Lejyon XIII Gemina’nın başında bulunan Julius Sezar’ın milattan önce 49 yılında, o sırada generallerin orduları ile birlikte geçmelerinin yasak olduğu Rubicon nehrini geçerek iç savaşı başlatmasına tarihçiler “Jül Sezar’ın Rubicon’u geçişi” derler.
Bazı kaynaklar, Sezar’ın, ordusu ile beraber nehirden geçişi sırasında “Alea iacta est” yani “ok yaydan çıktı” dediğini ifade eder.
Bunlardan hareketle, günümüzde, “Rubicon’u geçmek” deyimi, geri dönüşü olmayan kararları ifade etmek için kullanılır.
Bunları neden hatırladık?
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırıları ile ilgili olarak “Zaman Ukrayna halkının üzerine salıverilen dehşeti durdurma, diplomasi ve barış zamanı” demiş.
Gerçekten masumlara zarar veren her kavgayı engellemek ya da durdurmak insanın, insaniyetinin bir gereği. Herkes ilgili. Ve herkes en azından ilgisi kadar sorumlu. Kim ne yapabilirse…
Ama Guterres tarafından söylenen şu sözler ayrıca önemli:
“Rusya’nın nükleer alarm seviyesini yükseltmesi tüyler ürperten bir gelişme. Bir zamanlar düşünülemez olan nükleer çatışma olasılığı, şimdi yeniden olasılık dahilinde.”
Rusya’nın nükleer alarm seviyesini yükseltmekle neyi hedeflediği ayrı konu.
Ama dünyayı ateşe verecek çılgınlığın geri dönüşünün olmayacağı açık.
İkinci dünya savaşını bitiren nükleer bombanın üçüncü dünya savaşına etkisinin ve katkısının ne olacağını düşünmek bile istemeyiz.
Ama bizce daha da önemlisi şu: Modern çağın savaş alanındaki Rubikon hattı nükleer bombadır.
Bir savaşta nükleer bomba kullanılması Sezar’ın Rubikon’u geçişinin tarihteki ve coğrafyadaki etkisinden binlerce kat büyük etki yapacaktır.
Gündemdeki mesele sadece bir milletin, ülkenin ya da devletin meselesi değil. Ama bilhassa nükleer silahlar konuşulmaya başladığında mesele herkesin ve hatta her canlının meselesi olacak.
Dünyanın sulh-u umumiye ihtiyacı var.
Bunun birinci şartı kurulu düzenin devam ettirilmesi.
Zira barışı bozarak barışa hizmet etmek mümkün değildir.
Bir zamanlar “dünya beşten büyüktür” sloganları yardımıyla BM düşmanlığı pompalandığında “Birleşmiş Milletler’in daha iyisini kurmadan mevcut Birleşmiş Milletleri kaldırmanın ya da yok saymanın yanlış olacağını” yazmıştık da Erdoğancıgillerden hayli eleştiri almıştık.
O zaman ne demek istediğimiz o dostlarımızca şimdilerde inşallah anlaşılıyordur.