40 | SÖZLER
D
ÖRDÜNCÜ
S
ÖZ
güzel bir ticaret elde eder ki, sermayesi birden bine ç-
kar. Öteki hizmetkâr bedbaht, serseri oldu¤undan, istas-
yona kadar yirmi üç altnn sarf eder. Kumara mumara
verip zayi eder. Bir tek altn kalr. Arkadafl ona der:
Yahu, flu liran bir bilete ver. Tâ, bu uzun yolda yayan
ve aç kalmayasn. Hem bizim efendimiz kerimdir; belki
merhamet eder, etti¤in kusuru affeder. Seni de tayyare-
ye bindirirler. Bir günde mahall-i ikametimize gideriz.
Yoksa, iki aylk bir çölde aç, yayan, yalnz gitmeye mec-
bur olursun.
Acaba, flu adam inat edip, o tek lirasn bir define
anahtar hükmünde olan bir bilete vermeyip, muvakkat
bir lezzet için sefahate sarf etse; gayet aklsz, zararl,
bedbaht oldu¤unu en aklsz adam dahi anlamaz m?
flte ey namazsz adam! Ve ey namazdan hofllanma-
yan nefsim!
O hâkim ise; Rabbimiz, Hâlkmzdr.
O iki hizmetkâr yolcu ise; biri mütedeyyin, namazn
flevk ile klar; di¤eri gafil, namazsz insanlardr.
O yirmi dört altn ise, yirmi dört saat her gündeki
ömürdür.
O has çiftlik ise, Cennettir.
O istasyon ise, kabirdir.
O seyahat ise; kabre, haflre, ebede gidecek befler yol-
culu¤udur. Amele göre, takva kuvvetine göre o uzun
affetmek:
ba¤fllamak.
amel:
ifl, emek.
bedbaht:
bahtsz, kötü bahtl,
mutsuz.
befler:
insan.
dahi:
bile.
define:
çok de¤erli hazine.
ebed:
sonsuzluk.
gafil:
gaflette bulunan, iyi düflün-
meyen.
gayet:
oldukça, son derece.
hâkim:
egemen, hâkimiyet sahi-
bi, idare eden Allahn ismi.
Hâlk:
yaratc, her fleyi yoktan
yaratan anlamnda Allahn bir
ismi.
has:
özel.
haflir:
yeniden dirilip toplanmak.
hizmetkâr:
emrinde çalflan.
hükmünde:
de¤erinde.
inat:
sözünde ayak direme, diki-
ne gitme.
kabir:
mezar.
Kerîm:
ikram ve ihsan bol
olan anlamnda Allahn bir
ismi.
kusur:
hata.
lezzet:
her hangi bir fley kar-
flsnda duyulan zevk, haz.
mahall-i ikamet:
oturulan
yer.
mecbur:
zorunlu tutulan.
merhamet:
acmak, flefkat
göstermek.
muvakkat:
geçici.
mütedeyyin:
dindar.
namaz:
slâmn befl flartndan
birisi.
nefis:
kendi, flahs.
ömür:
yaflama süresi, hayat.
Rab:
bakan, besleyen, sevk
ve idare eden Allah.
sarf:
harcama, masraf.
sefahat:
e¤lence ve yasak
fleylere düflkünlük.
sermaye:
ana para.
serseri:
baflbofl.
seyahat:
gezme, yolculuk.
flevk:
çok fliddetli arzu, nefle.
takva:
bütün günahlardan
kendini korumak.
tayyare:
uçak.
ticaret:
alm, satm ile gelen
kazanç.
zayi:
elden çkan, kaybolan.