Tarihçe-i Hayat - page 305

TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 305
B
ARLA
H
AYATI
çürütmek âdetleridir; elbette sema-i Kur’ân’›n y›ld›zlar›y-
la ba¤lanan risaleler, benim gibi çok itirazata ve tenkida-
ta medar olabilen ve sukut edebilen çürük bir direk ile
ba¤lanmamal›. Hem madem örf-i nasta, bir eserdeki
mezâyâ, o eserin mastar› ve menba› zannettikleri müel-
lifin etvar›nda aran›l›yor ve bu örfe göre, o hakaik-› âli-
yeyi ve o cevahir-i galiyeyi kendim gibi bir müflise ve on-
lar›n binde birini kendinde gösteremeyen flahsiyetime
mal etmek hakikate karfl› büyük bir haks›zl›k oldu¤u için,
risaleler kendi mal›m de¤il, Kur
’
ân
’
›n mal› olarak,
Kur
’
ân
’
›n reflahat-› meziyyat›na mazhar olduklar›n› izhar
etmeye mecburum
.
Evet, lezzetli üzüm salk›mlar›n›n hasiyetleri kuru çubu-
¤unda aran›lmaz. ‹flte ben de öyle bir kuru çubuk hük-
mündeyim.
DÖRDÜNCÜ SEBEP
:
Bazen tevazu küfran-› nimeti is-
tilzam ediyor, belki küfran-› nimet olur. Bazen de tahdis-i
nimet iftihar olur. ‹kisi de zarard›r. Bunun çare-i yegâne-
si ki, ne küfran-› nimet ç›ks›n, ne de iftihar olsun- mezi-
yet ve kemalâtlar› ikrar edip, fakat temellük etmeyerek,
Mün
’
im-i Hakikî
’
nin eser-i in
’
am› olarak göstermektir.
Meselâ, nas›l ki murassa ve müzeyyen bir elbise-i fahi-
reyi biri sana giydirse ve onunla çok güzelleflsen; halk sa-
na dese
:
“Maflaallah çok güzelsin, çok güzellefltin.”
E¤er sen tevazukârâne desen
:
“Hâflâ! Ben neyim?
Hiç! Bu nedir, nerede güzellik?” O vakit küfran-› nimet
lük.
mastar:
kaynak, temel.
maflaallah:
Allah nazardan sakla-
s›n, ne güzel, Allah korusun.
mazhar:
nail olma, flereflenme,
kavuflma; nail olmufl, eriflmifl, ka-
vuflmufl.
mecbur:
icbar edilmifl, zorla bir
ifle giriflmifl, bir ifli yapmak zorun-
da kalm›fl.
medar:
dayanak noktas›, sebep,
vesile.
menba:
kaynak, her hangi bir fle-
yin ç›kt›¤› yer.
meselâ:
misal olarak, flunun gibi,
söz gelifli, faraza.
mezâyâ:
meziyetler, üstünlük
vas›flar›.
meziyet:
bir kifliyi baflkalar›ndan
ay›ran veya yücelten vas›f, üstün-
lük vasf›, de¤erlilik, yüksek ka-
rekter, fazilet.
murassâ:
k›ymetli tafllarla, mü-
cevherlerle, s›rmalarla süslenmifl,
cevherle bezenmifl, mücevherli.
müflis:
iflâs etmifl, her fleyini kay-
betmifl, mal›n›-mülkünü kaybet-
mifl, var›n›-yo¤unu elinden ç›kar-
m›fl.
Mün’im-i Hakikî:
nimetin, sebep-
lerin arkas›ndaki gerçek sahibi,
yedirip içiren ve r›z›kland›ran›n tâ
kendisi olan Allah.
müzeyyen:
ziynetlendirilmifl,
süslenmifl, süslü, bezenmifl, do-
nanm›fl.
örf-i nâs:
insanlar›n örfü; insanlar
aras›nda kabul görmüfl, al›flkanl›k
hâline gelmifl hâller, gelenekler,
an’aneler.
reflahat-› meziyyat:
meziyetlerin
damlalar›, s›z›nt›lar›, serpintileri.
sema-y› Kur’ân:
Kur’ân’›n sema-
s›.
tahdîs-i nimet:
‹lâhî nimeti flük-
rederek anlatma, Cenab-› Hakka
karfl› flükrünü eda etme ve teflek-
kür etme maksad›yla nail oldu¤u
nimeti anma, onunla sevincini ve
flükrünü bildirme, verilen nimeti
izhar etme.
temellük:
sahiplenme, kendine
mâl etme, mülk edinme, sahip ol-
ma.
tenkîdât:
tenkidler, elefltiriler.
tevazu:
alçak gönüllülük, kibirsiz-
lik, bir kimsenin baflkalar›n› ken-
dinden küçük görmemesi, onlara
sayg› ve sevgi göstermesi, müte-
vazilik.
tevazukârane:
alçak gönüllü ola-
na yak›fl›r flekilde, alçak gönüllü-
lükle.
zan:
zannetme, sanma, kesin ola-
rak bilmeksizin kuvvetli ihtimalle
hükmetme.
âdet:
görenek, usul, al›flkan-
l›k.
bazen:
zaman zaman, ara s›-
ra, her zaman de¤il.
cevahir-i galiye:
yüksek de-
receli, k›ymetli cevherler.
çare-i yegâne:
tek çare, tek
ç›kar yol.
elbette:
kesinlikle, mutlaka,
flüphesiz.
elbise-i fahire:
k›ymetli, de-
¤erli elbise.
eser-i in’am:
iyilik eseri, veri-
len nimetin eseri.
etvar:
hâl ve hareketler, ifller,
tarzlar, tav›rlar.
hakaik-› âliye:
yüce gerçek-
ler, ulu hakikatler.
hakikat:
gerçek, hayalî olma-
yan, görülen, mevcut olan, bir
fleyin asl› ve esas›.
halk:
topluluk, insan toplulu-
¤u, insanlar.
hasiyet:
hususî fayda.
hâflâ:
asla, katiyen, hiç bir va-
kit.
iftihar:
övünme, kendi yapt›-
¤› ifllerden övgüyle söz etme,
koltuk kabartma.
ikrar:
tasdik ve kabul etme,
do¤rulama.
istilzam:
gerektirme.
itirazat:
itirazlar.
izhar:
gösterme, belirtme.
kemalât:
faziletler, iyilikler,
kemaller, olgunluklar, mü-
kemmellikler.
küfran-› nimet:
nimete karfl›
nankörlük etme, Cenab-›
Hakk›n ihsan etti¤i nimetleri
bilmemek, hürmetsizlikte bu-
lunmak, nimetlere flükürsüz-
1...,295,296,297,298,299,300,301,302,303,304 306,307,308,309,310,311,312,313,314,315,...1390
Powered by FlippingBook