Tarihçe-i Hayat - page 440

vilâyete götürmüfllerdir. Hatta kendi aralar›nda “Nur
postac›lar›” meydana getirmifllerdir. Bütün ruh u canla-
r›yla gönüllü olan bu Nur postac›lar›, bu hizmetin en
kudsî bir vazife oldu¤una inanm›fllard›r. Gayet ehemmi-
yetli ve hakikatli oldu¤u kadar gayet güzel olan ve Risa-
le-i Nur’un “Lâhika Mektuplar›” ismini alan bu mektup-
lar, Nur Talebelerinin ruhî birçok ihtiyaçlar›n› tatmin et-
mifltir; hem Risale-i Nur talebelerine Kur’ân ve iman hiz-
metinde birer rehber hükmüne geçmifl, hem ‹slâmiyet
düflmanlar›n›n bütün bütün yalan ve uydurma propagan-
dalar›na aldanmamak ve intibah vermek hususunda
uyand›r›c› bir tesir husule getirmifltir. Ve bu suretle de,
dinsizli¤in o muvakkat flaflaal› saltanat› devrinde —çok
kimselerin ümitsizli¤e ve atalete düflürüldü¤ü o karanl›k
günlerde— kalplere inflirah ve sürur vermifl ve iman hiz-
meti için faaliyet aflk›n› yerlefltirmifltir. Ve böylece
mü’minleri yeisten kurtar›p, ‹slâmiyetin, Risale-i Nur’la
istikbaldeki parlak zaferlerine iflaretler edip müjdeler ver-
mifltir.
Evet, o nuranî Lâhika Mektuplar› ki; ruhlar›, kalpleri
cezp ve fetheden, ak›llar› teshir eden hakikatlerle dolu-
dur. Bu Lâhika Mektuplar›ndan baz›lar› ileride yeri gel-
dikçe derç edilecektir. Hazret-i Üstad›n Kastamonu’daki
hayat›na dair malûmat›, Kastamonu’dan yazd›¤› mek-
tuplar›n bir k›sm›ndan baz› parçalar almakla ve oradaki
halis ve sad›k Nur Talebelerinin mektuplar›ndan birkaç
mektubunu bu Tarihçeye idhal etmek suretiyle takdim
ediyoruz. Afla¤›da yaz›lan mektuplar befl yüz sahifeden
atalet:
tembellik, iflsizlik, hare-
ketsizlik, durgunluk, bofl durma,
çal›flmama.
cezp:
kendine do¤ru çekme, çe-
kilme.
dair:
belli bir fley hakk›nda olan,
alâkal›, müteallik, ait, ilgili.
derc:
sokma, aras›na s›k›flt›rma.
devir:
dönem.
ehemmiyet:
k›ymet, de¤er,
önem.
faaliyet:
durmadan çok çal›flma,
hareket, gayret.
feth:
açma.
gayet:
çok, fazla, son derece.
hakikat:
gerçek, as›l, esas.
halis:
samimi, gerçek.
hatta:
manaya kuvvet vermek
için “üstelik, fazla olarak, bundan
baflka, kadar, bile, dahi, hem
de...” manalar›nda, cümle baflla-
r›nda kullan›lan edatt›r.
husûl:
has›l olma, meydana gel-
me, peydâ olma.
husus:
mevzu, konu.
hükmüne:
yerine.
idhal:
dahil etme, içine alma, sok-
ma.
iman:
inanma, inanç, itikat, tas-
dik.
inflirah:
sevinme, gö¤sün aç›l›p
sevinç ve huzura kavuflturulmas›,
ferahlama, rahatlama, iç aç›lmas›.
intibah:
uyanma, uyan›fl.
istikbal:
gelecek, gelecek zaman,
ati.
kudsî:
mukaddes, kutlu, muaz-
zez, aziz.
malûmat:
bilgi.
muvakkat:
belirli bir zamana
mahsus, vakitli, süresiz, geçici.
müjde:
sevindirici haber, iyi ha-
ber, mufltu, beflaret.
mü'min:
iman eden, inanan.
440 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
K
ASTAMONU
H
AYATI
nuranî:
nurlu, ›fl›kl›, parlak,
münevver.
propaganda:
bir inanç, dü-
flünce, doktrin v.b. ni baflkala-
r›na tan›tmak, benimsetmek
amac›n› güden ve çeflitli vas›-
talarla yap›lan faaliyet.
rehber:
yol gösteren, k›lavuz,
delil.
ruh u cân:
ruh ve can.
ruh:
insan ve hayvanlardaki
dirilik kayna¤›, hayat›n teme-
li ve sebebi olan gayr-i maddî
cevher, manevî varl›k.
ruhî:
ruha ait, ruhla ilgili.
sad›k:
sadakatli, dostlu¤u ve
ba¤l›l›¤› içten olan.
sahife:
sayfa.
saltanat:
sultanl›k, padiflahl›k,
hükümdarl›k.
suret:
biçim, flekil, tarz.
sürur:
sevinç, mutluluk, nefle.
flaflaa:
gösterifl, debdebe,
tantana.
takdim:
arz etme, sunma.
talebe:
ö¤renciler, tahsil gö-
renler.
tatmin:
doyma, insan kalbi-
nin manevî olarak doymas›,
ruhun manevî besinlerle bes-
lenerek huzur ve sükûnete
ermesi, mutmain olmas›.
teshir:
cezbetme, kendine
ba¤lama.
tesir:
etki.
vazife:
ahlâk veya ifl icab› ya-
p›lmas› gereken ifl, görev.
vilayet:
il.
yeis:
ümitsizlik.
zafer:
muvaffak olma, mak-
sada erme, baflarma, baflar›.
1...,430,431,432,433,434,435,436,437,438,439 441,442,443,444,445,446,447,448,449,450,...1390
Powered by FlippingBook