SÖZLER | 43
B
EfiNC
S
ÖZ
Daim nafakasn düflünüp, onun peflinde dolaflr, taburu
terk eder, çarflya gider, alfl verifl ederdi.
Bir gün, muallem arkadafl ona dedi:
Birader, asl vazifen talim ve muharebedir. Sen onun
için buraya getirilmiflsin. Padiflaha itimat et. O seni aç b-
rakmaz. O, onun vazifesidir. Hem sen âciz ve fakirsin,
her yerde kendini beslettiremezsin. Hem mücahede ve
seferberlik zamandr. Hem sana, Asidir der, ceza verir-
ler.
Evet, iki vazife peflimizde görünüyor: Biri padiflahn
vazifesidir, bazen biz onun angaryasn çekeriz ki, bizi
beslemektir; di¤eri bizim vazifemizdir, padiflah bize teshi-
lât ile yardm eder ki, talim ve harptir.
Acaba o serseri nefer, o mücahit mualleme kulak ver-
mezse, ne kadar tehlikede kalr, anlarsn!
flte, ey tembel nefsim!
O dalgal meydan- harp, bu da¤da¤al dünya hayat-
dr.
O taburlara taksim edilen ordu ise cemiyet-i befleriye-
dir. Ve o tabur ise flu asrn cemaat-i slâmiyesidir.
O iki nefer ise, biri feraiz-i diniyesini bilen ve iflleyen
ve kebairi terk ve günahlar ifllememek için nefis ve fley-
tanla mücahede eden müttakî Müslümandr. Di¤eri, Rez-
zak- Hakikîyi ittiham etmek derecesinde derd-i maiflete
re.
feraiz-i diniye:
dinin emretti¤i
farzlar.
günah:
Allahn emirlerine aykr
davranfl, dini suç.
harp:
savafl.
itimat:
güvenme, emniyet etme,
bir fleye kalben güvenip dayan-
ma.
ittiham:
suçlama; suçlu duruma
düflürme.
kebair:
büyük günahlar.
meydan- harp:
harp meydan,
savafl alan.
muallem:
e¤itim görmüfl, bilgili.
muharebe:
savaflma, harp etme.
mücahede:
cihad etme, çarpfl-
ma, savafl.
mücahit:
cihad eden, din için ça-
lflan, din için düflmanla çarpflan.
Müslüman:
slâm dininden olan,
mümin, Müslim.
müttakî:
kendisini Allahn sev-
medi¤i fena fleylerden koruyan;
haramdan ve günahtan çekinen;
takva sahibi, dindar.
nafaka:
yiyecek paras, geçinmek
için gerekli olan fley.
nefer:
asker, er.
nefis:
bedenin hissî istekleri; can,
kifli, öz varlk; bir fleyin zat olan,
kendisi.
Rezzak- Hakikî:
gerçek rzk ve-
rici Allah.
seferberlik:
harbe hazr bulun-
maklk.
serseri:
baflbofl, ifli gücü olmayp
boflta dolaflan, haylaz, derbeder,
avare.
tabur:
bölüklerden teflekkül
eden bir askerî birlik.
taksim:
bölmek, paylafltrmak,
ksmlara ayrmak.
talim:
ö¤retme, yetifltirme, e¤it-
me.
terk:
brakma, salverme, vazgeç-
me.
teshilât:
kolaylafltrmalar.
vazife:
görev, yaplmas gereken-
ler, ifller.
âciz:
güçsüz, gücü yetmez
olan; beceriksiz, eli ermez;
kabiliyetsiz.
angarya:
karfllksz, ücretsiz
olan ifl.
asi:
isyan eden, isyankâr, kar-
fl gelen.
asl:
esas, asl, temeli, kaidesi.
asr:
yüzyl.
birader:
kardefl.
cemaat-i slâmiye:
Müslü-
man topluluklar; slâm toplu-
mu.
cemiyet-i befleriye:
toplum;
insanlarn oluflturdu¤u toplu-
luk veya kurumlar.
ceza:
karfllk.
da¤da¤al:
gürültülü, patrtl.
daim:
devam eden, devaml.
derd-i maiflet:
geçim derdi
ve zorlu¤u, geçim sknts.
derece:
seviye, makam
fakir:
muhtaç, ihtiyaç sahibi,
düflkün, yoksul, zavall, bîça-