H. Muharrem Okur / Arda Bilik
Ülkemizin aktüel meselelerinin konuşulmadığı neredeyse hiçbir ortam yok. İş yerlerimizde, muhabbet meclislerinde, esnaflar arasında, okullarda, akraba ziyaretlerinde kısacası her ortamda hepimizin hemfikir olduğu problemlerimiz var. Toplumumuzun maddî ve manevî yönlerdeki ilerleyişinin iyi olmadığı, gençlerin, yeni nesillerin problemleri, hürmet, merhamet, yardımlaşma, anne-baba haklarının, komşuluk haklarının gözetilmesi gibi olmazsa olmaz hasletlerdeki problemler herkesin kolayca tespit edebildiği durumlar. Ve bu tesbit neticesinde “Biz nasıl bu hâle geldik?” şeklindeki suali kendimize kolayca sorabildiğimiz bir zamandayız. Peki, gerçekten biz nasıl bu hâle geldik?
Bu konuda pek çok araştırma ve çalışma yapılabileceği gibi, “herkesekitapvakfi.org” internet sitesinde yayınlanan “Bunları biliyor musunuz?” bölümündeki veriler oldukça dikkat çekici. Bu verilerden bazıları şöyle:
Günde ortalama 5 saat televizyon seyreden Türk Halkı, kitap okumaya yılda yalnızca 6 saat vakit ayırıyor.
Türkiye, kitap okuma konusunda çoğu Afrika ülkelerinin gerisinde kalmış durumda.
Japonya’da toplumun yüzde 14’ü, Amerika’da yüzde 12’si, İngiltere ve Fransa’da yüzde 21’i düzenli kitap okurken, Türkiye’de yalnızca on binde bir kişi kitap okuyor.
Nüfusu 7 milyon olan Azerbaycan’da kitaplar ortalama 100 bin tirajla basılırken, 85 milyon nüfuslu Türkiye’de çoğu kitap 2-3 bin civarında tirajla basılıyor.
Bir Japon bir yılda ortalama 25, bir İsviçreli bir yılda ortalama 10, bir Fransız bir yılda ortalama 7, bir Türk ise 10 yılda ancak 1 kitap okuyor.
Türkiye’de bir kişinin kitap okumaya ayırdığı zamanın; bir Norveçli 300, bir Amerikalı 210, bir İngiliz 87 ve bir Japon 87 katını ayırıyor. Dünya ortalaması dahi Türklerin ayırdığı zamandan 3 kat fazla.
Birleşmiş Milletler’in yaptırdığı bir araştırmaya göre, kitap için; Norveçli 137, Alman 122, Belçikalı 100, Avustralyalı 100, Güney Koreli 39 dolar ayırıyor. Dünya ortalaması 1,3 dolar iken, Türkiye’de bir kişi kitaba yılda ancak 0,45 dolar (45 cent) harcıyor.
“Türkiye’nin Okuma Alışkanlığı” isimli çalışmaya göre, Türkiye’de ihtiyaç maddeleri sıralamasında kitap 235. sırada yer alıyor.
Yani kısacası ülke olarak; Okumuyoruz… Dinimizin gereği ilk emrin “Oku!” olduğuna iman ediyoruz. Ancak bu imanımızın gereğini maalesef yerine getirmiyoruz. Neticesinde problemlerimizle baş başa kalmak ve sıkıntılar içerisinde çırpınıp durmaktan başka elimize bir şey geçmiyor.
Yine aynı sitede paylaşılan verilere göre Yale Üniversitesinin 3.635 kişi üzerinde yaptığı bir araştırmaya göre haftada 3,5 saat kitap okuyan bir kişinin 12 yıl içinde ölme riskinin %17 azaldığı tespit edilmiş. Günde 15 dakika olsa dahi kitap okumaya zaman ayırmak, stres seviyesini büyük oranda azaltarak psikolojik problemler dahil pek çok fizikî rahatsızlığa karşı da insanı güçlü hâle getiriyor.
Dolayısıyla insaniyete lâyık olarak hayat süren toplumları örnek almanın yanında zaten dinimizin emri olan okumayı ülke olarak ilk sıraya koymalı ve sorunlarımızla öyle yüzleşmeliyiz. Bu hususta kendi nefsimizden ve aile ortamımızdan başlayarak okuma seferberliği başlatmanın ve ellerimizdekileri kitaplar ile değiştirmenin tam vakti.