Sözler - page 51

SÖZLER | 51
A
LTINCI
S
ÖZ
Ve daha bunlar gibi baflka aletleri ve azalar› k›yas et-
sen anlars›n ki, hakikaten mü’min Cennete lây›k ve kâ-
fir Cehenneme muvaf›k bir mahiyet kesb eder. Ve onla-
r›n her biri öyle bir k›ymet almalar›n›n sebebi, mü’min,
iman›yla Hâl›k’›n›n emanetini, Onun nam›na ve izni da-
iresinde istimal etmesidir. Ve kâfir, h›yanet edip nefs-i
emmare hesab›na çal›flt›rmas›d›r.
Dördüncü kâr:
‹nsan zay›ft›r, belâlar› çok; fakirdir, ih-
tiyac› pek ziyade; âcizdir, hayat yükü pek a¤›r. E¤er Ka-
dîr-i Zülcelâl’e dayan›p tevekkül etmezse ve itimat edip
teslim olmazsa, vicdan› daim azap içinde kal›r. Semere-
siz meflakkatler, elemler, teessüfler onu bo¤ar; ya sarhofl
veya canavar eder.
Beflinci kâr:
Bütün o aza ve aletlerin ibadeti ve tesbi-
hat› ve o yüksek ücretleri en muhtaç oldu¤un bir zaman-
da Cennet yemiflleri suretinde sana verilece¤ine, ehl-i
zevk ve keflif ve ehl-i ihtisas ve müflahede, ittifak etmifl-
ler.
‹flte bu befl mertebe kârl› ticareti yapmazsan, flu kâr-
lardan mahrumiyetten baflka, befl derece hasaret içinde
hasarete düfleceksin.
Birinci hasaret:
O kadar sevdi¤in mal ve evlât ve pe-
restifl etti¤in nefis ve heva ve meftun oldu¤un gençlik ve
hayat zayi olup kaybolacak. Senin elinden ç›kacaklar.
Fakat günahlar›n›, elemlerini sana b›rak›p boynuna yük-
letecekler.
hasaret:
zarar, ziyan.
hayat:
içinde yaflan›lan flartlar.
heva:
istek, heves, nefsin arzusu.
h›yanet:
güveni kötüye kullan-
mak, suiistimal etmek.
ibadet:
kulluk vazifesi.
iman:
Allah'a ve indirdiklerine
inanma.
istimal:
kullanma.
itimat:
güvenme, emniyet etme.
ittifak:
fikir birli¤i.
Kadîr-i Zülcelâl:
büyüklük sahibi
ve her fleye gücü yeten Allah.
kâfir:
Allah’› ve ‹slâmiyeti inkâr
eden, dinsiz.
kesb:
kazanma.
k›yas:
benzetme, karfl›laflt›rma,
mukayese etme.
k›ymet:
de¤er.
mahiyet:
durum, flekil, esas.
mahrumiyet:
yoksun kalmak,
mahrum olmak.
meftun:
âfl›k, tutkun,
mertebe:
derece, makam.
meflakkat:
s›k›nt›, zorluk.
muhtaç olmak:
gerek duymak.
muvaf›k:
uygun olan, uyan.
mü’min:
Allah’a inanan.
nam:
isim, ün.
nefis:
bedenî canl›l›k; yeme içme
gibi biyolojik ihtiyaçlara duyulan
istek.
nefs-i emmare:
kötülü¤ü teflvik
eden nefis.
perestifl:
afl›r› ba¤l›l›k.
semeresiz:
neticesiz, sonuçsuz.
suret:
flekil.
teessüf:
üzülme, piflmanl›k.
tesbihat:
tesbihler; Allah'› bütün
eksik s›fatlardan uzak tutmalar,
onun flan›n› yüceltmeler.
teslim:
b›rakma, terk etme.
tevekkül:
sebeplere sar›ld›ktan
sonra neticesini Allah’a b›rakma.
vicdan:
insan›n içindeki iyiyi kö-
tüden ay›rabilen manevî his.
zayi:
elden ç›kan, kay›p olma.
ziyade:
fazla, çok.
âciz:
güçsüz, gücü yetmez
olan.
alet:
vas›ta, uzuv.
aza:
bedenin her bir uzvu.
azap:
ceza, s›k›nt›.
belâ:
musibet; s›k›nt›l› durum.
Cehennem:
ahiretteki azap
yeri.
ehl-i ihtisas ve müflahede:
ilimlerde geliflmifl ve s›rlar›
açmaya gayret eden bilim
adamlar›.
ehl-i zevk ve keflif:
Allah’›n
ince s›rlar›n› ö¤renmeyi zevk
edenler, sevenler, velîler .
elem:
ac›, keder, dert, kayg›,
üzüntü.
emanet:
korunmas› için veri-
len fley.
günah:
kötülük, haram.
hakikaten:
gerçekten.
Hâl›k:
yoktan var eden yara-
t›c› olan Allah.
1...,41,42,43,44,45,46,47,48,49,50 52,53,54,55,56,57,58,59,60,61,...1482
Powered by FlippingBook