İzmir/Tire’den Celal Keseli: “Suffa Ashabı nedir? Kimler suffe ashabındandır? Bu zevatın sosyal statüleri ne olmuştur? Vali-kaymakam olmuşlar mıdır?”
İslam’ın Misafirleri
Suffe Ashabı dünyanın gelmiş geçmiş en kutlu camiasından biridir. Müderrisi doğrudan Resulullah Efendimiz’dir (asm). Müdebbirleri Sahabe-i Kiramdır, âlim sahabelerdir. Kitabı Kur’ân’dır. Gayeleri sadece ilim öğrenmek ve öğrendikleri ilmi yaşamaktır. Adedine ve isimlerine kadar Kur’ân kendilerine işaret etmiştir. 1
Eğitim yeri, Mescid-i Nebevî’nin arka kısmında bulunan etrafı açık, üstü hurma dallarıyla örtülmüş, çardaktan odacıklardır. Burada genellikle uzaktan gelen ve ailesi olmayan Müslümanlar barınırdı. Medine’den sırf ilim öğrenmek isteyenler de kalabilirdi. Bu kutlu zümreye ehl-i suffe denmiştir. 2 Maişetini ashaptan hali vakti yerinde olanlar ve Resulullah Efendimiz (asm) temin ederlerdi.
Kendisi de Ashâb-ı Suffe’den olan Ebû Hüreyre (ra) demiştir ki: “Ashab-ı Suffe, İslâm’ın misâfirleriydi. Onların ne sığınacak bir âileleri, ne malları, ne de bir kimseleri vardı. Bir sadâka geldiğinde Peygamber Efendimiz (asm) onlara gönderir, kendisi ondan hiçbir şey almazdı. Şâyet gelen bir hediye ise kendisi ondan bir parça alıp kalanını Ashâb-ı Suffe’ye gönderirdi. Böylece gelen hediyeyi onlarla paylaşırdı.” 3
Ashab-ı Suffe’de İlim
Ashab-ı Suffe, Resulullah’a (asm) en yakın bulunan ve Resulullah’ın (asm) meclisine en çok devam eden bahtiyar bir zümredir. Resulullah’ı (asm) her görmede in’ikas sırrıyla büyük feyizler alıyorlardı. İnkişaflarına sınır yoktu. Herhangi bir yere bir muallim gönderilmek istendiğinde, genellikle Ashab-ı Suffeden seçilirdi.
Muallimleri başta Peygamber Efendimiz’di (asm). Ashab-ı Kiramdan ise İbn-i Mesud, Muaz bin Cebel, Ubade bin Samit, Übey ibn-i Ka’b gibi genç ve âlim sahabelerdi. En çok hadis rivayet eden sahabe onların arasından çıkmıştı. Ebu Hüreyre (ra) bunlardandı.
Ebu Hüreyre (ra) çok hadis rivayet etmesini şöyle açıklamıştır: “İnsanlar, «Ebû Hüreyre çok hadîs naklediyor.» diye şaşırıyorlar... Muhacir kardeşlerimiz çarşıda, pazarda ticaretle; ensâr kardeşlerimiz tarlada, bahçede ziraatla meşgul iken, Ebû Hüreyre karın tokluğuna Allah Resûlü’nün (asm) yanında bulunuyor, onların şahit olmadığı nice şeylere şâhit oluyor, onların ezberleyemediklerini ezberliyordu.” 4
Başlıca Suffe Sahabeleri
Suffede kalanların sayısı sürekli değişkenli gösteriyordu. Ayı anda yetmiş sahabenin kaldığı, kalanların toplam sayıları 400’e ulaştığı ifade ediliyor. Bilahare içlerinden valilik, kaymakamlık, komutanlık gibi çeşitli görevler üstlenenler olmuştur. Ashab-ı Suffe’nin bazılarını tanıyalım:
Bilâl-i Habeşî: Habeş’lidir. Resulullah’ın (asm) müezzinidir. Çok ezaya katlandı. İslâm’a girişini gizlemedi. Mert ve cesur yüreklidir.
Selman-ı Farisî: Hak din aramak için İran’dan yola çıkarak Medine’ye kadar geldi. Medine’deyken hicret gerçekleşti, Resulullah (asm) ve Müslümanlar Medine’ye gelince Müslüman oldu. Resulullah’ın (asm), “Selman bizdendir.” İltifatına mazhar oldu. Medayin’e vali oldu.
Ebu Ubeyde bin Cerrah: Aşere-i Mübeşşeredendir. Yani sağlığında Cennet ile müjdelenmiştir. İslam’a ilk girenlerdendir. Komutanlık ve Şam valiliği yaptı.
Ammar bin Yasir: Babası ve annesi İslâm’ın ilk şehitlerindendir. Kahraman ve cesurdu. Sıffin Savaşı’nda 93 yaşında şehit düştü.
Abdullah bin Mesut: İslâm’a ilk girenlerdendir. Cesur yürekliydi. Aşere-i Mübeşşeredendir. Tefsir, hadis ve fıkıh ilminde üstündür. Kufe’ye kadı tayin edildi. Kufe’yi ilim şehri yaptı.
Habbab bin Eret: İslâm’a ilk girenlerdendir. Müslüman olduğunda Resulullah (asm) Zeyd bin Erkam’ın evinde bulunuyordu. Takvasıyla tanınmıştır.
Abdullah bin Ömer: Hazret-i Ömer’in (ra) oğludur. Tefsir, hadis ve fıkıh ilimlerinde üstündür. Babası Müslüman olunca çocuk yaşta Müslüman oldu. Eyüp Sultan Hazretleriyle İstanbul surları önündeki İstanbul kuşatmasına katıldı.
Ebu Derda: Kur’ân, hadis ve fıkıh ilimlerinde üstündü. Hicretin 2. Yılında Müslüman oldu. Kendini zühd ve ibadete verdi. Uhud’dan itibaren bütün gazalara katıldı ve büyük şecaat gösterdi.
Rabbim burada adı zükrolunan ve zikrolunmayan bütün Ashab-ı Suffadan razı olsun. Şefaatlerinden mahrum bırakmasın. Âmin.
Dipnotlar:
1- Barla Lâhikası, s. 313.
2- İbn-i Sa’d, 1/255. 3- Buhârî, Rikâk, 17. 4- Buhârî, İlim, 42.