Ramazan-ı Şerif, diğer bir yanıyla duâ ve niyaz ayıdır. Müslümanların hayatında önemli bir yeri olan duâ ve münacaat, Ramazan ayında daha bir ihlâsla edilir. Ramazan, kulun Yaratıcısına muhtaç olduğunu daha iyi idrak edebildiği bir aydır. Kul, Yaratıcısına olan muhtaçlığını duâ lisanı ile gösterir. Duâ, bu hüviyetiyle kulun Yaratıcısına olan sadakatinin bir göstergesidir.
Ramazan-ı Şerif’i idrak eden mü’minler, her anlarını duâ ve münacat ile geçirirler. Oruçluyken her hareketlerinin bir sevap olduğunun farkında olan mü’minler ağızlardan duâyı eksik etmemeye çalışırlar.
İftar ve sahur vakitlerinde Rezzak olan Allah’a (cc) edilen duâlar belki de duâların en lâtifidir. Allah’ın (cc) verdiği nimetlerin karşılığı olarak mü’minler, duâ ve münacaat ile Rezzak’larına teşekkür ederler.
Ramazan ayında mü’minlerin duâ ve yakarışlarının ayrı bir lezzeti vardır. Dinde önderimiz olan Peygamber Efendimizin (asm) Ramazan ayında etmiş olduğu bir duâ şöyledir:
‘’Allah'ım! Kabir ehlini sevindir. Allah'ım, bütün fakirleri zenginleştir. Allah'ım, bütün açları doyur, Allah'ım bütün çıplakları giyindir. Allah'ım, sıkıntısı olanların sıkıntısını gider. Allah'ım, bütün garipleri -vatanlarına- geri döndür. Allah'ım, bütün esirleri -esirlikten- kurtar.
Allah'ım, Müslümanların bozulan durumlarını, fasit olan işlerini ıslah eyle. Allah'ım, bütün hastalara şifa ver. Allah'ım, bizim fakirliğimizi kendi zenginliğinle engelle. Allah'ım, bizim kötü halimizi kendi iyi haline dönüştür. Allah'ım, borcumuzu eda et, fakirlik ve ihtiyacımızı gider; muhakkak senin her şeye gücün yeter.’’
İftar anında, sahur vaktinde ve Kadir Gecesi'nde edilen münacatların lezzeti diğer aylarda edilen duâların lezzetinden daha fazladır. Kur’ân ve orucun feyzinin yaşandığı bu ayda edilen duâ ve niyazlar, semanın derinliklerinde zikir ehli gibi hu hu çekerek seyyareler gibi dönerler. Semaya karışan bu zikir sesleri Rabbin katında kıymetli bir makbuliyet kazanır.