"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman 31 Mart Vak’asını nasıl görüyor?

Abdülbakî ÇİMİÇ
22 Mart 2021, Pazartesi
Bediüzzaman’ın Hayatı’ndan Tesbitler (82)

31 Mart Vak’ası’nı Bediüzzaman başta olmak üzere bir kısım âlimler, askerlere ve hamallara, bunun bir oyun olduğunu ve oyuna gelmemeleri gerektiğini ikaz ettiler. Hatta Bediüzzaman, bir nutuk ile sekiz taburu itâata getirmişti. Bediüzzaman Hazretleri hâdiseyi önlemek için var gücü ile gayret etti. Konuşmalar, görüşmeler yaptı, nutuklar îrad etti, gazetelerde yazılar yazdı. Târihe 31 Mart Vak’ası olarak geçen hâdisede yatıştırıcı bir rol oynamasına rağmen, Bediüzzaman da, sıkıyönetim mahkemesinde, diğerleri gibi idam talebiyle yargılandı. 31 Mart olayından (13 Nisan 1909) sonra çıktığı Sıkıyönetim Mahkemesi’nde yaptığı bütün müdafaalarını “İki Mekteb-i Musîbetin Şahadetnamesi”, Yahut “Divan-ı Harb-i Örfî” eserinde anlatmaktadır.

Bediüzzaman’ın 31 Mart’ı tahlili

Bediüzzaman, 31 Mart Vak’ası’nı eserlerinde şöyle tahlil eder: “Otuz Bir Mart Hâdisesi denilen o saika ve müthiş fırtına, esbâb-ı adîde tahtında öyle bir istidâd-ı tabiîyi müheyya etmişti ki, neticesi hercümerc olduğu hâlde, min indillah, ehl-i kıyamın lisânına daima mu’cizesini gösteren ism-i şerîat geldi. O fırtınayı gayet hafif geçirdiğinden Nisan’ın nısfından sonraki gazeteleri indallah mahkûm ediyor. Zira, o hâdiseye sebebiyet veren yedi mesele ve onunla beraber yedi hâl nazar-ı mütalâaya alınsa, hakîkat tezâhür eder. 

Onlar da bunlardır:

1. Yüzde doksanı İttihâd ve Terakkî’nin aleyhinde, hem onların tahakkümü ve istibdâdı aleyhinde bir hareket idi.

2. Fırkaların meydan-ı münâkaşatı olan vükelâyı tebdil idi.

3. Sultan-ı mazlumu sukût-i musammemden 1 kurtarmaktı.

4. Hissiyat-ı askeriyenin ve adâb-ı dindarânelerinin muhalif telkinatın önüne set olmaktı.

5. Pek çok büyütülen Hasan Fehmi Bey’in kàtilini meydana çıkarmaktı.

6. Kadro haricine çıkanları ve alay zabitlerini mağdur etmemekti.

7. Hürriyeti, sefahate şümulünü men ve adâb-ı şerîatla tahdit ve avamın siyaset-i şer’î bildikleri yalnız kısas ve kat-ı yed haddini icra idi.

Fakat, zemin bataklık ve dam ve plân serilmişti. Mukaddes olan itâat-i askeriye feda edildi. Üssülesas esbap, fırkaların taraftarâne ve garazkârâne münâkaşâtı ve gazetelerin belâgat yerine mübalâğat ve yalan ve ifratperverâne keşmekeşleri idi.” 2

Bediüzzaman’ın yaptığı nasihatler nelerdir?

Bediüzzaman yangını söndürmek için var gücü ile çalışır. Konuşmalar, görüşmeler yapar. Gazetelerde yazılar yazar. 6 Ağustos 1908 târihli ilk yazısı ile 11-15 Nisan 1909 arasında yaklaşık 250 günlük sürede toplam 25 kadar yazısı çıkarken, 31 Mart Hâdisesi sürecinde 8 günde çıkan yazı sayısı 12’dir. 20 Nisan 1909 günü ise (Volkan’da 3, Serbestî’de 1) 4 yazısı birden çıkar. Bu, onun hâdiseleri yatıştırmak için nasıl çırpındığının bir göstergesidir. Ne çâre, kader hükmünü icrâ edecektir. Bediüzzaman’ın bütün endişesi dinin zarar görmesi ve dahilde dinin istimal edilmemesiydi. Bediüzzaman menhus Otuz Bir Mart’ta, cihandeğer nasihatlerde bulunur. “Zira ki din dâhilde, menfi tarzda edilmez, istimal ve istihdam; Otuz Bir Mart gösterdi, gösteriyor. En ehven suretinde, müthiş netice verdi; İslâm zararlı çıktı.” 3 Bu nasihatler yapıldığı halde Bediüzzaman’ı da “Şerîat isteriz!’ diyenlerin içine, Otuz Bir Mart’ta dâhil ettiler.” 4 Ancak Bediüzzaman boş durmaz. 31 Mart Hâdisesi’nde isyan eden sekiz taburu itaate getiren ve musîbeti yüzden bire indiren ders ve nasihatlerine devam eder. Bu nasihatler dinî ceridelerde 1325’te (Milâdî 1909) neşredilmiştir.

Evet, Bediüzzaman’ı da ‘Şerîat isteriz’ diyenlerin içine Otuz Bir Mart’ta dahil ettiler. Bu vatana ve millete hiç zarar etmeyip pek çok menfaati dokunan; “Eskiden 31 Mart hadisesinde çendan onu da (Bediüzzaman’ı) karıştırdılar, bazı dostlarını da ezdiler. Fakat sonra tebeyyün etti ki, mesele başkaları tarafından çıkmış. Onun dostları, onun yüzünden değil, onun düşmanları yüzünden belâ gördüler. Hem o zaman çok dostlarını da kurtardı.” 5

31 Mart ile alâkâlı bir suale Bediüzzaman’dan cevap:

Bediüzzaman, “Hutbe-i Şamiye’nin, 6. Sual: Otuz Bir Mart Hadisesi hakkındaki” bahsinde sual edilen bir soruya şöyle cevap verir:

Sual: Haylaz bazı kimselerin dillerine doladıkları Otuz Bir Mart Hadisesi hakkında ne dersin?

Cevap: Evvelen; şayet On Bir Nisan 6 saikası hakkında soruyorsan, o hususta gereken açıklamayı Divan-ı Harb’deki savunmam olan İki Mekteb-i Musîbetin Şehadetnamesi 7 adlı eserimde yapmışım. Bu izahtan sonra bütün kuvvetimle derim ki; o hadise, taraftar olan ve olmayanların, hatalarını bazı masum, sessiz ve mütevekkil kimselerin üstüne atmakla meydana gelmiştir. Ey bozgunculuklarını başkalarının üstüne atarak kendilerini temize çıkarmaya çalışan mağrurlar! Sizin meseleniz, birbirlerini katlederek yeryüzünde fesat çıkaran kimselerin durumuna benzer. Sonra bir kısım salih kimseler araya girip onların fesatlarını defetmeye çalışır ve onları barışa dâvet eder. Barışmaları için araya giren bu insanlar onların dehşetli hilelerini ortadan kaldırmak için onlara mukaddes bazı şeyleri hatırlatırlar. Cenab-ı Hak bu aracı kimseleri de, hatırlattıkları o mukaddes şeylerin bereketiyle, o fesat çıkaranların fesatlarını yüzden bire indirmeye muvaffak eder.

Daha sonra o iki hasım taraf kendilerini temize çıkarmak için birbirlerinin gurur ve enaniyetini okşayacak sözler sarfederek, hiçbir günahı ve suçu bulunmayan ve sadece nasihatçı olan o arabuluculara insafsızca saldırmaya başlarlar. Böylece yaptıkları bütün hatalarını, vebalı yollarını kapatmaya çalışan o masum kimselere yüklemeye çalışırlar.

Evet, gerçi o nasihatçi gruptan da bazı kimseler hücumda bulundular. Dikkatli nazarlarıyla, şimdi hanzele meyvesini vermeye başlayan ağacın tohumlarında zakkum ağacının tohumlarından bir miktarının bulunduğunu keşfedip gördükleri için onlar da hücum ettiler. Ama bu hücumlarıyla Allah yolunda cihad etmiş oldular.” 8

Dipnotlar:

1- Bulunduğu makamdan.

2- Eski Said Dönemi Eserleri (Divan-ı Harb-i Örfi), 2013, s. 140. 

3- Eski Said Dönemi Eserleri (Hakikat Çekirdekleri), 2013, s. 686.

4- Eski Said Dönemi Eserleri (Hutbe-i Şamiye), 2013, s. 364.

5- Mektubat, 2013, s. 706.

6- Rumî 11 Nisan 1325, Milâdî 24 Nisan 1909 tarihidir. Hareket Ordusu bu tarihte İstanbul’a girmiştir.

7- Maalesef bu eserimi o hadisenin verdiği heyecan anlaşılmaz kıldığı gibi, matbaa da onu tahrif etmiştir. - Müellif.

8- Eski Said Dönemi Eserleri (Hutbe-i Şamiye ) 6. Sual: Otuz Bir Mart Hadisesi hakkında.

Okunma Sayısı: 4202
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Said Yüksekdağ

    22.3.2021 16:10:05

    Allah razı olsun Abdulbâkî ağabeyim.. Nice emek sarf ederek hazırladığınız bu yazı/lar ki bana göre Üstad Bediüzzaman'ın küçük bir tarihçe-i hayatı hükmünde takdire şâyân. Kim bilir belki ilerde kitap/çık olarak neşrolur :)

  • Abdülbâkî Çimiç

    22.3.2021 11:35:48

    Ali bey, katkılarınız için teşekkür ederiz. İki ara cümleye yaptığınız katkıyı görmezden gelmiş de değiliz. Gelecek yazılarda ilgili cümlelere müstakil olarak yer vereceğimiz için burada detaya giremedik. Malum bir yazı için sınırlı bir alan var. İnce ve latîf dokundurmalarınız dikkate alınacaktır inşâallah. Ancak bahsettiğiniz konu hata mı, noksan mı?

  • Ali

    22.3.2021 07:38:13

    "Hatta Bediüzzaman, bir nutuk ile sekiz taburu itâata getirmişti. Bediüzzaman da, sıkıyönetim mahkemesinde, diğerleri gibi idam talebiyle yargılandı." Sevgili Çimiç, yakın tarih yazıyorsun. Yüzyıllık hataları tekrarlamayalım. Afedersin zamansız tarih mekansız tarih, sisler arkasından seslenmek gibi olıyor. 8 taburu itaat ettirdiği mekan bugün; İst.Üniversitesi taçkapısı ile Beyazıt Camisi arasındaki alandır. O zaman, taç kısmında Fetih ayeti yazılı üniversite rektörlük binalar Erkanı Harbiye Reisliğiydi. Üstadın yargılandığı askeri sıkıyönetim mahkemesi/ Divani Harbi Örfi/ binası bu taçkapıdan girince ilerde soldaki ilk binaydı. Üstadın tutuklu kaldığı; Bekir Ağa Bölük Binası ise; ilerdeki Siyasal Bilgiler Fakültesi/ yemekhane binasıydı. Sevgiler ve başarılar dilerim.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı