Bilhassa Prof. Karaman, mutasavvıf, alim, siyasetçi, idareci, hakim, savcı, mütefekkir, yazar-çizer kim olursak olalım, hepimiz Bediüzzaman’ı okumalıyız.
Hem de, “kabul ederek ve anlayarak” okumalı.
En azından kültür açısından Bediüzzaman’ı okumak gerekmez mi?
Mesela şahsen biz, muhterem hocamın bazı eserlerini, “tenkit, itiraz ve kabul etmemek” için alıp okumadık. “Ne diyor, nasıl bir değerlendirmede bulundu?” diyerek istifade etmek için okudum ve okuyorum. Keza, “okumamak, anlamamak” ve “kütüphanemi süslesin!” diye almadım…
Ve keza, eğer ben ve Hayrettin Hocam, günlük gazetede yazı yazan bir yazar ve gazeteciyi, sıradan bir ilim adamını okuyorsak; eserleri 60’ın üzerinde yabancı dile çevrilmiş, her meselede yeni, orijinal bir değerlendirmesi olan ve çağı etkilemiş büyük bir İslam âlimi, müfessiri, mütefekkiri olarak da Bediüzzaman’ı okumalıyız; okumak zorundayız!
En azından meslek itibariyle, “Ne diyor!” diyerek…
Şimdi muhterem hocamın değerlendirmelerine geçebiliriz:
Bir taraftan “demokrasi İslamla çelişiyor, bağdaşmıyor” diye inanıp, öbür taraftan demokrasinin kurallarıyla kurulan, işleyen, devam ettirilen partileri tasvip ediyor, destek ve oy veriyorsanız, İslamla, imanla başınız dertte demektir.
O zaman takıyye yapıyorsunuz.
Takiyye yapıyorsanız, hem kendinizle çelişirsiniz, hem de benim başımı derde sokarsanız. Zira, hangi meselelerde takiyye yaptığınızı, hangilerinde yapmadığınızı ben bilemem!