terettüp eden âsâr- rahmet olan faydalarn ve semerele-
rin flahadetiyle ve da¤larda bir mizan- hacetle iddiharla-
rnn ifadesiyle ve bir mizan- hikmetle gönderilmelerinin
delâletiyle gösteriliyor ki, bir
Rabb-i Hakîm
in teshiriyle
ve iddiharyladr. Ve kaynamalar ise, Onun emrine he-
yecanla imtisal etmeleridir.
fiimdi, yerdeki bütün tafllarn ve cevahirlerin ve ma-
denlerin envana bak. Bunlarn tezyinatlar ve menfaatli
hasiyetleri bir
Sâni-i Hakîm
in tezyini ile, tertibi ile, tedbi-
ri ile, tasviri ile oldu¤unu onlara müteallik hakîmâne fay-
dalar ve mesalih-i hayatiye ve levazmat- insaniye ve ha-
cat- hayvaniyeye muvafk bir tarzda ihzarlar gösteriyor.
fiimdi, çiçeklere, meyvelere bak. Bunlarn gülümse-
meleri ve tatlar ve güzellikleri ve nakfllar ve koku ver-
meleri bir
Sâni-i Kerîm
in, bir
Münim-i Rahîm
in sofra-
snda birer tarife, birer davetname hükmünde olarak
muhtelif renk ve koku ve tatlarla her neve ayr ayr tari-
fe ve davetname olarak verilmifltir.
fiimdi, kufllara bak. Onlarn söyleflmeleri ve cvldafl-
malar, bir
Sâni-i Hakîm
in intak ve söyletmesi oldu¤una
delil-i katî ise, hayret verir bir tarzda birbirine o seslerle
müdavele-i hissiyat ve ifade-i maksat etmeleridir.
fiimdi, bulutlara bak. Ya¤murun flpltlar manasz bir
ses olmad¤na ve flimflek ile gök gürlemesi bofl bir gürül-
tü olmad¤na katî delil ise; hâlî bir bofllukta o acayibi icat
etmek ve onlardan âb- hayat hükmündeki damlalar sa¤-
mak ve zemin yüzündeki muhtaç ve müfltak zîhayatlara
emzirmek gösteriyor ki, o flrlt, o gürültü gayet manidar
âb- hayat:
içene ebedî hayat
verdi¤ine inanlan efsanevî su.
acayip:
flaflrtc ve hayret verici
fleyler.
âsâr- rahmet:
rahmet eserleri.
cevahir:
de¤erli tafllar.
davetname:
davetiye.
delâlet:
delil olma, gösterme.
delil:
bir hükmün ya da fikrin
do¤rulu¤unu kantlayan fley.
delil-i katî:
kesin delil.
enva:
çeflitler, türler.
gayet:
çok, pek çok.
hacat- hayvaniye:
hayvana ait
ihtiyaçlar.
hakîmâne:
hikmetlice, belirli ga-
yelere yönelik, faydal, anlaml ve
yerli yerinde olarak.
hâlî:
tenha, bofl, ssz.
hasiyet:
özellik.
hayret:
flaflrtc.
hükmünde:
gibi, yerinde olan.
icat:
yoktan var etme, yaratma.
iddihar:
biriktirilme, depolanma.
ifade:
anlatma, bildirme.
ifade-i maksat:
maksad, gayeyi
anlatma; iste¤ini bildirme.
ihzar:
hazrlanma.
imtisal:
uyma, sarlma.
intak:
konuflturma.
katî:
kesin, flüphesiz.
levazmat- insaniye:
insann ha-
yatn devam ettirmesi için ge-
rekli olan ihtiyaç maddeleri.
mana:
anlam.
manidar:
anlaml.
menfaat:
fayda.
mesalih-i hayatiye:
hayat için
faydal fleyler.
mizan- hacet:
ihtiyaç terazi-
si, ölçüsü.
mizan- hikmet:
hikmet tera-
zisi, ölçüsü.
muhtaç:
ihtiyac olan.
muhtelif:
çeflitli.
muvafk:
uygun.
müdavele-i hissiyat:
duygu
alfl verifli.
Münim-i Rahîm:
nimetlerin
hakikî sahibi olan merhamet
sahibi Allah.
müfltak:
çok istekli ve arzulu.
müteallik:
alâkal, ilgili, ait.
nakfl:
süs, iflleme; flekil.
nev:
çeflit, tür.
Rabb-i Hakîm:
hikmet sahibi
Rab, Allah; belirli gayeleri gö-
zeterek, faydal ve yerli yerin-
de olarak varlklara ihtiyaçla-
rn veren, onlar sevk ve ida-
re eden Allah.
Sâni-i Hakîm:
her fleyi sanat-
la ve hikmetle yaratan Allah.
Sâni-i Kerîm:
cömert ve ikra-
m bol olan ve her fleyi sanat-
l yaratan Allah.
semere:
meyve, netice.
flahadet:
flahitlik, tanklk.
tarife:
tantm, anlatm.
tarz:
biçim, flekil.
tasvir:
flekil ve suret verme.
tedbir:
idare etme, maksada
uygun olarak ifl yapma.
terettüp eden:
sralanan dizi-
len; ait olan.
tertip:
düzenleme, sraya
koyma, dizme.
teshir:
boyun e¤dirme.
tezyin:
süsleme.
tezyinat:
süsler, süslemeler.
zîhayat:
hayat sahibi.
1094 | SÖZLER
O
TUZ
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ