Sözler - page 83

zulmü, sefahati irtikâp ediyor. Ahali de ona çok iliflmi-
yorlar. Di¤er arkadafl› ona dedi ki:
“Ne yap›yorsun? Ceza çekeceksin, beni de belâya so-
kacaks›n. Bu mallar mirî mal›d›r. Bu ahali, çoluk çocu-
¤uyla asker olmufllar veya memur olmufllar. fiu ifllerde si-
vil olarak istihdam ediliyorlar. Onun için sana çok iliflmi-
yorlar. Fakat, intizam fledittir. Padiflah›n her yerde tele-
fonu var ve memurlar› bulunur. Çabuk git, dehalet et”
dedi.
Fakat, o sersem inat edip dedi:
“Yok, mirî mal› de¤il, belki vak›f mal›d›r, sahipsizdir;
herkes istedi¤i gibi tasarruf edebilir. Bu güzel fleylerden
istifadeyi menedecek hiçbir sebep görmüyorum. Gö-
zümle görmezsem inanmayaca¤›m” dedi. Hem, feyleso-
fâne çok safsatiyat› söyledi.
‹kisi aras›nda ciddî bir münazara bafllad›. Evvelâ, o ser-
sem, dedi:
“Padiflah kimdir; tan›mam?”
Sonra, arkadafl› ona cevaben, “Bir köy muhtars›z
olmaz, bir i¤ne ustas›z olmaz, sahipsiz olamaz, bir harf
kâtipsiz olamaz; biliyorsun. Nas›l oluyor ki, nihayet dere-
cede muntazam flu memleket hâkimsiz olur? Ve bu
kadar çok servet ki, her saatte bir flimendifer
(HAfi‹YE)
ga-
ipten gelir gibi, k›ymettar, musanna mallarla dolu gelir.
SÖZLER | 83
O
NUNCU
S
ÖZ
muntazam:
düzgün, düzenli.
musanna:
sanatl›.
münazara:
tart›flma.
nihayet:
son derece.
safsatiyat:
görünüflte do¤ru, ha-
kikatte yanl›fl olan k›yaslar.
sefahat:
faydas›z, zararl›, haram
ve yasak fleylere düflkünlük.
sersem:
dengesiz, akl› ve zihni
kar›flm›fl olan, da¤›n›k, ölçüsüz ki-
fli; beyinsiz.
sivil:
asker olmayan, bafl›bozuk.
fledit:
fliddetli.
flimendifer:
tren.
tasarruf:
kullanma.
vak›f mal›:
halk›n faydas›na su-
nulmufl mal.
zulüm:
haks›zl›k, eziyet, kötülük.
ahali:
halk.
belâ:
büyük s›k›nt›.
ciddî:
önemli, gerçek.
dehalet:
s›¤›nmak, aman di-
leme, af dileme.
evvelâ:
öncelikle, ilk olarak.
feylesofâne:
filozof gibi.
gaip:
görünmeyen, kay›p.
hâkim:
idareci, hükümdar.
hafliye:
aç›klay›c› not, dipnot.
inat:
›srar etme, ayak direme.
intizam:
düzen.
irtikâp:
yapmak, ifllemek.
istifade:
faydalanma.
istihdam:
hizmet ettirme, ça-
l›flt›rma.
kâtip:
yazan, yaz›c›.
k›ymettar:
de¤erli, k›ymetli.
mahzen-i erzak:
yiyecek de-
posu.
men etmek:
yasaklamak.
mirî:
devlete ait.
muhtar:
seçilmifl köy veya
mahalle yöneticisi.
HAfi‹YE:
Seneye iflarettir. Evet, bahar mahzen-i erzak bir vagondur; ga-
ipten gelir.
1...,73,74,75,76,77,78,79,80,81,82 84,85,86,87,88,89,90,91,92,93,...1482
Powered by FlippingBook