münacat-ı ekber olan
El-Cevşenü’l-Kebir
namındaki
doksan dokuz ukdede bin bir esma ile bin bir bürhana
işaret ederek bu ayeti tefsir ve rabbini tarif etmiştir. o
ukdelerden birisi şudur:
o
¬n
©p
fÉn
°U n
h m
Ar
Àn
T p
q
?o
c
n
¬'
`dp
G BÉ`n
j @ o
?n
ôp
N'
G n
h m
Ar
Àn
T p
q
?o
c
n
?s
hn
G BÉn
j
o
¬n
µ«/
?n
e n
h m
Ar
Àn
T p
q
?o
c
n
ôp
WÉn
a Én
j @ o
¬n
?p
dÉn
N n
h m
Ar
Àn
T p
q
?o
c
n
¥p
RGn
Q Én
j
o
?n
ó«/
©o
e n
h m
Ar
Àn
T p
q
?o
c
n
Çp
ór
Ño
e Én
j @ o
¬n
£p
°SÉn
H n
h m
Ar
Àn
T p
q
?o
c
¢n
†p
HÉn
b Én
j
o
?n
ôu
Hn
óo
e n
h m
Ar
Àn
T p
q
?o
c
n
»u
Hn
ôo
e Én
j @ o
?n
Qu
ón
?o
e n
h m
Ar
Àn
T p
q
?o
c
n
Öu
Ñ°n
ùo
e Én
j
o
¬n
à«/
ªo
e n
h m
Ar
Àn
T p
q
?o
c
n
»p
«r
ëo
e Én
j @ o
¬n
`du
ƒn
ëo
e n
h m
Ar
Àn
T p
q
?o
c
n
Qu
ƒn
µo
e Én
j
(1)
|
93
}
p
QÉ s
ædG n
øp
e Én
æu
én
f o
¿Én
en
’r
G o
¿Én
en
’r
G n
âr
fn
G s
’p
G n
¬'
dp
G n
B’ Én
j n
?n
fÉn
ër
Ñ°o
S
İşte bu numune gösteriyor ki, peygamber Aleyhissalâtü
Vesselâm marifetullahta, vahdaniyetin ispatında öyle bir
mertebededir, hiç kimse yetişemez ve o vadide imam-ı
mutlak odur. Herkes onun arkasında o hazineye gidebilir.
Malûmdur ki, mükemmel marifetler, ilimler, sanatlar
efkârın telâhukuyla ve fikirlerin terakkubuyla birbirine ilti-
hak ederek, birbirinin eserini tekmil ede ede, tâ mükem-
mel bir suret alınır. Bunun içindir ki, şeşhane tüfengini icat
eden usta, şimdi bir mitralyözün ustasından daha ziyade
hünerlidir.
Hâlbuki, dikkatle
Cevşenü’l-Kebir
münacatını kalbin
kulağıyla, hayalen huzur-i saadette bulunmasıyla, resul-i
ümmîden (aleyhissalâtü vesselâm) dinleyen adam anlar ve
aleyhissalâtü vesselâm:
salât ve
selâm onun üzerine olsun.
bürhan:
delil.
efkâr:
fikirler, düşünceler.
esma:
Cenab-ı Hakkın isimleri.
eşya:
şeyler, nesneler.
Fatır-ı Zülkemal:
sonsuz kemal
sahibi ve her şeyi yoktan yaratan
Allah.
Hafîz-i Zülcelâl:
sonsuz haşmet,
yücelik sahibi ve her şeyi koruyup
saklayan Allah.
Hafîz-i Zülkemal:
sonsuz kemal
sahibi ve her şeyi koruyup sakla-
yan Allah.
Hayy-ı Kayyum:
her şeyi ayakta
tutan ve her şeye hayat veren
sonsuz hayat sahibi Allah.
münezzeh: temiz, arî, uzak olma.
mukaddes: yüce ve kudsî olma.
imdat etmek: yardımcı olmak.
huzur-i saadet:
mutluluğa erme.
hüner:
maharet, beceri.
icat:
bulma, ortaya çıkarma.
iltihak:
katılma.
imam-ı mutlak:
kesin önder, reh-
ber.
Kadîr-i Zülcelâl:
sonsuz haşmet,
yücelik sahibi ve her şeye gücü
yeten sonsuz kudret sahibi Allah.
malûm:
bilinen.
marifet:
bilgi, tecrübe, birikim.
marifetullah:
Allah’ı tanıma, bil-
me.
mertebe:
seviye, derece.
mitralyöz:
çok namlulu makineli
tüfek.
münacat:
yakarış, dua.
münacat-ı ekber:
en büyük dua.
münasip:
uygun, uyumlu.
nam:
isim, ad.
numune:
örnek.
rab:
varlıkları besleyen, büyüten,
terbiye eden, sevk ve idare eden.
resul-i Ümmî:
okuma-yazma bil-
meyen Peygamberimiz Hazret-i
Muhammed (
ASM
)
Sâni-i Zülcelâl:
sonsuz haşmet,
yücelik sahibi ve her şeyi sanatlı
yapan Allah.
Sâni-i Zülcemal:
bütün güzelliklerin
sahibi sonsuz güzel olan ve her
şeyi sanatlı yapan Allah.
suret:
şekil, biçim, görünüş.
şeşhane tüfengi:
yivli tüfek.
tefsir:
yorum, açıklama.
tekmil etme:
olgunlaştırma.
telâhuk:
katılım, iltihak etme.
terakkup:
birikim, birikme.
ukde:
nokta, düğüm, bağ.
vadi:
geniş kanal, saha, alan.
vahdaniyet:
Allah’ın birliği, tek
oluşu.
ziyade:
fazla, çok.
1.
Ey canlı ve cansız bütün eşya ve varlıkların başlangıcını ve sonunu bilen ve programlayan
Evvel ve Ahir olan Hafîz-i Zülkemal! Ey her şeyi yoktan var eden ve son derece sanatlı yapan
Sâni-i Zülcemal!
Ey her şeyin rızkını kendilerine lâyık ve münasip bir şekilde veren Hâlık-ı Zülcelâl! • Ey
her şeyi en güzel şekilde yaratan ve mükemmel bir şekilde sevk ve idare eden Sultan!
Ey her şeyi sonsuz bir mîzan ve intizam ile daraltıp genişleten Hâlık-ı Zülkemal! • Ey her
şeyi ilk yaratan ve öldükten sonra tekrar iade eden Hafiz-i Zülcelâl!
Ey her şeyi sebepleriyle birlikte mükemmel bir program ve ölçü ile yaratan Fatır-ı
Zülkemal! • Ey şeyi en güzel şekilde terbiye ve idare eden Kadîr-i Zülcelâl!
Ey her şeyi en uygun şekilde döndüren ve kendine münasip bir şekle dönüştüren Sâni-i
Zülcelal! • Ey her şeye en güzel hayatı verdiği gibi, muhafaza etmek üzere o hayatı alan
Hayy-ı Kayyum!
Sen her türlü aczden, şerikten, kusurdan münezzeh ve mukaddessin. Senden başka ilâh
yok ki bize imdat etsin. El-aman! El-aman! Bizi azap ateşinden ve cehennemden kurtar.
MÜNACAT
| 72 |
Ü
çÜncÜ
Ş
ua
Şualar