SÖZLER | 73
D
OKUZUNCU
S
ÖZ
•
Zuhr zaman›
ise yaz mevsiminin ortas›na, hem
gençlik kemaline, hem ömr-ü dünyadaki hilkat-i insan
devrine benzer ve iflaret eder. Ve onlardaki tecelliyat-›
rahmeti ve füyuzat-› nimeti hat›rlat›r.
•
Asr zaman›
ise güz mevsimine, hem ihtiyarl›k vakti-
ne, hem ahir zaman Peygamberinin (Aleyhissalâtü Ves-
selâm) Asr-› Saadetine benzer. Ve onlardaki fluunat-› ‹lâ-
hiyeyi ve in’amat-› Rahmaniyeyi ihtar eder.
•
Ma¤rip zaman›
ise, güz mevsiminin ahirinde pek
çok mahlûkat›n gurubunu, hem insan›n vefat›n›, hem
dünyan›n k›yamet iptidas›ndaki harabiyetini ihtar ile, te-
celliyat-› Celâliyeyi ifham ve befleri gaflet uykusundan
uyand›r›r, ikaz eder.
•
‹flâ vakti
ise, âlem-i zulümat, nehar âleminin bütün
âsâr›n› siyah kefeni ile setretmesini, hem k›fl›n beyaz ke-
feni ile ölmüfl yerin yüzünü örtmesini, hem vefat etmifl
insan›n bak›ye-i âsâr› dahi vefat edip nisyan perdesi alt›-
na girmesini, hem bu dâr-› imtihan olan dünyan›n bütün
bütün kapanmas›n› ihtar ile, Kahhar-› Zülcelâl’in celâlli
tasarrufat›n› ilân eder.
•
Gece vakti
ise hem k›fl›, hem kabri, hem âlem-i ber-
zah› ifham ile, ruh-u befler rahmet-i Rahman’a ne dere-
ce muhtaç oldu¤unu insana hat›rlat›r. Ve gecede tehec-
cüt ise, kabir gecesinde ve berzah karanl›¤›nda ne kadar
lüzumlu bir ›fl›k oldu¤unu
1
bildirir, ikaz eder. Ve bütün bu
ink›lâbat içinde, Cenab-› Mün’im-i Hakikî’nin nihayetsiz
nimetlerini ihtar ile, ne derece hamd ve senaya müsta-
hak oldu¤unu ilân eder.
gerçek nimet verici Allah.
dâr-› imtihan:
imtihan yeri.
derece:
de¤er, miktar.
devir:
dönem.
füyuzat-› nimet:
nimetlerin bol-
lu¤u.
gaflet:
aymazl›k; gözard› etme.
gurup:
bat›fl, bitifl.
hamd:
övgü, teflekkür.
harabiyet:
y›k›lma.
hilkat-i insan:
insan›n yarat›l›fl›.
ifham
(
?É¡aG
)
:
bildirme, anlatma.
ihtar:
hat›rlatma, dikkat çekme.
ikaz:
uyand›rma.
ilân:
herkese duyurmak.
in’amat-› Rahmaniye:
Rahmanî
nimetler.
ink›lâbat
: de¤ifliklikler.
iptida:
bafllang›ç, öncesi.
iflâ:
yats› namaz› vakti.
kabir:
mezar.
Kahhar-› Zülcelâl:
kahretmeye
gücü yeten büyüklük sahibi Al-
lah.
kefen:
cesedi sarmak için kullan›-
lan kumafl; ölü elbisesi.
kemal:
olgunluk.
k›yamet:
kâinat›n belirlenen bir
vakitte y›k›l›p mahvolmas›.
ma¤rip:
akflam namaz› vakti.
mahlûkat:
yarat›klar.
muhtaç:
ihtiyaç duyan.
müstahak:
hak eden.
nehar:
gün ayd›nl›¤›.
nihayetsiz:
sonsuz.
nimet:
iyilik, ihsan.
nisyan:
unutkanl›k.
ömr-ü dünya:
dünya ömrü.
rahmet-i Rahman:
yarat›klara
sonsuz flefkat ve merhametle
davranan Allah’›n rahmeti.
ruh-u befler:
insan ruhu.
sena:
methetmek, övülmek.
setretme:
örtme, gizleme.
fluunat-› ‹lâhiye:
Allah’›n iflleri, fi-
illeri.
tasarrufat:
idareler, yönetimler.
tecelliyat-› Celâliye:
Allah’›n bü-
yüklü¤ünün görüntüleri.
tecelliyat-› rahmet:
rahmet gö-
rüntüleri.
teheccüt:
gece namaz›.
vefat:
ölme.
zuhr:
ö¤le namaz› vakti.
ahir:
son.
ahir zaman:
dünyan›n son
dönemi, k›yamete yak›n dö-
nem.
âlem:
dünya.
âlem-i berzah:
kabir âlemi;
ruhlar›n bulundu¤u âlem.
âlem-i zulümat:
karanl›klar
âlemi.
âsâr:
eserler.
asr:
ikindi namaz› vakti.
Asr-› Saadet:
Peygamber
Efendimizin (a.s.m.) peygam-
ber olarak dünyada bulundu-
¤u devir.
bak›ye-i âsâr:
eserlerden ge-
riye kalanlar.
berzah:
ruhlar›n k›yamete
kadar bekleyece¤i, dünya ile
ahiret aras›ndaki yer; kabir
ötesi âlem.
befler:
insanl›k.
celâl:
büyük, ulu.
Cenab-› Mün’im-i Hakikî:
1. Bkz.
‹bni Mâce
, Mesacid: 14;
Ebu Davud
, Salât: 49.