Sözlükte secde “yere kapanmak, eğilmek, alnı yere koymak” anlamına gelir. Terim olarak ise “kulun Allah’ın sonsuz yüceliği karşısında eğilerek yere kapanması” demektir. Aynı zamanda namazın da bir rüknü olan secde, bu yönüyle kişinin namaz ibadeti esnasında alnını, burnu, ellerini, dizlerini ve ayak parmaklarını yere değecek şekilde kapanması mânâsına gelir.
Kur’ân-ı Kerîm’de seksen bir yerde geçen secde, hem sözlük anlamında hem de terim anlamında kullanılmaktadır. Şu âyet kelimenin sözlük anlamında kullanımına örnektir: “Görmez misin ki, göklerde olanlar, yerde olanlar, güneş, ay ve yıldızlar, dağlar, ağaçlar, yer yüzünde hareket eden bütün canlılar ve insanlardan bir çoğu Allah’a secde etmektedir; birçoğu hakkında da azap hükmü kesinleşmiştir…” (Hac, 22/18)
Şu âyet de terim anlamında kullanımına örnektir: “Gecenin bir bölümünde Allah’a secde et ve geceleyin uzun uzadıya O’nu tesbih et.” (İnsan, 76/26)
Secdenin, biri secde edene diğeri secde edilene bakan iki yönü vardır. Secde eden açısından insanlar başta olmak üzere bütün mahlûkat, Allah’ın var etmesiyle var olmuş, O’nun sayesinde varlığını sürdüren âciz, muhtaç varlıklardır. Secde edilen ve secdeye yegâne lâyık olan Allah açısından ise O, sonsuz kudret ve yücelik sahibidir. Dolayısıyla bütün mahlûkatın O’nun sonsuz kudret ve azameti karşısında secde etmesi zaruridir. Yaratıklar içerisinde akıl ve irade sahibi kılınan insanın özellikle kendi acziyet ve muhtaciyetini fark ederek Allah’a tam bir teslimiyet içinde boyun eğmesi şarttır. Mü’min, bu şuur içerisinde hem genel anlamda, hem tilâvet secdesi geçen âyetleri okuduğunda hem namazın her rekâtında secde yaparak bunu gerçekleştirmektedir.
Üstad Bediüzzaman Said Nursî secdeyi adeta ibadetle özdeşleştirerek şöyle demektedir: “İbadetin mânâsı şudur ki, dergâh-ı İlâhîde abd kendi kusurunu ve âcz ve fakrını görüp, kemal-i rububiyetin ve kudret-i samedâniyenin ve rahmet-i İlâhinin önünde hayret ve muhabbetle secde etmektir.” (Sözler, s. 39)
Rabbimiz, hepimizi, her zaman, samimiyet içinde secde eden kullarından eylesin.