hesabna geçer, hiç medar- fahir ve gurur olamaz; belki
medar- hamd ve flükrandr.
YEDNC SEBEP
:
Nev-i insann yüzde sekseni ehl-i tah-
kik de¤ildir ki, hakikate nüfuz etsin ve hakikati hakikat
tanyp kabul etsin. Belki, surete, hüsn-i zanna binaen,
makbul ve mutemet insanlardan iflittikleri mesaili takli-
den kabul ederler. Hatta, kuvvetli bir hakikati zayf bir
adamn elinde zayf görür ve kymetsiz bir meseleyi ky-
mettar bir adamn elinde görse, kymettar telâkki eder.
flte, ona binaen, benim gibi zayf ve kymetsiz bir bî-
çarenin elindeki hakaik- imaniye ve Kurâniyenin ky-
metini, ekser nâsn nokta-i nazarnda düflürmemek için,
bilmecburiye ilân ediyorum ki, ihtiyarmz ve haberimiz
olmadan, Birisi bizi istihdam ediyor; biz bilmeyerek bizi
mühim ifllerde çalfltryor. Delilimiz de fludur ki
:
fiuuru-
muz ve ihtiyarmzdan hariç bir ksm inayata ve teshilâ-
ta mazhar oluyoruz. Öyle ise, o inayetleri ba¤rarak ilân
etmeye mecburuz.
flte geçmifl Yedi Esbaba binaen, küllî birkaç inayet-i
Rabbaniyeye iflaret edece¤iz.
Birinci flaret
Yirmi Sekizinci Mektubun Sekizinci Meselesinin Birin-
ci Nüktesinde beyan edilmifltir ki, tevafukattr.
beyan:
anlatma, açk söyleme,
bildirme, izah.
bîçare:
çaresiz, zavall, flaflkn.
bilmecburiye:
mecburiyetle,
mecbur kalarak, mecburen, zo-
runlu olarak.
binaen:
den dolay, -den ötürü, -
için, -dayanarak, yaplarak, bu se-
bepten.
delil:
flahit, belge, tank.
ehl-i tahkik:
gerçe¤i arafltranlar,
gerçe¤in peflinden gidenler.
ekser:
pek çok, ço¤unluk.
elbette:
kesinlikle, mutlaka, flüp-
hesiz.
hakikat:
gerçek, hayalî olmayan,
görülen, mevcut olan, bir fleyin
asl ve esas.
hariç:
dflta braklmak üzere.
hatta:
manaya kuvvet vermek
için üstelik, fazla olarak, bundan
baflka, kadar, bile, dahi, hem
de... manalarnda, cümle baflla-
rnda kullanlan edattr.
hüsn-i zan:
bir kimsenin veya bir
hadisenin iyili¤i hakkndaki vicda-
nî ve iyi kanaat.
ihtiyar:
seçme, tercih, irade.
ilân:
meydana çkarma, belli et-
me, yayma, duyurma, bildirme.
inayat:
lütuflar, ihsanlar, iyilikler,
yardmlar.
inayet-i Rabbanîye:
Allahn
mahlûkatn terbiye, tedbir ve ida-
resinde onlara yapmfl oldu¤u lü-
tuflar, himayeler, yardmlar.
istihdam:
bir hizmette kullanma,
308 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
B
ARLA
H
AYATI
hizmete alma, hizmet ettir-
me, bir iflte çalfltrma, çalfltr-
ma.
kymet:
de¤er.
kymettar:
kymetli, de¤erli,
pahal.
makbul:
kabul edilmifl olan,
alnan, reddedilmeyen.
mazhar:
nail olma, flereflen-
me, kavuflma; nail olmufl,
eriflmifl, kavuflmufl.
mecbur:
icbar edilmifl, zorla
bir ifle giriflmifl, bir ifli yapmak
zorunda kalmfl.
mesail:
meseleler.
mesele:
ehemmiyetli, önemli
ifl.
mutemed:
kendine güveni-
len, itimat edilen, güvenilir,
emin kimse.
mühim:
önemli, ehemmiyet-
li.
nâs:
insanlar, topluluk, halk,
herkes.
nevi insan:
insan çeflidi, in-
san cinsi, insano¤lu.
nokta-i nazar:
görüfl açs,
bakfl açs; görüfl, fikir.
nüfuz:
geçme, ulaflma.
suret:
biçim, görünüfl, klk,
kyafet.
fluur:
bir fleyi anlama, tanma
ve kavrama gücü; anlayfl, id-
rak.
takliden:
taklit ederek, taklit
olarak, benzerini yaparak.
telâkki:
kabul etme, alma.
teshilât:
kolaylafltrmalar.
tevafukat:
tevafuklar, uy-
gunluklar, raslantlar, birbirine
uygun gelifller.