Sabah erkenden geldim, görevliler bizleri binanın içine aldı. Sınıf kapısında salon sorumluları karşıladı ve ilgilendi. Oturacağım yer dahi gösterildi. En arka sıra bana nasip oldu. Sınavın başlamasına ise az kalmış hala gelemeyenler vardı. Bir de sınıf çok sıcaktı. 

Gelenler ise hep sohbet havasında yani sınavı pek umursamıyorlardı. Aslında onlar için de ölüm kalım meselesiydi. Neyse sınav başladı. Hızlıca kağıdımı kontrol ettim. Hadi bismillah soruları çözmeye başladık. Fakat yanımdaki soru kağıdına dokunmadı bile. En ön sıradaki ise, hocayla boş boş konuşuyordu. Sınavı iptal olup sıfır almayı göze almıştı. 

İçimden sabır çekiyorum. Baktım sorulara konsantre olamıyorum. Başımı önüme eğdim. Hayalimde sakin bir yerde olduğumu düşünmeye başladım. Kuş sesleri hayal ediyordum. Fakat tam o sırada sınıfın öbür ucundan biri başladı şarkı, türkü söylemeye. Hoppala. Yahu bu soruları hem güzelce okuyup, hem de doğru cevabı vermem lazımdı. Dedim ya bu sınav ölüm kalım sınavı. Camdan dışarı baktım diğer salon/sınıflarda ses yok. Herkes pür dikkat soruları çözüyor. 

İşte bu salon/sınıf bizim Ahirzaman 2024 yılı. Girdiğim ölüm kalım sınavı Risale-i Nur’da dördüncü meseledeki bu hayat imtihanıdır. Bize yardımcı olan görevliler ise asfiya, evliya, Kuran, tefsir ve hadisler. Sınava girenler ise tüm insanlık. 

Soruları merak ettiniz mi? Sorular basit fakat cevapları bildiğimiz halde yanlış yapıyoruz. Sıdk, doğru olmamız gerekirken ucuza yalana tenezzül ediyoruz. Haramdan kafamızı çevirmemiz ya da oralarda durmamamız gerekirken biz içine giriyoruz. Günde 1 saatimizi namaza ayırmıyor, iki üç paraya saatlerimizi işverene veriyoruz. 

Bediüzzaman Hazretleri Gençlik Rehberi’nde “Evet gençlik damarı, akıldan ziyade hissiyatı dinler... His ve heves ise kördür, âkıbeti görmez. Bir dirhem hazır lezzeti, ileride bir batman lezzete tercih eder... Ve bilhâssa şimalde koca bir devlet (şimdilerde tüm dünya), gençlik hevesatını elde ederek, bu asrı fırtınalarıyla sarsıyor. Çünki âkıbeti görmeyen kör hissiyatla hareket eden gençlere, ehl-i namusun güzel kızlarını ve karılarını ibahe eder. (...)

“İşte bu asırda İslâm ve Türk gençleri kahramanane davranıp iki cihetten hücum eden bu tehlikeye karşı, Risale-i Nur’un Meyve ve Gençlik Rehberi gibi keskin kılınçlarıyla mukabele etmeleri elzemdir. Yoksa o bîçare genç, hem dünya istikbalini, hem mes’ud hayatını, hem âhiretteki saadetini ve hayat-ı bâkiyesini (sonsuz hayatını) azablara, elemlere çevirip mahveder ve sû’-i istimal ve sefahetle hastahanelere ve hissiyatın taşkınlıklarıyla hapishanelere düşer.”