Vaktiyle, memleketin birinde, bir subay bir kışlaya komutan olarak atanır. Nöbet çizelgelerini kontrol eden subay, bir de bakar ki askerlerin nöbet tuttuğu yerlerden birisi de kışla içerisindeki bir bank.
Bu tuhaf durumun sebebini merak eden subay, sırayla kendinden önceki komutanları arar ve “niçin bir bankın başında nöbet tutuyoruz” sorusunu sorar. Telefon ettiği emekli subaylardan, sırasıyla, “sebebini bilmiyorum, ben geldiğimde zaten böyleydi. Ben de değiştirmek istemedim” cevabını alır.
Eskiye gide gide o banka nöbet yazan ilk komutanı bulmayı başaran subay, “efendim, merakımı mazur görün ama niçin biz askerlere bank nöbeti yazıyoruz” diye sorar.
Doksanına basmış emekli asker şu cevabı verir: “Vaktiyle o bankı boyatmıştık, kimse oturmasın diye de nöbet yazmıştım. Hâlâ kurumadı mı?”
Bu fıkrayı, Risale-i Nur Enstitüsü Ankara Şubesinde vermiş olduğumuz “Anayasalar ve Milliyetçilik” seminerinde de anlatmıştık. Gündeme binaen bu yazımızda yeniden hatırlatma ihtiyacı duyuyoruz.
Malumunuz, geçtiğimiz günlerde Kara Harp Okulunda düzenlenen ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katıldığı mezuniyet töreninde, azımsanmayacak sayıda olan bir grup subay, kılıçlarını çektiler ve resmi andın dışına çıkarak “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye bağırdılar.
Teğmenlerin bu kılıçlı gösterileri tepki çekerken, AK Parti sözcüsü Ömer Çelik ise teğmenlere sahip çıktı. Ardından Mehmet Metiner ve Yiğit Bulut benzeri kutuplardan AKP’lilerin ağır tartışmasına şahit olduk.
AKP’nin M. Kemal’e sahip çıktığı bu günlerde tartışılan bir görüntü de Sivas’tan geldi: Sivas Kongresinin 105. Yıl kutlamaları öncesinde, M. Kemal anıtını temizleyen bir temizlik görevlisinin, elindeki temizlik bezini heykelin yetişemediği tepe kısmına temizlik maksadıyla ve biraz sertçe vurduğu görüntüler sosyal medyada yayıldı ve M. Kemal heykeline yeterli tâzimi göstermediği için adeta linç edildi.
Büyük Birlik Partili Sivas Belediye Başkanı Adem Uzun tepkilere boyun eğdi ve bu temizlik görevlisini işten çıkardı.
M. Kemal’in ruhuna fatiha okunmaz dediği için tutuklanan cami cemaati, Anıtkabir’e gittikleri için eleştirildikleri bir tweeti alıntılayarak nispet yaparcasına Anıtkabir fotoğraflarını paylaşan tesettürlü genç kızlar ve daha niceleri gösteriyor ki Kemalizm AKP iktidarı ile altın çağını yaşıyor.
Doksanlı yılların sonunda ve öncesinde Kemalizm, yalnızca devletin ve ordunun resmî ideolojisi durumundaydı ve halkta pek bir karşılığı yoktu.
O yıllarda Kemalizm’in, hikayemizdeki askerlerin başında nöbet tuttuğu, boyaları dökülmeye başlamış banktan bir farkı yoktu. Halk, tel örgülerin arkasından nöbet tutan askerlere bakar ve ordunun bu eski bankın başında nöbet tutmasını yadırgardı.
Ülkemizde iktidara gelen partilerin birçoğu, “biz geldiğimizde zaten böyleydi” demişler ve sorgusuz sualsiz bir biçimde bank nöbeti yazmaya devam etmişlerdi.
Tabanına bank nöbetini kaldırmak sözü vererek iktidara gelen AKP ise baktı ki bank nöbetini kaldırırsa iktidarından olacak.
Önce, “bari nöbetin bir anlamı olsun, soran olursa mantıklı bir cevap verelim” diye o eski bankın üzerine birkaç kat boya çekti. Sonra ise tel örgünün dışındakilere öyle bir istibdat uyguladı ki, halkın ekseri, en güvenli alan olarak gördüğü alayın içine sürüldü.
Tel örgünün dışındayken bank nöbetini yadırgayanlar, alayın içine sürülünce, zamanla, boya kokusuyla olsa gerek, bankı ve nöbeti sevmeye ve kutsamaya başladılar ve eski günleri unuttular.
Yeşil Bankerizm’in altın çağını yaşıyor olmasının sebebi işte tam olarak bu…