İnegöl’de okuma programı yapmayı birkaç kez niyet ettiğimiz halde elde olmayan mâniler sebebiyle ertelemiştik. Nihayet 29 Kasım’da başlamak nasip oldu.
Yatsı namazına müteakip yola çıkarak dershanemize sağ salim kavuştuk. Abdil ve Sefa ağabeyler önceden gelerek bizleri karşıladılar. İlk defa görüşmemize rağmen her zaman olduğu gibi iman kardeşliği kalplerimizi ısıttı. Vakit kaybetmeden okuma programını meşveretle şekillendirdik. Gün boyu beş müzakereli ders ve dört şahsi okuma hedefimiz vardı. Hamd olsun harfiyen programa riayet edildi.
Huzur veren aktiviteler
İkindi namazını tarihi bir cami olan İshak Paşa Camii’nde eda ettik. Tarihî dokusu bir yana camide ziyarete açık sakal-ı şerif bulunması tarifi imkânsız bir inayetti. Şehrin dışındaki Baba Sultan Türbesi’ni ziyaret de hayırlara vesile oldu. Manevî atmosferin bütün köye sirayet ettiğini müşahede ettik. Türbenin bahçesindeki ikiye bölünün devasa çınar ağacı ise ibret levhası hükmündeydi.
Genç kardeşlerimizin kürsüde olduğu müzakereli dersler de oldukça verimli geçti. Daha önceki okuma programlarında genç kardeşlerimizin kendi belirledikleri konularda müzakere yapılması kararlaştırılmıştı.
Sahnede genç müzakereciler
İbrahim kardeşimiz; Hastalar Risalesi’nde iki defa yazılan altıncı devaya dikkat çekti. Lezzetlerin şimdiki, mazi ve istikbal mukayeseleri ilgi çekiciydi. “Ah” dediğimiz anların “Oh” suretine çevrilmesi, fânî bir ömürde bâkî bir ödülün kazanılması, asıl lezzetlerin ahirette olduğu, sevap kazandıran, günah döken ve günaha girmeye önleyen hastalıkların aslında bir inayet-i Rabbaniye olduğunun vurgulanması harika açılımlardı.
Mehmet kardeşimiz; 13. Söz’de geçen “Birkaç biçare gençlere verilen bir tenbih, bir ders ve bir ihtardır” başlıklı risalenin bir kısmını müzakere etti. Hayat, gençlik ve hevesat adlı üç tehlikeden nasıl korunmamız gerektiği nazara verildi. Gençliğin er ya da geç gideceği, yolların ikiye ayrıldığı, ya ahirette bâkî bir gençlik kazanımı ya da dünya, kabir ve ahirette pişmanlığa vesile olacak bir zaman dilimi olduğu ifade edildi. Hazır gayr-ı meşru lezzetlerin zehirli bal hükmünde olduğu vurgulandı.
Berk kardeşimiz ise birinci sözü müzakere etti. Daha risalenin başında üstadın sürekli nefsine hitap etmesinin bu çağın eşitlikçi, adaletçi yaklaşımına uygun olduğu, karşısındaki muhatabın meslek, huy vb. özelliklerini dikkate aldığı, besmelenin kâinat kardeşliğine vesile olan bir anahtar hükmünde olduğu, sağlamlık ve hararet gibi tabiatçıların güvendiği unsurların besmeyle nasıl zîrüzeber olduğu nazara verildi.
Mahcup eden ikramlar
Akşam olduğunda Abdil, Sefa ve Beytullah ağabeyler akşam yemeği ikram ederek bizleri mahcup ettiler. Pazar günü yine sabah namazından sonra kaldığımız yerden prog- rama devam ettik. Öğlen namazına kadar programda yapılması gerekenleri yaptık.
Beytullah ağabeyin mihmandarlığında ön- ce Ortaköy Kervansarayı sonrasında Oylat Mağarası’nı gezme imkânı bulduk. Gerçekten çok hoş bir final oldu. Hem tarihî bir soluk aldık hem de Rabbimizin celâl ve cemal isimlerini tefekkür etmiş olduk.
Klasik final
Her okuma programının sonunda yaşadığımız his tekrar etti. Bu kısa sürede birbirimize yine çok alıştığımız için okuma programı yapılan mekândan ve oradaki ağabeylerden ayrılmayı nefsimiz istemiyordu. Garip bir hüzün ister istemez içimizi kapladı. Hamd olsun ki iman kardeşliğimiz devam ediyor ve her vesileyle irtibat kurarak mabeynimizdeki muhabbeti sıcak tutmaya çalışıyoruz. Bu nimetleri düşününce iyi ki iman hizmeti ve cemaatimiz var demekten kendimizi alamıyoruz. Rabbimiz bu nimetleri hakkıyla düşünüp, şükreden kullarından olmayı cümlemize ihsan ve ikram eylesin. Amin!