66 | SÖZLER
S
EKZNC
S
ÖZ
Ve flu bahtiyar ise, hakikati görür. Hakikat ise, güzel-
dir. Hakikatin hüsnünü derk etmekle, Hakikat Sahibinin
kemaline hürmet eder, rahmetine müstahak olur. flte,
Fenal¤ kendinden, iyili¤i Allahtan bil
1
olan hükm-ü
Kurânînin srr zahir oluyor.
Daha bunlar gibi sair farklar muvazene etsen, anlaya-
caksn ki, evvelkisinin nefs-i emmaresi ona bir manevî
Cehennem ihzar etmifl. Ve ötekisinin hüsnüniyeti ve
hüsnüzann ve hüsnühasleti ve hüsnüfikri onu büyük bir
ihsan ve saadete ve parlak bir fazilete ve feyze mazhar
etmifl.
Ey nefsim ve ey nefsimle beraber bu hikâyeyi dinleyen
adam! E¤er bedbaht kardefl olmak istemezsen ve bahti-
yar kardefl olmak istersen, Kurân dinle ve hükmüne
mutî ol ve ona yapfl ve ahkâmyla amel et.
fiu hikâye-i temsiliyede olan hakikatleri e¤er fehmet-
tin ise, hakikat-i dini ve dünyay ve insan ve iman ona
tatbik edebilirsin. Mühimlerini ben söyleyece¤im, incele-
rini sen kendin istihraç et.
flte bak: O iki kardefl ise: Biri ruh-i mümin ve kalb-i
salihtir, di¤eri ruh-i kâfir ve kalb-i fasktr. Ve o iki tarik-
ten sa¤ ise, tarik- Kurân ve imandr. Sol ise, tarik- is-
yan ve küfrandr.
Ve o yoldaki bahçe ise, cemiyet-i befleriye ve medeni-
yet-i insaniye içinde muvakkat hayat- içtimaiyedir ki,
içinde hayr ve fler, iyi ve fena, temiz ve pis fleyler bera-
ber bulunur. Âkl odur ki,
2
r
Qn
ón
c Én
e r
´n
O Én
Ĝ°n
U Én
e r
òo
N
kaide-
siyle amel eder, selâmet-i kalp ile gider.
ahkâmyla:
hükümleriyle.
âkl:
akll.
amel etmek:
yaflamak.
amel:
fiil, ifl, emek.
bahtiyar:
bahtl, mutlu, kutlu.
bedbaht:
bahtsz, mutsuz.
cemiyet-i befleriye:
insan toplu-
lu¤u.
derk:
iyice anlama.
evvelki:
önceki.
fazilet:
ilim ve iman.
fehmetmek:
anlamak, kavra-
mak.
feyiz:
bolluk, bereket.
hakikat:
gerçek.
hakikat-i din:
dinin gerçe¤i.
hakikat-i dünya:
dünyann ger-
çe¤i.
hakikat-i iman:
imann gerçe¤i.
hakikat-i insan:
insann gerçe¤i.
hayat- içtimaiye:
sosyal hayat.
hayr ve fler:
iyilik ve kötülük.
hikâye-i temsiliye:
bir fleyi göz
önünde canlandran hikâye.
hükm-ü Kurânî:
Kurânn hük-
mü.
hüküm:
emir.
hürmet:
sayg.
hüsnüfikir:
iyi ve güzel düflünce.
hüsnühaslet:
iyi haslet, güzel
huy.
hüsnüniyet:
iyi ve güzel niyet.
hüsnüzan:
iyi ve güzel kanaat.
hüsün:
güzellik.
ihsan:
iyilik.
ihzar:
hazrlamak.
istihraç:
çkarmak, bulmak.
kaidesiyle:
kuralyla.
kalb-i fask:
bile bile günah iflle-
yen ve Allahn emirlerine uyma-
yan kimsenin kalbi.
kalb-i salih:
iyi ve faydal ifller ya-
pan, Allaha olan görevlerini yeri-
ne getiren kimsenin kalbi.
keder:
tasa, kayg, gam.
kemal:
eksiksizlik.
manevî:
manaya ait, maddî ol-
mayan.
mazhar:
kavuflma.
medeniyet-i insaniye:
insanlarn
çalflmasyla oluflan medeniyet.
mutî olmak:
bafl e¤mek, uy-
mak, itaat etmek
muvakkat:
geçici.
muvazene:
karfllafltrma.
mühim:
önemli.
müstahak:
hak eden.
nefis:
kötülü¤ü emreden
duygu; kendisi.
nefs-i emmare:
kötülü¤ü
teflvik eden, emreden nefis.
rahmet
: flefkat etme, esirge-
me.
ruh-i kâfir:
imanszn, inan-
mayann, inkârcnn kalbi.
ruh-i mümin:
inanan, iman
sahibi olan kimsenin kalbi.
saadet:
mutluluk.
sair:
baflka, di¤er.
selâmet-i kalp:
kalbin korku
ve kötülüklerden kurtulmas.
sr:
gizli hakikat.
tarik:
yol.
tarik- isyan ve küfran:
isyan
ve küfür yolu.
tarik- Kurân ve iman:
iman
ve Kurân yolu.
tatbik:
uygulamak.
zahir olmak:
görünmek,
açklanmak.
1.
Nisâ Suresi: 79.
2.
Güzel ve huzur vereni al, çirkin ve keder vereni brak.