Hamdüsenalar olsun, Türkiye’mizin 77 milyonluk nüfusunun büyük ekseriyeti Ramazan orucunu tutmaktadır.
Diyanete bağlı 85 bin caminin 8 bini, Ramazan-ı şerifte azametli sünnetlerden olan “İtikâf” için hazırlanmıştır. Bu cami ve mescidlerin, vakıf ve emsali yerlerin çoğunlukla gençler tarafından doldurulduğunu görmekteyiz. Bu durumda, bizlerin de bu nuranî resmîgeçide katılmamız kaçınılmazdır.
Elbette beşer âcizdir, hadsiz elemlere ıztıraplara zorluklara muhataptır. Önümüzde sayısız engeller vardır ve hayatın bir manası da budur. Bitkilerin hayvanların ayakta ve hayatta kalabilmesi için gösterdikleri mücadeleyi ve azmi bizlerin de göstermesi mukadderdir, kaçınılmazdır. Hep yürürken, konuşurken, yazarken, Sahabe-i Kiramın aziz ve emsalsiz hayat düzenlerine bakarım ve dehşetinden ağlarım. Harb meydanlarında bulunmayı düğün bayram kabul ediyor ve yatakta vefat ederken cihaddan uzak kaldıklarından ağlıyorlar.
Elbette bizlerin de bir çok cihetlerle maddî ve bedenî arızalarımız olacaktır ve olmuştur. Fakat her şeye rağmen, hedefimiz, ebedî menzile yürürken son merhaleye veya son basamağa kadar iman ve Kur’ân hizmetinin içinde bulunmak olmalıdır. Ramazan ayında manevî itikâfın içinde olmaya karar vermiştim. İtikâf sünnet olan cami, medrese, mescid ve emsali yerler, huzur veren ve sakin yerlerdir. Yapamayanlar, hiç olmaz ise manevî itikâfa girmesi lâzımdır, sükûnete ve huzura kavuşmak ve kendini dinlemek için.
Bu itibarla ve bu şartlar içinde çok dâvetlere katılamadım. Ancak aylar önce söz verdiğim Konya Ereğlisine İbrahim kardeşimizin refakatiyle intikal ettik. Başta Fikri Gönen Ağabey olmak üzere sahurlara kadar devam eden hizmetin içinde bulunan bütün kardeşlerime, ağabeylerime binler teşekkür ediyorum. Bizleri tekrar aşka, heyecana getirdiler, haklarını helâl etsinler. Çok şiddetli yağmurun altında Teravihler iftar ve sahurlar ne kadar güzel geçti.
Ardından ve Ramazan ayımızın kalbi mesabesinde olan Leyle-i Kadir Gecesinde bulunmak ve Ereğli gibi gönül tellerine Risale-i Nurun sönmeyen ışıkları içinde vurmak için meşvereti bir kararla beni Ankara Sincan ilçemize dâvet ettiler. Hızlı Trende bu imkânın inşirah bulmasına vesile oldu. Ramazanın en meşhur sözü iftar ve sahurdur. Bunların tadı lezzeti hiçbir şeyde bulunmaz. Hz. Bediüzzaman’ın ifadesiyle “Saltanat-ı Rububiyet-i İlâhiye karşı ubudiyet-i beşeriyenin geçit”i tam ve küllî bir manada katılıyorsunuz..
Ne yaptın buralarda derler, okuyucu da haklı olarak bunları bekler. Bizler de özetle her iki yerde satır başları olarak, Kur’ân ayının mahiyeti, Bakara Sûresi 3’üncü âyetinin zekât hadis-i şerifinin içtimaî hayata bakışını ve insan zekâsının zekâtının ne olduğunu, yani malın zekâtı zekânın zekâtı gibi hususlardan bahsettik. Hz. Peygamberin (asm) dünyamıza 1444 yıl önce gelmesiyle dünyanın gerçek vechesinin mahiyetinin çözüldüğünü ve Efendimize (asm) başta hayvan, ağaç ve taşların selâm verdiklerini itaat ettikleri ve selâmlarını aldıklarını, kâinatın zikrettiğini ve her şeyin Efendimiz’i (asm) tanımalarını Nur denizinden katreler noktalar…
Leyle-i Kadri anlatmakla zaman ve zemine sığdırmak ne mümkün? Onun eteklerinden tutmak ne büyük bahtiyarlık. Besmelenin içindeki Rahman ve Rahim sırlarının ne kadar geniş olduğunun ve bizleri Rabbimizin ne kadar sevdiğinin ve değer verdiğinin bariz pencereleri ve izleri var Leyle-i Kadirde. Sosyal ve içtimaî hayata bakan 7 milyarlık büyük dünya ailesindeki görünümü ve yeri hakkında takdimler oldu, duâların teravihlerin gözyaşlarının, Cevşenlerin, hatimlerin satırları arasından.
Vesile olanlara binler teşekkürler, böyle nuranî programlara biz kemterleri sürükleyenlere başta Hasan ve İbrahim Beylere Öztok ve Şerafeddin Hocalara ve sabahlayan gençlere binler tebrikler. Nur olun. Nur kalın ve Nurlarla gidin bu âlemden...