Filistin ve İsrail arasında devam eden ve bitmek tükenmek bilmeyen çarpışmalar, İran-Irak savaşları, Irak’ın Kuveyt’i işgali, Irak’ın içindeki bitmesini bilmeyen iç savaşlar, hemen sınırlarımızda devam eden Suriye’nin içindeki savaşlar, Ortadoğu dediğimiz bölgelerde olması ve Arap Baharı olarak vasıflandırılan ve fakat sonradan Arap kışına dönüşen Cezair ve Libya’daki kıyametler insanın aklına Hz. Peygamber’in (asm) “Melhame-i Kübra” hadisini akla getiriyor.
Önce Melhame-i Kübrâ’nın kelime mânâsını verirsek konu daha iyi anlaşılmış olacaktır. Melhame-i Kübra, kelime mânâsı olarak “çok büyük ve kanlı savaş” anlamına gelmektedir. İbranicede “har-megido” Megido Dağı’dır. Burası, Yahudiler ve Evanjelistlerin kıyamet savaşının kopacağına inandıkları yerdir. Akdeniz’den 15 mil içeride ve Telaviv’den 55 mil kuzeydedir.
Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurmaktadır:
Ebû Hureyre (ra) anlatıyor: Rasûlullah (asm) şöyle buyurdular: “Melâhim (şiddetli savaşlar) vukua geldiği zaman Allah (cc) mevâlîden (Arap olmayan Müslümanlardan) öyle bir ordu gönderecek ki, atların cinsi yönünden Arapların en kıymetlisi ve silâh yönünden onların en iyisi olup, Allah İslâm dinini onlarla teyit edecek yani kuvvetlendirecektir.”1
Sevban’dan (ra) rivayet edildiğine göre Rasûlullah (asm) şöyle buyurmuştur:
“Yakında milletler yemek yiyenlerin (başkalarını) çanaklarına (sofralarına) dâvet ettikleri gibi2 size karşı (savaşmak için) birbirlerini dâvet edecekler.”
Birisi:
“Bu o gün bizim azlığımızdan dolayı mı olacak?” dedi.
Rasûlullah (asm) ;
“Hayır, aksine siz o gün kalabalık, fakat selin önündeki çerçöp gibi zayıf olacaksınız. Allah düşmanlarınızın gönlünden sizden korkma hissini soyup alacak sizin gönlünüze de vehn atacak” buyurdu.
Yine bir adam:
Vehn nedir? ya Rasûlullah diye sorunca,
“Vehn, dünyayı (fazlaca) sevmek ve ölümü kötü görmektir”3 buyurdu.4
Bir başka rivayette de Ebu’d Derda’dan (ra), Rasûlullah’ın (asm) şöyle buyurduğu nakledilmiştir:
“Büyük savaş gününde Müslümanların çadırı (kalesi) Şam’ın en hayırlı şehirlerinden olan Dimeşk adındaki şehir tarafındaki Guta da olacaktır.”5
Ebu Davud der ki: Bana İbn Vehb’den haber verildi, O dedi bana Cerir b. Hazim Ubeydullah b. Amr’den ona Nafi İbn Ömer’den (ra); Rasûlullah’ın (asm) şöyle buyurduğunu haber vermiş: “Yakında Müslümanlar (Dımeşk) şehrinde muhasara edilecekler. Öyle ki onların en uzak karakolu Selah olacak.”6
Zührî, “Selah; Hayber’e yakın bir yerdir” demiştir.7
Konuya bütün bu hadisler çerçevesinde baktığımızda sonuç olarak “Allahü â’lem” demekten kendimizi alamıyoruz.
Dipnotlar: 1. İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Muhtasarı, 17, 559-560. 2. Bu terceme Avnü’l-Ma’bud’un izahına göre yapılmıştır. Bezlü’l-Mechûd’laki izaha göre “yemek yiyenlerin cırnakları etrafında toplandıklar) gibi” şeklinde olur. 3. Ahmet,b. Hambel II, 259; V. 278. 4. Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/421. 5. Ahmed b. Hanbel VI, 25. Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/422. 6. Ahmed b. Hanbel VI, 25. Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/422. 7. Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/423.