SÖZLER | 77
D
OKUZUNCU
S
ÖZ
rahmetine karfl› hamdüsena edip;
1
o
Ú/
©n
à° r
ùn
f n
?És
jp
Gn
h o
ó o
Ñr
©n
f n
?É s
jp
G
demekle muinsiz rububiyetine, fleriksiz ulûhiyetine, vezir-
siz saltanat›na karfl› arz-› ubudiyet ve istiane etmek;
• hem nihayetsiz kibriyas›na, hadsiz kudretine ve acz-
siz izzetine karfl› rükûa gidip, bütün kâinatla beraber zaaf
ve aczini, fakr ve zilletini izhar etmekle
2
p
º« /
¶ n
© r
dG n
»u
H n
Q n
¿Én
ër
Ñ
°o
S
deyip, Rabb-i Azîm’ini tesbih edip;
• hem zevalsiz cemal-i zat›na, tagayyürsüz s›fât-› kud-
siyesine, tebeddülsüz kemal-i sermediyetine karfl› secde
edip, hayret ve mahviyet içinde terk-i masiva ile muhab-
bet ve ubudiyetini ilân edip, hem bütün fânîlere bedel bir
Cemîl-i Bâkî, bir Rahîm-i Sermedî bulup
3
n
¤r
Yn
’r
G n
»u
H n
Q n
¿Én
ër
Ñ
°o
S
demekle zevalden münezzeh, kusurdan müberra Rabb-i
Âlâ’s›n› takdis etmek;
• sonra teflehhüt edip, oturup bütün mahlûkat›n tahiy-
yat-› mübarekelerini ve salâvat-› tayyibelerini kendi hesa-
b›na o Cemîl-i Lemyezel ve Celîl-i Lâyezal’e hediye edip
ve Resul-i Ekremine selâm etmekle biat›n› tecdit ve eva-
mirine itaatini izhar edip ve iman›n› tecdit ile tenvir et-
mek için flu kasr-› kâinat›n intizam-› hakîmânesini müfla-
hede edip Sâni-i Zülcelâl’in vahdaniyetine flahadet et-
mek;
• hem, saltanat-› rububiyetin dellâl› ve mübelli¤-i mar-
ziyat› ve kitab-› kâinat›n tercüman-› ayat› olan Muham-
med-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm›n risaletine flahadet
etmek demek olan ma¤rip namaz›n› k›lmak ne kadar
ebedî mükemmellik.
kibriya:
büyüklük.
kitab-› kâinat:
kâinat kitab›.
kudret:
güç, kuvvet.
kusur:
hata, eksik.
ma¤rip:
akflam.
mahlûkat:
yarat›klar.
mahviyet:
alçak gönüllülük.
muhabbet:
sevgi.
Muhammed-i Arabî:
Araplar›n
içinden ç›kan Peygamber Efendi-
miz Aleyhissalâtü Vesselâm.
muinsiz:
yard›mc›s›z.
mübelli¤-i marziyat:
istenilen
fleyleri haber veren.
müberra:
ar›nm›fl.
münezzeh:
uzak olan.
müflahede etmek:
gözle görmek.
nihayetsiz:
sonsuz.
Rabb-i Âlâ:
Yüce Allah.
Rabb-i Azîm:
büyük Allah.
Rahîm-i Sermedî:
sonsuz olan
merhamet sahibi Allah.
rahmet:
flefkat etme, esirgeme.
Resul-i Ekrem:
Peygamberimiz
Aleyhissalâtü Vesselâm.
risalet:
peygamberlik.
rububiyet:
Cenab-› Hakk›n terbi-
ye etmesi ve idaresi alt›nda bu-
lundurmas› vasf›.
rükû:
bafl e¤me.
salâvat-› tayyibe:
Hz. Muham-
med için yap›lan rahmet dualar›.
saltanat:
hâkimiyet, sultanl›k.
saltanat-› rububiyet:
Allah’›n kâ-
inat› terbiye ve idare edicilik s›fa-
t›n›n saltanat›.
Sâni-i Zülcelâl:
her fleyi sanatla
yaratan Allah.
secde:
al›n ve bafl yere konarak
yap›lan namazdaki bir hareket.
sena:
methetme, övme.
s›fât-› kudsiye:
kudsî s›fatlar.
flahadet:
tan›kl›k.
fleriksiz:
ortaks›z.
tagayyürsüz:
baflka flekle çevril-
meyen.
tahiyyat-› mübareke:
mübarek
selâm ve dualar.
takdis:
yüceltme, kutsama.
tebeddülsüz:
de¤iflmeyen.
tecdit:
tazeleme, yenileme.
tenvir:
ayd›nlatma, nurland›rma.
tercüman-› ayat:
ayetleri aç›kla-
y›c›.
terk-i masiva:
dünyay›, her fleyi
görmezden gelme, b›rakma.
teflehhüt:
namazda Ettahiyyat’›n
okundu¤u oturufl.
ubudiyet:
kulluk.
ulûhiyet:
ilâhl›k.
vahdaniyet:
tek ve benzersiz ol-
ma.
vezirsiz:
yard›mc›s›z.
zaaf:
zay›fl›k.
zeval:
sona erme, yok olma.
zillet:
afla¤›l›k, horluk.
acz:
güçsüzlük, kuvvetsizlik.
aczsiz:
güçsüz olmayan.
arz-› ubudiyet:
kullu¤un su-
nulmas›.
biat:
ba¤l›l›¤›n›.
Celîl-i Lâyezal:
Cenab-› Al-
lah’›n yok olmayan sonsuz
büyüklü¤ü.
cemal-i zat:
Zat-› ‹lâhînin gü-
zelli¤i.
Cemîl-i Bâkî:
sonsuz güzellik
ve beka sahibi Allah.
Cemîl-i Lemyezel:
ezelî son-
suz güzellik sahibi olan Allah.
dellâl:
ilân edici.
evamir:
emirler.
fakr:
fakirlik, muhtaçl›k.
fânî:
geçici, son bulan.
hadsiz:
s›n›rs›z, sonsuz.
hamd:
övme, flükretme.
hamdüsena:
övme, yücelt-
me.
hayret:
flaflk›nl›k.
intizam-› hakîmâne:
hikmet-
li ve faydal› olan düzen.
istiane:
yard›m dileme.
izhar:
gösterme.
izzet:
de¤er, k›ymet.
kasr-› kâinat:
kâinat saray›.
kemal-i sermediyet:
ezelî ve
1.
Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yard›m isteriz. (Fatiha Suresi: 5.)
2.
Yüce olan Rabbimi her türlü noksandan tenzih ederim.
3.
En yüce olan Rabbimi her türlü noksandan tenzih ederim.