1928 yılında Erzurum’da dünyaya gelen Kırkıncı Hoca iyi tahsil görüp (din ilimleri), hocalarından duyduğu Bediüzzaman ismini hafızasından hiç çıkaramaz ve Risale-i Nurdan “Haşir Risalesi”, “Âyetü’l Kübra”, “Tabiat Risalesi” gibi eserleri okuyunca, bunların devamlı okunması lazım geldiğini anlar.
Isparta’ya varıp daha önce bahsettiğimiz Süleyman Rüştü Çakın vasıtasıyla Üstadla görüşür. Ve Tahiri Mutlu, Zübeyir Gündüzalp’den çok istifade eder.
Kendisi ile görüşmelerimiz daha çok İzmir’e geldiğinde olmuştur. Ben askerliği Erzurum’da yaptığım için şehre yakın olan birliğimizden her zaman şehre giderdik. Gittiğimizde “Karanlık Kümbet” dershanesine gider, ders dinlerdik. Biz asker olduğumuz için bazı küçük kitaplardan hediye ederlerdi. (Risale-i Nur) Arkadaşın görevi ambulans şoförü olduğu için kapalı olan ambulansta gizli gizli okurduk. (Yıl 1966) Çeşitli zamanlarda hapis de yatan hoca orada da Risale-i Nurları tanıttı. Üstadın vefatını duyunca hemen Urfa’ya gitti ve son anına kadar Nurların neşri için çalıştı. Allah rahmet eylesin.