70 | SÖZLER
D
OKUZUNCU
S
ÖZ
Dokuzuncu Söz
W
o
ór
ªn
?r
G o
¬n
dn
h @ n
¿ƒo
ëp
Ñ°r
üo
J n
Ú/
Mn
h n
¿ƒ°o
ùr
ªo
J n
Ú/
M $G n
¿Én
ër
Ñ°o
ùn
a
1
n
¿ho
ôp
¡ r
¶o
J n
Ú/
Mn
h É v
«°p
ûn
Yn
h ¢p
Vr
Qn
’r
Gn
h p
äGn
ƒ'
ª°s
ùdG p
‘
E
Y B‹RADER
!
Benden namaz›n flu muayyen befl vak-
te hikmet-i tahsisini
2
soruyorsun. Pek çok hikmetlerin-
den yaln›z birisine iflaret ederiz:
Evet, her bir namaz›n vakti, mühim bir ink›lâp bafl› ol-
du¤u gibi, azîm bir tasarruf-u ‹lâhînin âyinesi ve o tasar-
ruf içinde ihsanat-› külliye-i ‹lâhiyenin birer ma’kesi oldu-
¤undan, Kadîr-i Zülcelâl’e o vakitlerde daha ziyade tes-
bih ve tazim ve hadsiz nimetlerinin iki vakit ortas›nda
toplanm›fl yekûnuna karfl› flükür ve hamd demek olan
namaza emredilmifltir. fiu ince ve derin manay› bir par-
ça fehmetmek için Befl Nükteyi nefsimle beraber dinle-
mek lâz›m.
Birinci Nükte:
Namaz›n manas›, Cenab-› Hakk› tes-
bih ve tazim ve flükürdür. Yani, celâline karfl› kavlen ve fi-
ilen
3
$Gn
¿
Én
ër
Ñ
°o
S
deyip takdis etmek; hem, kemaline karfl›
âyine:
ayna.
azîm:
büyük.
birader:
kardefl.
celâl:
büyüklük.
Cenab-› Hak:
Allah.
fehmetmek:
anlamak, kavra-
mak.
fiilen:
yaparak, iflleyerek.
hadsiz:
s›n›rs›z.
hamd:
övme, yüceltme.
hikmet:
‹lâhî gaye; sebep.
hikmet-i tahsisi:
ba¤lanmas›n›n
sebebi.
ihsanat-› külliye-i ‹lâhiye:
Al-
lah’›n her yerde bulunan bütün
iyilikleri.
ink›lâp:
köklü de¤iflim.
Kadîr-i Zülcelâl:
büyüklük sahibi
ve her fleye gücü yeten Allah.
kavlen:
konuflarak.
kemal:
mükemmellik.
ma’kes:
yans›ma.
muayyen:
belirtilmifl olan.
mühim:
önemli.
nefis:
kendi, flah›s.
nimet:
iyilik, ihsan.
nükte:
dikkatle anlafl›labilen an-
lam.
Rahîm:
sonsuz flefkat ve merha-
met sahibi, çok ba¤›fllay›c› olan
Allah.
Rahman:
sonsuz merhamet ve
flefkatle bütün varl›klar› r›z›klan-
d›ran Allah.
sena:
övme, yüceltme.
flükür:
Allah’›n nimetlerine
karfl› memnunluk.
takdis:
Allah’› noksan ve ku-
surlardan pak ve yüce kabul
etmek.
tasarruf:
mülkünü istedi¤i gi-
bi kullanma, idare.
tasarruf-u ‹lâhî:
Allah’›n kâ-
inattaki idaresi.
tazim:
hürmet.
tesbih:
Allah’›n flan›n› yücelt-
me.
yekûn:
bütün.
ziyade:
fazla.
1.
Rahman ve Rahîm olan Allah’›n ad›yla. • Akflama erdi¤inizde ve sabaha kavufltu¤unuzda
Allah’› tesbih edin. • Göklerde ve yerde olanlar›n hamd ve senas› Ona mahsustur. Gündüzün
sonuna do¤ru ve ö¤le vaktine girince de Allah’› tesbih edip namaz k›l›n. (Rum Suresi: 17-18.)
2.
Namaz›n befl vakte has k›l›nmas› ile ilgili olarak Bakara Suresinin 238. ayetiyle birlikte,
Bu-
hari
, Zekât: 1, 41;
Müslim
, ‹man: 8, 29, 31, 259, Mesacid: 166,
Ebu Davud
, Salât: 1, 9, Vitr: 2;
Ne-
seî
, Salât: 1, 4, 6, ‹man: 23;
‹bni Mâce
, ‹kametü's-Salât: 194;
Darimî
, Taharet: 1, Ezan: 208 gibi
hadis kaynaklar›na da bak›labilir.
3.
Allah her türlü kusur ve noksandan uzakt›r.
]
Dokuzuncu Söz
, Bar-
la’da 1926’da Türkçe
olarak telif edilmifltir.