Yirmi Altnc Lemann Altnc Ricas
Bir zaman, elîm bir esaretimde, insanlardan tevahhufl
edip Barla Yaylasnda, Çam Da¤nn tepesinde yalnz
kaldm. Yalnzlkta bir nur aryordum. Bir gece, o yüksek
tepenin baflndaki yüksek bir çam a¤acnn üstündeki üs-
tü açk odackta idim. Üç dört gurbeti birbiri içinde ihti-
yarlk bana ihtar etti. Altnc Mektupta izah edildi¤i gibi,
o gece, ssz, sessiz, yalnz, a¤açlarn hflrtlarndan ve
hemhemelerinden gelen hazin bir seda, bir ses, rikkati-
me, ihtiyarl¤ma, gurbetime ziyade dokundu. htiyarlk
bana ihtar etti ki
:
Gündüz nasl flu siyah bir kabre tebed-
dül etti, dünya siyah kefenini giydi; öyle de, senin ömrü-
nün gündüzü de geceye ve dünya gündüzü de berzah ge-
cesine ve hayatn yaz dahi ölümün kfl gecesine inklâp
edece¤ini kalbimin kula¤na söyledi. Nefsim bilmecburi-
ye dedi
:
Evet, ben vatanmdan garip oldu¤um gibi, bu elli sene
zarfndaki ömrümde zeval bulan sevdiklerimden ayr düfl-
tü¤ümden ve arkalarnda onlara a¤layarak kald¤mdan,
bu, vatan gurbetinden daha ziyade hazin ve elîm bir gur-
bettir. Ve bu gece ve da¤n garibâne vaziyetindeki hazin
gurbetten daha ziyade hazin ve elîm bir gurbete yaknla-
flyorum ki, bütün dünyadan birden müfarakat zaman
yaknlaflt¤n ihtiyarlk bana haber veriyor.
TARHÇE- HAYATI
| 297
B
ARLA
H
AYATI
kefen.
müfarakat:
uzaklaflma, ayrlma,
ayrlk.
nefis:
hayat, ruh, can.
nur:
aydnlk, parlt, parlaklk, zi-
ya, flk, flule.
ömür:
ömür, yaflama, yaflayfl,
hayat.
rikkat:
merhamet, acma, baflka-
larnn düfltü¤ü durumdan dolay
müteessir olma hasleti.
sada:
ses, seda.
tebeddül:
baflkalaflma, de¤iflme,
baflka hale getirme, baflka flekil
alma.
tevahhufl:
yalnzlaflma, vahflilefl-
me, yabanclaflma.
vatan:
bir kimsenin do¤up büyü-
dü¤ü yer, üzerinde yaflanlan ül-
ke, yurt.
vaziyet:
bir kimse veya fleyin du-
rumu, hâli.
zeval:
ölme, ölüm.
ziyade:
çok, fazla, artk.
berzah:
ruhlarn kyamete
kadar bekleyece¤i, dünya ile
ahiret arasndaki yer.
bilmecburiye:
mecburiyetle,
mecbur kalarak, mecburen,
zorunlu olarak.
Çam Da¤:
Ispartann Barla il-
çesinin birkaç saatlik yaknn-
da bulunan da¤n ad. Bediüz-
zaman Said Nursînin Barlada
kald¤ yllarda u¤rak yerlerin-
dendir.
elîm:
çok dert ve keder ve-
ren, çok ac verici, ackl.
esaret:
esirlik, harp esirli¤i,
tutsaklk.
garibane:
garipçesine, garip
gibi, garibe yakflr flekilde.
garip:
gurbette, kendi mem-
leketinin dflnda bulunan, ya-
banc.
gurbet:
gariplik, yabanclk.
hazîn:
hüzünlü, ackl.
hemheme:
rüzgârn esmesi
ile a¤aç yapraklarndan çkan
sesler.
ihtar:
hatrlatma, bir konuda
hatrlatma yapma.
ihtiyar:
yafllanmfl kimse,
yafll.
inklâp:
bir hâlden di¤er hâle
geçme, hâl de¤ifltirme, de¤i-
flim, dönüflüm.
izah:
açkça ortaya koyma,
açklama yapma, bir konuyu
ayrntlaryla ortaya koyma,
eksiksiz anlatma.
kabir:
ölüleri defnetmek için
kazlan çukur, mezar, sin,
merkad. büyük, ulu.
kefen:
gömülmeden önce
ölünün sarld¤ beyaz bez,