Şualar - page 1003

risale-i nur’a havale edip, bu pek kısa işarete iktifaen,
bu pek uzun kıssayı kısa keserek Hâlık’ımızı bildiren kud-
sî sıfatlardan ve sıfât-ı seb’asından yalnız ilim ve irade ve
kudret gibi üç mühim sıfatların eserleriyle, tecellileriyle ve
tahakkuklarının hüccetleriyle kâinat Hâlıkı’nı tanımaya,
o dünya seyyahı gibi, gayet kısa işaretlerle çalışacağız.
tafsilâtını risale-i nur’a havale ederiz.
İşte, Arabî
Hizb-i Nurî’
nin Hülâsatü’l-Hülâsasından da-
imî, tefekkürî bir virdim ve
Allahü ekber
cümlesinin otuz
üç mertebesinden üç mertebeyi beyan eden bu gelen Ara-
bî fıkranın bir nevi tercümesi içinde kısa işaretlerle ule-
ma-i ilm-i kelâmı ve akide ulemasını pek çok meşgul eden
ilim ve irade ve kudret-i İlâhiyenin kâinattaki cilveleriyle,
onları aynelyakin iman ile tasdik ve onlarla Vacibü’l-Vü-
cud’un bedahetle mevcudiyetine ve vahdaniyetine il-
melyakin tasdikle tam iman etmeye yol açan bu Arabî
fıkradır:
W
p
?r
?o
Ÿr
G p
l
?j/
ôn
°T o
¬n
d r
øo
µ n
j r
ºn
dn
h Gk
ón
`dn
h r
ò p
îs
à`n
j r
/n
…/
òs
`dG ! o
ór
ªn
?r
G p
?o
bn
h
(1)
@ G k
Ò`/
Ñ r
µ
n
J o
?r
ôu
Ñ`n
c
n
h u
?t
òdG n
øp
e w
»p
dn
h o
¬n
d r
ø o
µ
n
j r
ºn
dn
h
m
ºr
?p
©p
H m
A r
Àn
T u
?o
µp
H o
º«`/
?n
©r
dG n
ƒo
g r
Pp
G Ék
ªr
?p
Yn
h k
In
Qr
óo
b m
A r
Àn
T u
?o
c r
øp
e o
ô n
Ñr
cn
G *n
G
s
?n
Ør
æn
j r
¿n
G o
øp
µ r
ª o
j n
’ o
ABÉ n
«°r
Tn
’r
G o
?n
õr
?n
j p
äGs
ò?p
d
(HaşİYe)
u
»p
JGn
P m
?p
Rn
’ m
§«/
ëo
e
Şualar | 1003 |
o
n
B
eŞinci
Ş
ua
ilmelyakin:
ilim yoluyla kesin ola-
rak bilme.
iman:
inanç, itikat.
irade:
dileme, isteme, bir şeyi ya-
pıp yapmama konusunda için olan
iktidar, güç.
kâinat:
evren; yaratılmış olan şey-
lerin tamamı, bütün âlemler.
kıssa:
anlatılan olay, hikâye.
kudret:
Allah’ın bütün varlığı çev-
releyen ezelî kuvveti.
kudret-i İlâhiye:
Allah’ın kudreti,
Allah’ın kudretiyle yaptığı işler, fi-
iller, tasarruflar.
kudsî:
mukaddes, yüce.
mertebe:
derece, basamak.
meşgul:
bir işle uğraşan, ilgilenen.
mevcudiyet:
mevcut olma, var-
lık.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
nevi:
çeşit, tür.
seyyah:
gezgin, yolcu.
sıfat:
vasıf, nitelik.
sıfat-ı seb’a:
yedi sıfat; Cenab-ı
Hakkın hayat, ilim, sem’, basar,
irade, kudret, kelâm sıfatları.
tafsilât:
tafsiller, açıklamalar, izah-
lar.
tahakkuk:
gerçekleşme, olma; de-
lil ile ispat edilme, kesinleşme.
tasdik:
bir şeyin veya kimsenin
doğruluğuna kesin olarak hük-
metme.
tecelli:
belirme, bilinme, görün-
me.
tefekkürî:
tefekküre ait, düşünce
ile ilgili.
ulema:
âlimler, bilginler, ilim sa-
hipleri.
ulema-i ilm-i kelâm:
kelâm ilmi
âlimleri.
Vacibü’l-Vücud:
varlığı zarurî ve
zatî olan; varlığı başkasının varlı-
ğına bağlı değil, kendinden olup
ezelî ve ebedî olan Allah.
vahdaniyet:
Allah’ın birliği ve var-
lığı, Allah’ın bir oluşu.
virt:
zikir; belli zamanlarda, belli
sayıda, belli duaların zikir olarak
belli biçimde ve düzenli şekilde
okunması.
akide:
iman, inanılan ve itikat
edilen esas, inanç.
allahü ekber:
Allah en bü-
yük ve en yücedir.
arabî:
Arabcaya ait, Arap dili
ile ilgili.
aynelyakin:
gözle görür de-
recede inanma; bir şeyi göre-
rek ve seyrederek bilme.
bedahet:
açıklık, aşikâr, ispa-
ta ihtiyaç olmayacak derece-
de açıklık.
beyan etmek:
açıklamak, bil-
dirmek, izah etmek.
cilve:
tecelli, görüntü.
daimî:
sürekli, devamlı.
fıkra:
kısım, fasıl, bölüm.
gayet:
son derece.
Hâlık:
yoktan yaratan, her şe-
yi yoktan var eden, yaratıcı;
Allah.
havale:
bir şeyi başkasının üs-
tüne bırakma.
Hizb-i Nurî:
Nur’a ait hizip
adında bir dua.
hüccet:
delil.
hülâsatü’l-hülâsa:
hülâsanın
hülâsası, özünün özü.
iktifaen:
yeterli görerek.
ilim:
bilgi, marifet.
1.
De ki: Hamd olsun o Allah’a ki, evlât edinmekten münezzehtir, mülkünde ortağı bulunmaz
ve hiçbir şeyden de âciz değildir ki yardımcıya ihtiyacı olsun. Ve hürmet ve tazim ile Onun
yüceliğini an. (İsra Suresi: 111.)
HaşİYe:
z¢p
ùr
ªs
°û?p
d p
§«/
ëo
Ÿr
G p
ABÉ n
«°u
†dG p
?ho
õo
?n
c{ '
¤r
Yn
’r
G o
?n
ãn
Ÿr
G !n
h
1...,993,994,995,996,997,998,999,1000,1001,1002 1004,1005,1006,1007,1008,1009,1010,1011,1012,1013,...1581
Powered by FlippingBook