Vaktiyle, memleketin birinde, kervanlara dadanan bir hırsız, yanındaki arkadaşına şöyle der: “Ben onların malını çalarken, aslında onlara çok büyük bir iyilik yapıyorum biliyor musun?”
Hırsızın bu pişkin sözleri karşısında şaşkınlığını gizleyemeyen arkadaşı, “yaaa, nasıl bir iyilikmiş bu” diye sorar.
Hırsızın cevabı manidardır: “Çaldığım eşyalar nispetinde, kervanın yükünü hafifletiyorum!”
Yazın gelmesiyle birlikte, yurtdışında tatil yapan bazı vatandaşlar, gurbet ellerde yiyip içtiklerinin fotoğrafını paylaşıp, “döviz bu halde olmasına rağmen, buralar Türkiye’den daha ucuzmuş” dediler.
Sonra ne mi oldu? Bol muhabbet tez ayrılık getirdi. “Siz misiniz ucuza tatil yapan” diyen Mehmet Şimşek ekibi 150 TL olan yurtdışı çıkış harcını 3.000 TL’ye yükseltmeye karar verdi.
Şimşek bununla da kalmadı. Garson bahşişlerine, motokuryelere, ev sahiplerine, henüz cebine girmeyen paranın vergisi kendisinden peşin istenilen bazı meslek gruplarına varana dek, çeşitli yeni vergiler yolda. İnkarı da fayda etmiyor.
“Vergiyi tabana yayacağız” diyen Şimşek sözünü tutacak gibi duruyor. Buraya kadar tamam. Şimdi gelin bir de “tavan”a bakalım.
Sosyal medyada dolaşan bir liste var. Bu listeye göre, son üç yılda, “ismi herkes tarafından bilinen” bazı büyük şirketlerin milyarlarca lira vergi borcu silinmiş.
Listedeki en dikkat çekici şirket ise TÜVTÜRK. İddiaya göre TÜVTÜRK son üç yılda bir lira vergi dahi ödememiş ve vergi levhasına “matrahsız” kaydı düşülmüş. Çünkü bu listeye göre yedi yüz küsür milyon lira vergi borcu devlet tarafından silinmiş.
Üstelik listede daha ne büyük balıklar var. Devlet vatandaşına yurtdışında tatili çok görüp, harçlara zam yaparken, bazılarınınsa cebine para koyup yurtdışına eğlenceye gönderiyor.
Türkiye A Millî Futbol Takımı, Almanya’da düzenlenen Euro 2024’e katıldı. Turnuvaya katılan Millî Takımların Federasyonları, çoğunlukla, yalnızca takım kafilesinin masraflarını karşılıyorlar.
Takım dışında masrafı federasyon tarafından karşılanan kişi sayıları ise kamuoyuyla paylaşılıyor ve diğer ülkelerin takımlarında ortalama sayı 20 ila 30 arasında.
Takım dışında masrafları bizim Federasyonumuz tarafından karşılanan kişi sayısı ise iddiaya göre 613 kişi. Yani 613 kişi, turnuvayı seyretmek için el kesesinden Almanya’ya gidiyor. Maçları, stattan en ön sırada izliyorlar. Yiyorlar, içiyorlar. Masrafları TFF tarafından karşılanıyor.
Üstelik bu 613 kişi, sosyal ve ekonomik durumları itibariyle, zaten kendi masraflarını ceplerinden karşılayabilecek güce sahip kişiler.
Ee, hal böyle olunca Avrupa bizi kıskanmayacak da kimi kıskanacak. Hem, doğum gününde Millî Takım Teknik Direktörüne binlerce liralık saat hediye eden başka bir Federasyon Başkanı var mı?
TFF Başkanımız, hocamıza yaptığı bu jesti telefonda Cumhurbaşkanına ballandıra ballandıra anlatıyor da saatin parasının kimin kasasından çıktığını açıklamıyor. Onu biz tahmin ediyoruz zaten!
Örnekler çoğaltılabilir. Fakirin cebindeki beş kuruşa göz diken hükümet, zenginin borcunu siliyor, cebine para koyuyor, “Alamanya’larda” turnuva seyrettiriyor.
Bu devlet zenginden alıp fakire değil, fakirden alıp zengine veriyor. Fakirlere de “para sizin neyinize gerek, sizi yoksullaştırmıyorum, yükünüzü hafifleterek aslında size iyilik yapıyorum!” diyor.
Allah altta kalanların yardımcısı olsun. Çünkü “altta kalanın canı çıksın” oyunu daha yeni başladı ve vatandaş daha “çooook” ezilecek gibi.