Başta Zübeyir Ağabey ve Sungur Ağabey olmak üzere, Bediüzzaman’ın talebelerinin kurduğu Yeni Asya gazetesi bu dün elli dördüncü yaşına girmiştir. Ve Yeni Asya’nın bu güne gelmesinde Mehmet Kutlular Ağabeyin ve çalışan hemen herkesin tırnaklarıyla kazıyarak Yeni Asya bayrağını alnının akıyla taşımasının hakkı ödenemez! Rabbim sağ olanlara sıhhat ve afiyet, ahirete göçmüş olanlara rahmet eylesin. Âmin.
Vefakâr, sebatkâr ve müstakim okuyucularımıza da teşekkürler, saygılar, sevgiler. Risale-i Nur’un mesajının milyonlara ulaştırılması için her vesileyi yetersiz gören Zübeyir Ağabey, Galata Köprüsü’nde bizzat İttihad Gazetesi’ni satmış, gençlere cesaret vermiş, örnek olmuştur.
Bayram Ağabey bir gün ona çıkışıyor: “Niye böyle yapıyorsun? Sen gazeteci mi oldun?”
Zübeyir Ağabey: “Haklısın! Ama Üstadı ve Risale-i Nur’u ne ile tanıtacağız?” diyor.
Ümmetin Malı
Eğer gazete olmazsa, Zübeyir ağabeyin ifade ettiği gibi, Üstadı ve Risale-i Nur’u ne ile tanıtacağız? Gazete hadiseleri günlük takip eden ve yorumlayan bir lahika mektubudur. İmanî meselelerin tebliğ ve neşri ile beraber; siyasî ve içtimaî hadiseleri günlük olarak Üstadın penceresinden bakmaya ve yorumlamaya çalışıyor.
Eski Said Dönemi fikirlerini ve Üçüncü Said Dönemi vizyonunu siyaset ve içtimaiyat dilimize yorumlamaz isek, güncel sosyal hadiselere Üstadın gözlüğü ile bakmaz isek ve bu bakışımızı kamuoyu ile paylaşmaz isek sorumlu oluruz, nurcu olarak görevimizi yapmamış oluruz. Kendimizi ifade etmemiş oluruz. Kamuoyu nurcuları yanlış tanır. Bunun vebalini bütün nurcular olarak, hatta bütün bir millet olarak, hatta bütün bir ümmet olarak ödemek zorunda kalırız. Çünkü Risale-i Nur bütün ümmetin malıdır.
Kâinatı İlgilendiren Dava
Nurculuk, fikirlerini yayabildiğin her araçla yapılır. İletişim asrındayız. Herkes fikirlerini her araçla yaymaya gayret ediyor.
Risale-i Nur gibi kâinatı ilgilendiren bir davanın, kâinat çapında ilanatlarla bütün insanlığa duyurulması, savunulması ve neşredilmesi gerektiğine inanıyoruz. Yarın kabre girdiğimizde elimizde bu vasıtalar olmayacak! Bu vasıtalar elimizde iken elimizdeki nuru bütün insanlıkla paylaşmayı vazife-i hayat biliyoruz.
Bediüzzaman Gazeteleri Takip Ederdi
Bediüzzaman, Eski Said Döneminde hemen her gazetede –muhalif olsun, muvafık olsun- makaleler yazardı. Fikirlerini neşretmek için bulduğu her zemini kullanırdı. Üçüncü Said Döneminde de talebesi Zübeyir Gündüzalp’e gazeteleri takip ettirirdi. Bizzat kendisi de yanlış anlaşılan meselelerde gazetelerde izahatlar yapardı.
Yeni Asya’nın Vizyonu
Risale-i Nur bir avuç aşiret görüşlerini savunmuyor. Risale-i Nur seksen milyon Türk Milletinin… Hatta iki milyara yakın İslam ümmetinin… Ve hatta yedi milyar insanlık âleminin girdiği medeniyet krizini çözecek fikirler, çareler ve çözümler sunuyor.
Risale-i Nur insanlığın umududur. Yeni Asya böyle bir vizyonla neşriyat yapıyor! Bu nedenle yükü ağır, işi zordur.
İlkeli ve İsabetli
Neşir hizmetini ihlâs ile, ahiret hesabına, Allah rızası için yapanlar, “amelinizde rıza-i İlahî olmalı!” beyanındaki uyarıya ve müjdeye ulaşırlar. Ve bu düsturun devamındaki şu cümleleri de temel neşir prensibi sayarlar:
“Eğer o razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer o kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok. O razı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktiza ederse, sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabul ettirir, onları da razı eder. Onun için, bu hizmette doğrudan doğruya yalnız Cenab-ı Hakk’ın rızasını esas maksad yapmak gerektir.”1
Böyle bir samimiyet ile her gün yayın hayatında bulunan Gazetemiz Yeni Asya’ya ilkeli ve isabetli yayınlarında başarılar diliyoruz.
Dipnot:
1- Lem’alar, s. 275.