Münacat
Bu risale-i Münacat, hem vücub-i vücut, hem vahdet, hem
ehadiyet, hem haşmet-i rububiyet, hem azamet-i kudret,
hem vüs’at-i rahmet, hem umumiyet-i hâkimiyet, hem
ihata-i ilim, hem şümul-i hikmet gibi en mühim esasat-ı
imaniyeyi harika bir icaz içinde fevkalâde bir kat’iyet ve
halisiyet ve yakiniyet ile ispat eder. Haşre işaratı ve bil-
hassa ahirdeki şiddetli işaratı çok kuvvetlidir.
(1)
W
@ o
º«/
Ms
ôdG o
ø'
ªr
Ms
ôdG n
ƒo
g s
’p
G n
¬'
`dp
G n
B ’ l
óp
MGn
h l
¬'
`dp
G r
ºo
µ
o
¡'
`dp
Gn
h
p
QÉn
¡ s
ædGn
h p
?r
«s
?dG p
±n
Óp
àr
NGn
h ¢p
Vr
Qn
’r
Gn
h p
äGn
ƒ'
ª° s
ùdG p
?r
?n
N /
‘ s
¿p
G
*G n
?n
õr
fn
G BÉ n
en
h ¢n
SÉ s
ædG o
™n
Ør
æn
j Én
ªp
H p
ôr
ë n
Ñr
dG p
‘ … /
ôr
én
J » /
às
dG p
?r
?o
Ør
dGn
h
r
øp
e Én
¡«/
a s
ån
Hn
h Én
¡p
Jr
ƒn
e n
ór
©n
H ¢n
Vr
Qn
’r
G p
¬p
H Én
«r
Mn
Én
a m
ABÉ n
e r
øp
e p
ABÉ n
ª° s
ùdG r
øp
e
p
ABÉ n
ª s
°ùdG n
ør
«n
H p
ôs
în
°ùo
Ÿr
G p
ÜÉn
ë s
°ùdGn
h p
ìÉn
j pq
ôdG p
?j/
ô°r
ün
Jn
h m
á s
HBG n
O pq
?o
c
(2)
n
¿ƒo
? p
?r
© n
j m
? r
ƒn
? p
d m
äÉn
j'
’n
¢p
Vr
Qn
’r
G n
h
[ÜçÜncÜ Şua OLan Bu MÜnacat risaLesi, Mezkûr ayetin
Bir nevi tefsiridir.]
Bu ayet-i azîmenin müteaddit nuranî perdelerinden bir
perde-i tevhidiyeyi müfessir-i azam ve tercüman-ı ekmel
olan resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm emsalsiz bir
Şualar
Ü
çÜncÜ
Ş
ua
| 71 |
MÜNACAT
ehadiyet:
Allah’ın her bir şeyde
birliğini göstermesi.
emsalsiz:
benzersiz, eşsiz.
esasat-ı imaniye:
imanın esasla-
rı.
fevkalâde:
olağanüstü.
halisiyet:
doğruluk, halislik, hile-
sizlik.
harika:
olağanüstü, hayranlık uyan-
dıran.
haşir:
toplanma, cem’ etme bir
araya gelme.
haşmet-i rububiyet:
Rab’lığın, ida-
re ve terbiye ediciliğin haşmeti,
heybeti, büyüklüğü
icaz:
az sözle çok mana ifade et-
me.
ihata-i ilim:
ilmin kuşatıcılığı, il-
min genişliği, ilmin kapsayıcılığı.
iman:
inanç, itikat.
ispat etmek:
doğruyu delil göste-
rerek ortaya koymak.
işarat:
işaretler, izler, belirtiler.
kat’iyet:
kesinlik.
mühim:
önemli.
münacat:
dua, yakarış.
perde-i tevhidiye:
yaratıcının bir-
liğini, tekliğini gizleyen.
resul-i Ekrem:
en cömert, kerîm
olan peygamber, Hz. Muhammed
(a.s.m).
risale-i Münacat:
Münacat risale-
si.
şümul-i hikmet:
Cenab-ı hakkın
hikmetli gayelerle yaratıcılığının
her şeyi, her zerreyi kaplaması.
tercüman-ı ekmel:
en mükemmel
tercüman, açıklayıcı.
umumiyet-i hâkimiyet:
hâkimi-
yetin, hüküm sürmenin her şey
ve her yer için geçerliliği.
vahdet:
birlik.
vücub-i vücut:
varlığı zorunlu, ge-
rekli ve şart olmak, olmaması im-
kânsız olmak.
vüs’at-i rahmet:
acımanın, şefkat
ve merhametin genişliği.
yâ İlâhî:
ey Allah’ım!
yâ rabbi:
ey Rabbim; ey beni
besleyen, büyüten ve terbiye eden
Allah’ım!
yakiniyet:
kesin olarak bilinen
şey.
ahir:
son, sonraki, en son.
aleyhissalâtü vesselâm:
sa-
lât ve selâm onun üzerine ol-
sun.
ayet-i azîme:
çok büyük ve
yüksek manalar taşıyan ayet.
azamet-i kudret:
kudretin bü-
yüklüğü.
bilhassa:
özellikle.
1.
Bu risalenin başlangıç kısmı (buradan 77. sayfanın son paragrafına kadar olan bölüm),
Osmanlıca teksir Şualar’dan tashih edilerek buraya konulmuştur. (Naşirler)
2.
Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
İlâhınız tek bir ilâhtır. Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. O Rahman'dır, Rahîm'dir. • Göklerin
ve yerin yaratılmasında, gecenin ve gündüzün değişmesinde, insanlara faydalı şeylerle de-
nizde akıp giden gemilerde, Allah’ın gökten su indirip onunla yeryüzünü ölümünden sonra
diriltmesinde, her türlü canlıyı yeryüzüne yaymasında, rüzgârları sevk etmesinde ve gökle
yer arasında Allah’ın emrine boyun eğmiş bulutlarda, aklını kullanan bir topluluk için Al-
lah’ın varlık ve birliğine, kudret ve rahmetine işaret eden nice deliller vardır. (Bakara Sure-
si: 163-164.)