüzzaman kemalistlere çatışmadı derken silahlı ve kaba kuvvet ile çatışmadı, fakat fikir olarak kemalist fikir dahil İslama karşı olan bütün izmlere karşı mücadele etmiş. En zalim idarecilere karşı haykırmış. Elbette şeyh Said isyanından dolayı kemalistlere de isyancılara da taraf olmamış, istiklal mahkemelere adil olmadığını, birinin hatasıyla akrabası, yakını mesul olmaz diyor. Şeyh Said isyanı hatalı olduğunu bildiği ve isyandan evvel uyardığı halde idamından sonra üstad 'onu uyandırğım halde dinlemedi idam edilmeyi hak etti' demedi. Neden demedi, deseydi kemalistlerin tarafı olarak görünecektir. "Tokadımı, Antranik ile beraber Enver'e, Venizelos ile beraber Said Halîm'e vurmam. Nazarımda, vuran da sefildir." diyor

  • Eda Gül Beyaz

    18.2.2025 16:23:00

    Üstadımız Şeyh Said'i kötülemediği için değil, M.Kemal'i ve sistemini sevmediği için hücuma maruz kalmıştır. Fetullah Gülen ise M.Kemale muhabbet beslerken Şeyh Said gibilere uzak durmuştur.

  • Eda Gül Beyaz

    18.2.2025 15:39:53

    Gülencilere yapılan fetö yakıştırması sadece devlet tarafından yapıştırılan bir etiket değildir. Halk da bu fetö yakıştırmasını kalplerinde yapmaktadır. Acı olan da budur. Sadece devletin gözünde terör örgütü olsalar durumlarını düzeltebilirlerdi ama halkın gözünde terör örgütü oldukları için bir daha bu ülkede itibar göremezler.

  • Eda Gül Beyaz

    18.2.2025 15:36:56

    3- Şimdi gülen'in insanları kandırarak, göz boyayarak inşa ettiği hain yapı nerede, Şeyh Said'in merdane tutumu nerede. Kıyas kabul etmez bir ilişki var. Biri sera da diğeri süreyya da.

  • Eda Gül Beyaz

    18.2.2025 15:35:35

    2- Fetullah Gülen ve hareketi ise hamiyet-i milliye damarıyla hareket etmemiştir. Menfaat odaklı bir darbe girişiminde bulunmuşlardır. Darbe girişimine kadar da gülen yapılanması islam dininin şeairine karşı çok taviz vermiş ve süfyanizm komiteleriyle iş birliğinde bulunmuştur. Karanlık noktaları çoktur ve şeffaflıktan uzak bir cemaattir. Mesela ne kadar soru çaldıklarını Allah bilir.

  • Eda Gül Beyaz

    18.2.2025 15:31:55

    1- Merhum Şeyh Said ile Fetullah Gülen karşılaştırması doğru olmaz. Şeyh Said sırf hamiyet-i diniye ile hareket etmiş biridir. Hareket tarzı ve sonuçları açısından başarısız olsa da niyet halistir. Bu niyetine karşılık ehl-i islam nazarında ve ümmeti Muhammed mabeyninde mazlum bir şeyh olarak hüsnü zanna muhatap olagelmiştir.

  • HASAN DOĞAN

    18.2.2025 12:53:05

    Yani hadiseyi şu şekilde tefekkür ediyorum,o gün Üstad Şeyh Said'e kılıç çekme dahilde dedi.Ancak onu kötülemedi de bir şekilde,aca sırf onu kötülemediği için de bunca eza ve cafalar çektirilmiş olabilir mi.Tıpkı bugünkü 15-20 Temmuz sürecinde de Yeni Asya bu kalkışmayı yanlış gördü ancak resmi görüşün istediği gibi karşı tarafı terörist diye de çok işaa etmediği için....CÜ diyerek terörize edilmek istenmiş olabilir mi ki içerden dahi niçin bu grubun içindeki masum ve mazluma yapılan zulümleri dile getiriyoruz bize ne de deniyor olabilir mi?Çünkü kanaatimce 31 mart hadisesi ile ŞEyh Said hadisesi ve 15 -20 Temmuz birbirine çok benzer.

  • Aşkın Doğan

    18.2.2025 12:41:51

    M.Latif Salihoğlu abi.Risalelerde "neticesi meşkuk" kelimesi çok geçiyor.Neticesi meşkuk olmasaydı o girişimler caizmi olacaktı.

  • Abdullah

    18.2.2025 06:18:14

    Evet Üstad'ımız dahili ve harici hç bir cereyanın menfi hareketlerine katılma dı, alet olmadı.Hep vasat yolu tercih etti.Müspet iman hizmeti ile yoluna de vam etti.Selametli, emniyetli yol bu tarz daki yoldur.Bu sahabe mesleğinin bir cilvesidir ve tamir mesleğidir.Hak'ka hizmet ederken haksızlıklara meydan verilemezdi.Menfi hareketlere izin veri lemezdi.Bu ikna mesleğidir.İman haki katlarının akli, mantiki delillele ispat mesleğidir." Medenilere galebe çalmak ikna iledir, söz dinlemeyen vahşiler gibi icbar ile değildir" vecizesinde anlatıldı ğı gibi medeni bir tarzın takip edilme sidir. Ümmet-i Muhammedi( asm) sahi li selamete çıkaracak yol, tarz bu müs pet tarzdır. Toplum nezdinde emniyet ve güvenini kaybeden bir hareket ve cemaat hak'ka sağlam hizmet edemez. Emniyet ve asayişi bozan bir tebliğ ha reketi toplumda tutunamaz. Peygamberimiz Muhammed ( ASM) mın emin sıfatını düşünelim.Bu mübarek sıfat ile dine az mı hizmet etti? Emniyet tebliğ de esastır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı