Evet, meşrûtiyet hâkimiyet-i millettir; siz dahi hâkim oldunuz. Umum akvâmın sebeb-i saadetidir; siz de saadete gideceksiniz. Bütün eşvâk ve hissiyât-ı âliyeyi uyandırır; uyku bes, siz de uyanınız. İnsanı hayvanlıktan kurtarır; siz de tam insan olunuz. İslâmiyetin bahtını, Asya’nın tâliini açacaktır. Size müjde. Bizim devleti ömr-ü ebedîye mazhar eder. Milletin bekâsıyla ibkâ edecek; siz daha me’yus olmayınız.1
Kur’ân’da istişare, fikir hürriyeti, düşüncelere saygı, paylaşım, danıyma, her türlü ilmi, fikri alış-verişi emredilir! Demokrasi, bu yolda ilerlemeler kaydetmektedir. Ne kadar ilerlerse İslama yaklaşıyor ve bağdaşıyor demektir. Eski bilgiler ve önyargılarla yaklaşmamak gerekir. Zira, Avrupa eski Avrupa değil, Asya eski Asya değil, İslam alemi de eski İslam alemi değil. Köprülerin altından çok sular aktı. Diğer taraftan bir şeyin mahiyeti, hakikati, esası başka, ona inanma ve uygulama başka başka olabilir. İnancı, düşünceyi uygulama ile değil; uygulamayı, inanç, düşünce ile ölçmek gerekir. Mesela;
İşte bu itibarla, kafirin her sıfatı ve her hali kafir değildir.2
Hem de bir adam zâtı için sevilmez. Belki muhabbet, sıfat veya san’atı içindir. Öyleyse herbir Müslümanın herbir sıfatı Müslüman olması lâzım olmadığı gibi, herbir kâfirin dahi bütün sıfat ve san’atları kâfir olmak lâzım gelmez. Binaenaleyh, Müslüman olan bir sıfatı veya bir san’atı, istihsan etmekle iktibas etmek neden câiz olmasın? Ehl-i kitaptan bir haremin olsa elbette seveceksin!3 “Meşru, hakikî meşrutiyetin müsemmâsına ahd ü peyman ettiğimden, istibdat ne şekilde olursa olsun, meşrutiyet libası giysin ve ismini taksın, rastgelsem sille vuracağım.
Fikrimce meşrutiyetin düşmanı, meşrutiyeti gaddar, çirkin ve hilâf-ı şeriat göstermekle meşveretin de düşmanlarını çok edenlerdir. “Tebeddül-ü esmâ ile hakaik tebeddül etmez.”4
Dipnotlar:
1-Bediüzzaman, Münazarat, s. 23.
2-Bediüzzaman Said Nursî, İşaratü’l-İ’caz, s. 214.
3-Bediüzzaman, Münazarat, s.70-71.
4-Bediüzzaman Said Nursî, Divan-ı Harb-i Örfî, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 40.