"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Başın öne eğilmesi

Ahmet BATTAL
12 Ağustos 2024, Pazartesi
Kimse boynu bükük doğmaz, yetim bile olsa.

Boynu büküklerin boynu sonradan bükülür.

Bazen hayat şartları boyun büktürür, bazen yakın ya da uzak çevre. Bazen de kişi nefsinden gelen hataları sebebiyle boyun büker.

Boynu bükükleri bu halden kurtarmak mühim bir hizmettir, hatta ibadettir.

Derviş niyetli olup hakka boyun bükmesi gerekirken halka boyun büken ya da boyun büküklüğünü halka gösteren bile o halden kurtarılmalıdır.

Başı öne eğik olmaya gelince…

Hiç kimse başı öne eğik doğmaz.

Herkesin başı fıtratında diktir.

Ama sonradan her nasılsa bazıları “dik başlı” olur; bazılarının da başı öne eğilir ya da eğdirilir.

Başın öne eğilmesi işlenmiş bir kusurun getirdiği bir mahcubiyetten doğuyorsa zarar gören helal etmedikçe başı eğik kalmak gereklidir.

İşlemediği bir suçtan hüküm giyenin başı diktir.

Ona bile bile zulmeden gaddarın başı bu dünyada dik görünse de ahirette hali perişandır.

Ya başını öne eğip yürüyenler. Ve etraflarında olan biteni görmemeye çalışanlar. Hatta “ben TV izlemiyorum, sosyal medyaya da bakmıyorum” diyerek bunu bir maharetmiş gibi anlatanlar…

İşte onlar üzerinde çalışmak lazım.

Allah’ın verdiği akıl kuvvesini hikmet dairesinde istikamette sarf etmek ve hayra ve adalete taraf olmak yerine olaylarla ve çevreyle ilgisiz (bîbehre) ve güya tarafsız ama aslında bilinçli gabavet (aptallık) hali içinde olanlara ne demeli?

Geçen günlerde, esnaftan ve eşraftan bir yaşıtımızın cenaze merasimine iştirak ettik.

Mevta, 15 Temmuz’dan sonra “…öcü” damgası ile damgalanıp mahkûm edilmiş ve “terörist olmadığını” halka gösterebilmek için “ne lazımsa” yapmaya çalışmış bir dostumuz idi.

Yani klasik söylemiyle “kendisi ‘…öcü’ ama pırıl pırıl biri, görsen ‘…öcü’ demezsin” denilenlerden.

Kader’ci ve derviş tabiatlı bir Ağabeyimizle cenazede karşılaştık.

“İmam ‘merhumu nasıl bilirdiniz’ diye sorduğunda ne cevap vereceğini düşündün mü” dedik.

Önce sorumuzu anlamadı. “Elbette haklarımızı helal edeceğiz” dedi.

“Musallada yatan zat için devlet de toplum da yıllarca ‘terörist’ dedi, adamcağız kahrından yıllarca hastalık çekti. Şimdi kalabalık bir cemaat onun namazını kılmaya ve helallik vermeye gelmiş. Sorulunca ‘merhumu iyi bilirdik’ diyecekler. Ama bu toplumun ekseriyeti daha düne kadar hem ona hem de eski bazı arkadaşlarına ‘terörist’ diyorlardı. Ne dersiniz” deyince sustu.

Yine önüne baktı. “Yaaa, öyle miiii, ‘…öcü’ dendiğini duymuştum ama terörist dendiğini

bilmiyordum” dedi. FETÖ kısaltmasının açılımını sorduk, gariptir, bilemedi.

Bilmemek mazeret midir? Başını kuma gömmek çare midir?

O dervişin de başı öne eğilmişti. Zira o cenazedeki çokları gibi o da şunu düşündü:

“Birazdan hoca sorduğunda hep beraber ‘hakkımız helal olsun’ diyeceğiz de acaba ahirette o büyük mizan kurulduğunda hem o ve hem de “terörist yakını” durumundaki eşi dostu bizlere hakkını helal edecek mi?”

Helalleşmek zordur. Ama kıymetlidir.

Kemal Kılıçdaroğlu -en azından şimdilik- siyasetten çekildi. Ama siyasete armağan ettiği “helalleşme talebi” çok kıymetliydi.

Bunu yeniden konuşmak için yeni bir çağrı gerekmez. Gerekiyorsa da işte çağrımız: Helalleşmek şart.

Helalleşmek için ise neler olup bittiğini bilmek gerekiyor. Yoksa birilerinin boynu bükük kalacak. Birileri de başı öne eğik gidecek.

Okunma Sayısı: 2017
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Yusuf

    12.8.2024 17:09:43

    Maalesef itirafçı olanlar masum insanların adlarını vermişlerdir. Sendikaya habersiz üye yapılanlar olmuştur. Gülen cemaati mağduriyeti geniş bir tabana yaymak istiyor anlaşılan. Keşke hükumet bunu görse ve mağduriyetleri giderse ne güzel olur.

  • Salih baş

    12.8.2024 16:23:52

    İnsan nasıl görmek isterse öyle görür

  • Yahya Yıldız

    12.8.2024 14:52:47

    Bu makalede ifade edilen, yaşamakta olduğumuz sosyal hayatın içinde mazlum ve masum olup lekelenilen mağdurlara karşı ehli imanın tavırlarını ve gerçeklerini nazara vermekten ibarettir. Yoksa toptan bir Cemaatı süt liman göstermek değildir. Siyasi otorite; hiç bir olaya karışmamış ancak 15 Temmuz öncesi o gruba mensubiyetinden dolayı nice fazilet sahibi kimseleri de toptancı bir yaklaşımla “Hain damgası” ile yaftaladığından insanlar arası huzur ve güveni sarsmıştır. Oysa hak ve adalet kim suçluysa gereğini yapmayı esas alması gereken devletin temel bir esasıdır. Üstadın tabiriyle “ Şarkta bir nefer hata etse, garpta bir nefere askerlik münasebetiyle zahmet ve ceza vermek; veya İstanbul'da bir esnafın cinayetiyle Bağdat'ta bir dükkâncıyı esnaflık münasebetiyle mahkûm etmek” doğru olur mu?

  • İ.UÇAR

    12.8.2024 12:21:07

    Ahmet Hocam, önce" ...hizmet hareketi..." sonra " FETÖ " denilen bu kümenin yaptığı hataların bir listesi çıkarılmalıdır.Bu çalışma yalnız sizinle olmaz.Yemi Asya geniş bir çalışma yapmalıdır.Medeni insanlara galip gelmek ikna ile değil midir? Bazı yorumcuların yaptığı gibi beddua ile olmaz...Bu çalışma başlangıçta yapılsaydı içeride birtakım ihtilaflara kapı kapatılırdı.İnşaallah bu yorumumu yayınlarsınız!

  • Pelin Kurukahveci

    12.8.2024 09:39:02

    Ya hu yolları ayrılana kadar bunlar kol kola sarmaş dolaş can ciğer kuzu sarması değiller miydi? Devleti ortak bölüşmediler mi? O dönemleri hatırlayın, kimse cemaatten izinsiz memur olamazdı. Şimdi kalkıp halka iktidarı destekledikleri için haksız yere zalim diyorlar. Kendi zalimlikleri ne olacak? Önce kendi hatalarını, zulümlerini görüp bir pişman olsalar keşke. Tevbe etseler. Ama yok yine aynı hesaplar devam. Ülkeye gelicez, eski gücümüze kavuşucaz diyip duruyorlar. Bu iş böyle düzelir mi? İnsanlar cemaate kötü gözle bakıyorlarsa burda cemaatin kabarık kötü sicili de etkili değil mi? Sadece propaganda değil. Sosyolojik bir gerçekliği de var olayın.

  • Ahmet Zeki

    12.8.2024 09:32:35

    Hocam fırsat buldukça şu"fetö" meselesini gündeme taşıyorsunuz. Mesleğiniz de bunu icap ettiriyor. Tebrik ediyorum. Önemli bir mesele. Gündemde tutulması gerek. Bazıları hoşlanmasada.

  • Burhan Kula

    12.8.2024 08:43:09

    Bu kadar zülüm, bu zulme rıza gösteren destek veren sessiz kalan, mazlumla suçluyu aynı kefeye koyan, aynı kefeye koyanı destekleyen onlara sessiz kalanların yüzünden oldu, muhafazakar mütedeyyin görünen!! kimi insanlar mazlum ve mağdur insanlara şucu bucu iftirasını rahatlıkla atabiliyor, bu kadar hak hukuk adalet bilmez insanı Allah a havale ediyoruz

  • A. Yılmaz

    12.8.2024 01:07:01

    Ahmet hocam bu mağduriyetlerin yaşanmasında Gülen cemaatinin vebalini de sorgulamak lazım. Sürecin buraya gelmesi gerekmezdi. Bir cemaat olarak devletle savaşa girmemeleri gerekirdi. Usulsüzler, soru çalmalar olmamalıydı. Yurt dışına kaçıp kendilerini kurtaracaklarına buraya gelip cesurca adalet talep etselerdi durum böyle olmazdı. Üstadımız nasıl yapmıştır biliyoruz. Bu kadar masum insana zararımız dokunacağına bizim cemaatimiz varsın zarar etsin diyemezler miydi?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı