20 Mart 2020 tarihinde kendime bir söz vermiştim.
Yeni Asya’da yayınlanan bütün yazarlarımızın yazılarını okuyacaktım. Ardından bir karar daha aldım. Gazetemizin başyazarını, yani Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin Lâhika sayfasında yayınlanan güncel hadiselerle ilgili pasajlarını istisnasız her gün yorumlamak…
Aldığım bu iki karar farkında olmadan Yeni Asya okuluna kayıt olduğum manasını taşıyormuş. Bu okulun zamanla düşünce ve fikri hayatıma yaptığı katkıları tarif etmekte âciz kalıyorum.
Yeni Asya’da çıkan her bir yazı aslında ciddî bir emeğin ürünü. Bizim birkaç dakika okuyup, istifade ettiğimiz yazıların arkasında birkaç saat, bazen de birkaç günlük emek var. Üstelik ana kaynak Risale-i Nur olması diğer gazete yazarlarından ve yazılardan farklı olmasından dikkat ve hassasiyet istiyor.
Risale-i Nur penceresinden imanî, içtimaî, güncel vb. bütün konulara bakabilmek için birkaç dakikamızı ayırmamız yeterli. Akşam bültenlerinde lübe inemeyen ve takip edenleri “manevî bir sarhoş!” haline getiren haberler yarardan çok zarara sebep oluyor.
Takip ettiğim kadarıyla her yazarımızın odaklandığı bir veya birkaç konu var. Bu konular etrafında Risale-i Nur süzgecinden geçen yazılar kıymetli. Belki de bu yazılar mevzularına göre sınıflandırılsa, her biri bir kitap hacmine ulaşacak mahiyette olduğu fark edilecektir. Bizler de ilgi alanımıza giren yazı ve yazarlarımızı yorum yaparak teşvik edebilir ve destekte bulunabiliriz.
Günceli doğrudan Üstadımızın o günkü köşesinden takip etmek ve anladığını yorumlamak da çok mühim. Bunu yapmanın sayısız faydaları var.
Birkaçını belirtelim:
İlki, günlük okumamızın bir kısmını yapmış oluyoruz. İkincisi, sıcak gündemi doğru kaynaktan okuyarak aldanmaktan ve aldatmaktan korunuyoruz. Üçüncüsü ise, yorum yaptığımız takdirde bir nevî müzâkere yapmış oluyoruz. Her abi ve kardeşlerimizin okuduğu kitaplar ve hayat tecrübeleri farklı olduğundan istifadeli olacağı aşikârdır.
Maalesef yorum yapmada ciddî eksiklerimiz var. Bu satırları okuyanlar günlük yorumlarını yaparak manevî ziyafete dahil olmalarını bekliyoruz.
“Bu zamanda Nurlar’la hizmet-i imaniye, her tarafta ilânatla ve muhtaç olanların nazar-ı dikkatlerini celb etmekle olur.” (Bediüzzaman, Lem’alar, s. 265) tesbitinden hareketle sosyal medyada bu hakikatleri neşretmemiz de gerekir. Bilhassa Üstadımızın güncel yorumları (Lâhika sayfasındaki pasajlar) ve gazetemizin ilk sayfasının paylaşılması hususunu gündemimize almalıyız. Zira, korkunun hüküm sürdüğü zamanımızda bu hizmeti yapmanın ehemmiyeti açıktır.
Pek çok insanın konuşmaktan dahi çekindiği konular hakkında yazmak, videolar yayınlamak, sosyal medyada paylaşmak inayet altında olduğumuzu göstermez mi?
Sosyal medyada, özellikle facebook sayfamda gazetemizin birinci sayfasını paylaşmaya başladıktan sonra çok sayıda münakaşaya sebep olacak yorumlar yapıldı. Onlarla münakaşa etmek yerine (çünkü fayda vermiyor) olumsuz yorumları sildim. Israr edildiği takdirde arkadaşlarımdan çıkararak o menfi alana girmedim.
Bu vesileyle hatırlatmak isterim: Risale-i Nur’un en temel kaidelerinden biri olan “vazifeyi yapıp, vazife-i İlâhiyeye karışma” prensibini fiillerimizle yaşamalıyız. Bazen “anlaşılmadığımız” hususunda maalesef nefsimize yeniliyoruz. Unutmalıyım ki, Yeni Asya’mız zamanımızdan en az yirmi-otuz yıl ileriden gidiyor. (Bunun misalleri çoktur. 1982 Anayasası’na hayır dememiz, 28 Şubat darbesindeki tavrımız, parti kapatmalarına karşı olmamız, içi demokrasiyle doldurulmuş cumhuriyeti savunmamız…)
Şu halde, insanlar tarafından anlaşılmaktan ziyade vazifemize odaklanmak ve ona göre yaşamak gerekiyor.
Rabbim cümlemizi vazifesini hakkıyla ifa eden kullarından eylesin inşaallah.