Kayadere Köyü’ne beraber gittiğimiz süpriz misafirim.
Haftada birkaç defa değişik simalarla köyü ziyaret edip sohbetlerimize devam ediyorduk. Artık iyice hemhal olup samimi ve ihlaslı sadece Allah rızası için sohbetlerimiz büyük bir kabul görüyordu.
Yine köye gideceğimiz bir gün proğramsız, habersiz çok kıymetli yazar misafirim geldi. Misafirim köylülerle evvelinde aynı mezhebe tabi idi. O akşam köye süpriz misafirim ile beraber gitmiştik. Köylülere sadece arkadaşım ve yazar olarak tanıtmıştım. Süpriz misafirim köylülerin anlayabileceği bir dil ile, evvelinde kendisinin de tabi olduğu inanç sistemine girmeden erkan-ı imaniyeyi kısaca anlattıktan sonra dinleyenlerin gözlerinin içine bakarak;
- Bu anlattığım iman esaslarından farklı bir inancınız var mı?
Hiç kimsenin bir itirazı olmadığı gibi çok da memnun olmuşlardı.
- İşte imanın altı şartı “İlkokul diploması” almak gibi. Ortaokul ve liseye gidebilmek için herkes için zorunlu olan diplomamız.
Sonra konuşmasında imandan sonra İslamın şartlarından bahsetti. Bilhassa namazın ehemmiyetini anlattı. Hani ehl-i tarik kardeşlerimizin dediği gibi, “Kıl beşi, bitir işi” diyerek espri de yaptı.
-Buna bir itirazınız var mı? Elbette yok. İşte bu da islamda ortaokul ve lise diploması gibi. Bu diploması olmayan birimiz üniversiteye gidebilir mi?
Mezhepler toplumun yaşadığı coğrafya ve yerleşim durumuna göre zaruretten, fetva ve takvayı esas alan meselelerden doğmuştur. Bu da üniversitedeki bölümler gibidir. Bizler önce iman ve ibadette bir ve beraberiz. Haram ve helale ait Kur’an hükümlerine hiçbir itirazımız yok. Yani hepimiz mü’min ve müslümanız.
Kalabalık bir dinleyici kitlesi evet manasında baş sallarken gözlerinden sevinç ve rahatlamaları okunuyordu.
- Mustafa Hocam siz nereliydiniz?
-Merzifon’luyum
-Ne tevafuk! Biz de Merzifon’a bağlı Türkmeniz. (O yörede Alevi)
Süpriz misafirim Mustafa hocam da, “Durmuş Ali Hocam’la çok samimi dostuz” dıyerek köylülerle aramızdaki bağı daha da kuvvetlendirmişti. Kırmızı çaylar bardaklara sürekli dolup boşaldı. Abdi kardeşim (Allah rahmet eylesin) çok sevinmişti.
Köy Hizmetleri’nden istedikleri bütün hizmetleri verdik. Hatta muhtarın emrine beş günlüğüne bir dozer, iki damperli kamyonu, yakıtlarını da doldurarak, tahsis etmiştik. Tarlalara yollar açıldı, bir Hıdırellez alanı yapıldı, köy içinde yollar düzeltildi.
Artık köyün ihtiyarları da sohbetlerimize katılmaya başlamıştı. Kayadere Köyü’ne bir camı yakışacak dediğimde herkes çok sevindi. Cami yeri üzerinde araştırma ve teklifler konuşulmaya başlandı.
Bütün köyün, kadın-erkek katılacağı, herkesin saygı duyup sözüne itimat ettiği süpriz bir misafirlerinin de katılacağı bir sohbete ben de yalnız olarak davet edildim. İnşaallah hayırlara vesile olsun.