"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cennet’e ağaç dikmeyi ihmal etmeyelim

Süleyman KÖSMENE
30 Temmuz 2018, Pazartesi
Yunus Aşık: “Tesbihatın velâyet-i Ahmediye’nin evradı olması ne demektir?”

Hz. İbrahim’den Selâm Var

Peygamber Efendimiz (asm) bir Mi’rac hatırasını şöyle naklediyor: “Mi’raca çıkarıldığım gece İbrahim’le (as) karşılaştım. Bana, ‘Ya Muhammed!’ dedi. ‘Benden ümmetine selâm söyle ve onlara bildir ki, Cennetin toprağı güzeldir, suyu tatlıdır! Cennette ağaçlarla dolu ovalar vardır. Bunların dikili ağaçları ‘Sübhânallahi velhamdülillâhi velâ ilâhe illallahü vallâhü ekber’dir. Bunu çok söylesinler.”1

Tesbihat namazın özüdür. Allah’ı zikretmek, noksanlıklardan yüce tutmak ve şükretmek kelimeleriyle özetleniyor. Otuz üçer defa tekrar edilen “Sübhanallah”, “Elhamdülillah”, “Allâhu ekber” ve “Lâ ilâhe illâllah” kelimeleri namazın çekirdekleri hükmündedir.2 Namazın içinde de yer alırlar.

Nitekim Resûlullah (asm) Efendimiz, “Bizim namazımız tesbîh, tekbir ve Kur’ân tilâvetinden ibarettir; onda dünya kelâmı konuşulmaz!” buyurmuştur.3

Velâyet-i Ahmediyenin Evradı

Namazdan sonra tesbîhat yapmak Sünnet-i Seniyyedir. Bediüzzaman’ın ifadesiyle tesbihat, velâyet-i Ahmediye’nin evradıdır.”4

Allah Resulü (asm) bir gün Sahabe-i Kirama buyurdu ki: “Ben size bir şey öğreteyim mi? Onun sayesinde sizi geçenlere yetişir, sizden sonrakileri de geçersiniz. Sizin yaptığınızı yapanların dışında hiç kimse sizden daha faziletli olmaz!” buyurmuştur. Ashab-ı Kiram (ra): “Buyurunuz ya Resulallah; öğretiniz!” deyince Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm):

“Her namazın ardından otuz üçer defa ‘Sübhânallah, Elhamdülillâh ve Allahuekber’ dersiniz. Sonra da ‘Lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke leh. Lehü’l-Mülkü ve lehü’l-Hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadir’ dersiniz; denizköpüğü kadar bile olsa günahlarınız bağışlanır!” buyurmuştur.5

Dolayısıyla velâyet-i Ahmediye’nin evradı olan bu kelimeleri namazı müteakip mutlaka tadat edelim.

Allah’a Nelerden Sığınıyoruz?

Sabah ve akşam namazlarından sonra kabir azabından, şeytan, nefis, dünya ve deccal şerrinden ve fitnesinden, riya, ucb, kibir gibi reziletlerden, sair fitnelerden ve Cehennem azabından Allah’a sığınıyoruz. Bu “istiâze” bölümü sünnettir.

Buna ilâveten zikir, salâvat ve duâlar sünnettir.

Cenâb-ı Hak’tan mağfiret ve merhamet istemek; bunu yalnızca nefsimiz için değil, üzerimizde hakkı bulunan hoca ve üstadlarımız için, anne ve babamız için, talebe arkadaşlarımız için ve bütün ehl-i iman için istemek sünnettir.

Peygamberimiz Hz. Muhammed (asm) için milyon kere salât u selâmda bulunmak; âl ve ashabına (ra) selâm ve tebrik göndermek ve bütün bunları yaparken sınırlı sayıları aşmak, sınırsızlık ve sonsuzluk belirten “ağaçların yaprakları kadar, denizlerin dalgaları adedince, yağmurların damlaları sayısınca” ifadeleri ile salât, selâm ve bereket duâmızı çoğaltmak Sünnet-i Seniyye’dendir.

Cennete girmeyi istemek Sünnet-i Seniyye’dendir.

Cennetten Bir Hazine

Tesbih ve zikirlerle ilgili Peygamber Efendimiz’in (asm) müjde dolu haberlerinden bir kaçı şöyledir:

* “Dünyada hiç kimse yoktur ki, ‘Lâ ilâhe illallahü vallahü ekber. Velâ havle velâ kuvvete illâ billâh’ desin de, denizin köpüğü kadar da olsa günahları kendisinden kaldırılmasın.”6

* Ebû Musa el-Eş’ârî (ra) anlatmıştır: Peygamber Efendimiz’le (asm) birlikte bir gazada idik. Döndüğümüz vakit Medine’yi gördüğümüzde Müslümanlar seslerini yükselterek tekbir getirmeye başladılar. Bunun üzerine Resûlullah (asm): “Sizin Rabb’iniz sağır değil! Hazır olmayan biri de değil! O sizin aranızda, develerinizin başları arasındadır. Yâ Abdullah bin Kays! Cennet hazinelerinden bir hazineyi sana öğreteyim mi? ‘Lâ havle velâ kuvvete illâ billah!’tır.”7

Bazen Cennet bağlarından birer ağaç, bazen Cennetten birer hazine, bazen de Şeytan ve şerli mahlûkata ve musîbetlere karşı birer siper hükmünde olan namaz tesbihatını ihmal etmeyelim.

GÜNÜN DUÂSI

Allah’ım! Dilimi tesbih eden, gözümü istiaze eden, kulağımı şükreden, elimi günahtan sakınan, ayağımı meşrû yola giden, midemi haram girmeyen, kanımı helâl ile yoğrulan uzuvlardan eyle! Bedenimi Cehenneminden koru, ruhumu rahmetinle işba eyle! Âmin.

***

Dipnotlar:

1- Tirmizî, Daavât: 59.

2- Bediüzzaman, Sözler, s. 45.

3- Nesâî, Kitabü’s-Sehiv: 20.

4- Kastamonu Lâhikası, s. 72-73.

5- Müslim, Mesâcid: 142.

6- Tirmizî, Daavât: 58.

7- Tirmizî, Daavât: 58.

Okunma Sayısı: 33576
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı