kaldrmak, mahiyet-i befleriyenin tebdiliyle, akln söndü-
rülmesiyle, kalbin öldürülmesiyle, ruhun mahvedilmesiy-
le olabilir. Evet, flu hürriyet perdesi altnda müthifl bir is-
tibdad taflyan flu asrn gaddar yüzüne çarplmaya lâyk
iken ve Hâlbuki o tokada müstahak olmayan gayet mü-
him bir zatn yanlfl olarak yüzüne savrulan kâmilâne flu
sözün,
Ne mümkün zulm ile, bîdâd ile imha-i hürriyet?
Çalfl, idraki kaldr, muktedirsen âdemiyetten!
sözünün yerine, bu asrn yüzüne çarpmak için ben de
derim
:
Ne mümkün zulm ile, bîdâd ile imha-i hakikat?
Çalfl, kalbi kaldr, muktedirsen âdemiyetten!
Veyahut,
Ne mümkün zulm ile, bîdâd ile imha-i fazilet?
Çalfl, vicdan kaldr, muktedirsen âdemiyetten!
Evet, imanl fazilet, medar- tahakküm olmad¤ gibi,
sebeb-i istibdat da olamaz. Tahakküm ve tagallüp etmek
faziletsizliktir. Ve bilhassa ehl-i faziletin en mühim mefl-
rebi, acz ve fakr ve tevazu ile hayat- içtimaiye-i befleri-
yeye karflmak tarzndadr. Lillâhilhamd, bu meflrep üs-
tünde hayatmz gitmifl ve gidiyor. Ben kendimde fazilet
var diye fahir suretinde dava etmiyorum. Fakat nimet-i
lâhiyeyi tahdis suretinde flükretmek niyetiyle diyorum ki
:
Cenab- Hak, fazl ve keremiyle, ulûm-i imaniye ve
Kurâniyeye çalflmak ve fehmetmek faziletini ihsan
acz:
zayflk, güçsüzlük.
ademiyat:
insaniyet, insanlk,
adamlk.
bîdâd:
zulüm, iflkence.
bilhassa:
her fleyden önce, baflta,
hele, en çok, hususen, hususî ola-
rak, özellikle, mahsus.
ehl-i fazilet:
güzel huylu, üstün
ahlâkl, fazilet sahibi, erdemli
olanlar.
fahr:
övünme, böbürlenme, bü-
yüklenme, fleref, onur, kvanç.
fakr:
fakirlik, yoksulluk, muhtaç-
lk, zü¤ürtlük.
fazilet:
kifliyi ahlakl, iyi hareket
etmeye yönelten manevi kuvvet,
erdem.
fazl:
alicenaplk, ihsan, cömertlik.
fehmetmek:
anlamak, kavra-
mak, idrak etmek.
gaddar:
çok fazla gadreden, zu-
lüm, hakszlk, merhametsizlik
eden.
gayet:
çok, fazla, son derece.
hâlbuki:
hakikat ve do¤rusu flu-
dur ki, öyle iken, oysa ki, hakikat
flu ki.
hayat- içtimaiye-i befleriye:
in-
sanlara ait olan sosyal hayat.
hürriyet:
iradenin ve seçme ka-
biliyetinin serbestçe kullanlmas.
idrak:
anlayfl, akl erdirme, anla-
ma, kavrama kabiliyeti.
ihsan:
iyilik etme, güzel davran-
ma, ba¤fllama, ikram etme, lütuf,
ba¤fl, yardm.
imha-y fazilet:
faziletin yok edil-
mesi; kifliyi, ahlâkl, iyi yönde ha-
reket etmeye sevk eden manevî
kuvvetin yok edilmesi.
imha-y hakikat:
hakikatin imha-
s, gerçe¤in ortadan kaldrlmas.
imha-y hürriyet:
özgürlük ve
serbestiyetin ortadan kaldrlma-
s, hürriyetin yok edilmesi.
istibdat:
hak ve hukuku tanma-
ma, keyfî uygulama, zulüm ve ta-
hakküm.
kâmilane:
kâmil bir flekilde, ol-
gunluk ve mükemmellik içinde.
kerem:
cömertlik, lütuf, ihsan,
ba¤fl; bu vasflara sahiplikten do-
¤an yardm severlik, hayr ve gü-
zel ifller.
lâyk:
uygun, yakflr, münasip.
lillâhilhamd:
ne kadar hamd ve
flükürler varsa ve olmuflsa, cüm-
lesi Allaha mahsustur, Ona gider,
Ona aittir.
mahiyet-i befleriye:
insanl¤n
mahiyeti, özelli¤i, vazifesi.
mahv:
yok, etme, ortadan kaldr-
ma, harap etme, periflan etme.
medar- tahakküm:
zorbalk se-
bebi, tahakküm vesilesi.
meflrep:
gidifl, hareket tarz, tavr,
288 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
B
ARLA
H
AYATI
tutum, meslek.
muktedir:
iktidarl, gücü ye-
ten, güçlü, kuvvetli, ifl becere-
bilen.
müstahak:
hak eden, hak et-
mifl.
nimet-i lâhîye:
Allahn ni-
meti, Allahn lütfu, Allahn
ihsan, Allahn bahfletti¤i her
türlü rzk.
niyet:
maksat, meram.
sebeb-i istibdat:
bask, zorla-
ma nedeni.
suret:
biçim, görünüfl, klk,
kyafet.
flükür:
görülen bir iyili¤e kar-
fllk hoflnutluk, memnunluk
ve minnettarlk ifade etme,
teflekkür.
tagallüb:
zorbalk, zorla hü-
küm sürme.
tahakküm:
zorbalk etme,
zorla hükmetme, hükmü alt-
na alma.
tahdis:
nimete karfl flükret-
me.
tebdil:
de¤ifltirme, döndür-
me, dönüfltürme, baflka bir
hâle getirme.
tevazu:
alçak gönüllülük, ki-
birsizlik, bir kimsenin baflka-
larn kendinden küçük gör-
memesi, onlara sayg ve sev-
gi göstermesi, mütevazilik.
vicdan:
iyiyi kötüden, hayr
flerden ayrt etmeye yardmc
olan ahlâkî duygu.
zat:
kifli, flahs, fert.
zulüm:
ifli yerli yerince yap-
mama, hak eden kimseye
hakkn vermeme, adalete
aykr davranma, adaletsizlik.